İşte gerçek Bursaspor budur. Koşmayan, mücadele etmeyen, risk almayan futbolcular topluluğu... Ertuğrul Sağlam’ın göreve gelmesiyle kendi yerlerini sağlama almaya çalışan futbolcular bir kimlik mücadelesi verdiler. Kendi yerlerini sağlama alınca da, oynamaktan vazgeçtiler. Tam bir Bursaspor klasiği. Bu şehrin havasından mıdır? Suyundan mıdır? Bilinmez. Ama kendini Bursaspor’un vazgeçilmezi olarak gören futbolcular mücadele etmekten imtina ederler. Kim bilir kaç kez sergilendiğini hatırlayamadığımız bu durum, yine bir gerçeklik olarak karşımızda...
Ankara’da yendiğin, oynadığı on yedi maçta toplaya toplaya dokuz puan toplayabilmiş bir rakip karşındasın ve sen bu takımı yenemiyorsun. Çünkü ben bu takımı elimi kolumu sallaya sallaya yenerim havalarındasın. Hangi maç sahada mücadele vermeden kazanılmış ki?
Neymiş efendim? Perşembe günü kupada bir Fenerbahçe maçı varmış ve bu maç daha önemliymiş. Bunu Saraçoğlu’ndan gol atamadan dönerken düşünecektin. Tur zaten %80 Fenerbahçe'nin. Bu takımın Fenerbahçe’ye iki fark yapabilecek bir mantalitesi, oyun planı ve mücadele gücü zaten yok.
Bursaspor’un orta alanı ve savunması oturdu. Zaman zaman bazı hatalar olsa da, savunma hattı ve orta alanı üzerine düşeni yapıyor. Ancak bu futbolun sadece bir yönü. İyi savunma yaparsanız yalnızca gol yemezsiniz. Ve bunun size getireceği –dün olduğu gibi- yalnızca bir puan olur. Bir maçı kazanabilmek için bundan daha fazlası gerek. Gole dönük planlarınızın olması şart. Bursaspor’da henüz bunun ışıklarını görebilmiş değiliz.
Yeni yılda iki Fenerbahçe maçı, Tokat, Belediyespor ve Hacettepe maçları oynadık. İki galibiyet, iki yenilgi ve bir beraberlik aldık. Fenerbahçe’ye (iki maçta) ve Hacettepe’ye gol atamadık. Tokat maçını dışarıda tutarsak yalnızca Belediyespor maçında ve iki gol atabildik. Bu gollerin ilki (Romaschenko) bir şans golü idi. Yalnızca Sercan Yıldırım’ın Belediyespor maçında attığı gol, hazırlanmış bir goldü. Bu da gösteriyor, ki Bursaspor gol yollarında çok etkisiz.
Gol yollarında etkili olabilmek adına, Ertuğrul Sağlam’ın çözümler üretmek için çabaladığından hiç kuşkum yok. Sercan Yıldırım ve Gökhan Güleç’in iyi oyunculuğundan ve iyi niyetinden de eminim. Bugüne kadar da takıma faydaları oldu. Ama Bursaspor’un hücum gücünü taşıyamadıkları da ortada. Tadeu ve Rok bu amaçla transfer edildiler. Takıma istenen katkıyı sağlayabilecekler midir? Bunu ilerleyen günlerde hep birlikte göreceğiz.
Ancak, oyun anlayışında da bir takım değişiklikler yapılması, Bursaspor orta sahasının hücuma daha çok destek vermesi şart. İleride oynayan oyuncular “yalnızlar”ı oynamak zorunda oldukları sürece, o ismin Gökhan ya da Sercan ya da Tadeu veya Rok olmasının hiç bir anlamı yok. Takıma bu anlamda destek sağlayabilecek Mustafa Sarp ve Kemal Aslan’ın bu role soyunmaları Bursaspor’un gol yollarında etkili olmasına olumlu katkılar sağlayacaktır.
Oyunculardaki mantalite değişmediği takdirde Hacettepe takımının başardığını Perşembe günü Fenerbahçe de başaracak ve Bursaspor’dan gol yemeyecektir. Geçmiş üç maçta yediğimiz korner gollerine bir çare üretemez isek, sonuç hüsran olacaktır.
Benden söylemesi... Eee! Dile kolay kırk yıldır bu takımın peşindeyiz.
Not: Yazıyı yazdığım sıralarda Bursa Haber Gazetesi'ndeki yangını üzüntüyle öğrendim. Bütün Bursa Haber Gazetesi ailesine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 2 Şubat 2009
