Bursaspor, Sağlam ve Yönetim Yukarıda Allah var, Ertuğrul Sağlam geldikten sonra takım silkindi, biraz olsun toparlandı. Bir kişilik kazanmaya başladı. Artık tekmeye kafa koymaya başladılar, korakor mücadele ediyorlar. Vefakar taraftar da o nedenle bağrına basıyor takımı, yenildiğinde bile. Bunlar olumlu gelişmeler. Ne var ki bu olumluluklar bizi yanıltmasın. Yalın ve çıplak gerçekleri de moral depolanan günlerde açık yüreklilikle tartışmak gerekir. Örneğin son iki hafta maçlarına bakalım. Eskişehir kendi kalesine atıyor golleri ve maçı alıyoruz. Fenerbahçe maçında takım devamlı geriye oynuyor. Fenerbahçe'nin beceriksizliği sayesinde 85. dakikada tesadüfü bir golle beraberliği ve son saniyede olmayan bir penaltı ile galip gelmeyi başarıyor. Şimdi, Timsahlar her iki maçı da çok iyi oynayarak mı aldı, ne dersiniz? Bana 'pişmiş aşa su katma!' diyebilirsiz. Ama gerçekleri de görmek gerekir. Nedir bu gerçekler? 1- Takım lige iyi hazırlanamadı, güç depolayamadı. Sanırım son üç dört maçtır gösterdikleri mücadele gücü ile, Sağlam'ın takımın bu eksikliğini gördüğü ve takıma güç depolama çalışmalarına önem verdiği anlaşılıyor. Son kazanılan maçlar ve beraberlikler de takımı daha iyi motive etmeye başladı. 2- Bu gerçek bizi yanıltmasın. Çünkü bana göre bu durum kalıcı değil fakat geçicidir. Kalıcı önlemler almak gerekir. Nedir bunlar? Birleşik Emirliklerde oturan bir okuyucum yazılarımı fazla felsefi bulduğundan yakınıyordu. Hakkıdır, yakınabilir. Ama bir kurumu nereye ve nasıl oturtacağınızın sosyolojik tahlilini yapmazsanız, kuramı olmayan bir işin pratiği de suya tirit gibi olur. Bilmeyenler için söyleyelim; aslında et suyuna ama, eti nereden bulsun garip, o nedenle sade suyla ıslatılan ekmeğin üzerine sarımsaklı yoğurt dökülen bir kırsal kesim yemek türüdür. Konumuza dönersek eğer, görürüz ki, Bursaspor Bursa'nın en önemli logosudur. Başarılı olması halinde, hele uluslar arası başarılarda kentin turizmine, ulusal ve üstü alanlarda kentin tanınmasında önemli bir rol oynar. Bu nedenle de kentin diğer kurumlarının da tanınmasında, kentin kalitesinin ve gelirinin yükselmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Yetmez, kentin aldığı göçlerin sahiplerini de kentle bütünleştirir, varoşlarda yaşayan düz ya da ara üretimde çalışan işçi kardeşlerimizin moralini yükseltir, daha huzurlu ve barışçı bir ortamın da yaratılmasına önemli katkıda bulunur. Olaya bu açıdan yaklaştığımızda da görürüz ki işin doğası gereği durum kolayca popülist bir alana doğru kayma eğilimindedir. Nedir popülizm nedir, kısaca açalım. Dilimize (Fr. Populaire) den girmiş bulunan bu kavram bir sıfat olarak, aktardığımız dilde ve kendi dilimizde de; "çok sayıda kişiye yönelik, halkın kültür düzeyi en düşük kesiminin beğenisine uygun olan şey" için kullanılır: Popüler müzik, popüler roman, tele-vole gibi. Başka şekilde söylemek gerekirse; halkın türdeş (homojen) tüketiciler kitlesi olarak tüketeceği varsayılan ve halkın denetleme olanağı bulamadığı, kendisini yaratıcı ve geliştirici olarak tanımayan ticari araçlar tarafından üretilen, dağıtılan kültür biçimi olarak da tanımlayabiliriz popüler kültürü. Halkı türdeş tüketiciler kabul eden bu anlayışın oturduğu temel bize göre; gene Fr. population kavramının içeriğinden gelen, yalnız miktar bakımından değil nitelik bakımından da incelenmesi, önce türdeş kabul edilen topluluklarda az ya da çok saf tiplerle sabit mutant (değişime uğramış) formların karışık halde bulunduğunu var saymaktır. Bu varsayım bize göre; saf tiplerle, mutantların karşı çıkışlarını ve dolayısıyla da olayın daha da bir renklenmesini getirmektedir. "Karşı görüşe yer vermek" alternatörü, karşı görüşü ortaya çıkarmaktan daha çok elbette, olayı daha eğlenceli hale getirdiği için, tarafsızlık görünürde kurtarılmakta, sunulan düşük beğeni kültürü daha bir yüceltilmektedir. Sözünü ettiğimiz bu pazarlama türünde halk ticari bir meta olarak görüldüğü için; günümüz görsel ve işitsel teknolojik ortamında kolay biçimde ve özellikle aynı güçlü olanaklara sahip medya tarafından reklam ve pop müzik ile desteklenerek büyümektedir. Öyle bir pazarlama ki; daha ve daha fazla getiri uğruna, medya destekli her türlü kültür olayı, anlambilim (semantizm), insanbilim (antropoloji), toplumbilim (sosyoloji) ve siyaset sosyolojisi yöntemleri saptırılarak sarmal ve karmaşık bir yapı oluşturularak girişte sözünü ettiğimiz düşük beğeni zevki sanki farklı formatlarda gibi fakat farklı tekrarlarla halkın türdeş tüketici olarak biçimlenmesinde çıkarı olanlar lehine önemli işler yapılmaktadır. Böylece halkın öz çıkarlarını algılaması engellendiği gibi, öfkesi de yapay olgulara kolayca yönlenebilmektedir. Gerçek yada gerçekler, halkın göremeyeceği bir yerlere perdelenmiştir artık. Bu açıklamadan sonra sormamız gereken soru şudur; 'Bursaspor yukarıda saydığımız nitelik ve etki alanları ile kentimize tam olarak destek verebilmekte midir? Yoksa bu güne kadar hizmetlerinden, gerçekten de şükran duyduğumuz başkan ve yönetici- lerinin 'popülist' politikaları nedeniyle olması gereken yerin çok mu gerisine düşmüştür? Yöneticiler kendi dönemlerini bitirip yeni bir döneme girilirken takıma verdikleri parayı temlikler yoluyla geri alırken, Bursaspor nedeniyle kazandıkları onuru da ceplerinde götürmektedirler. Demek ki yapılması gereken, Bursaspor'un şirketleştirilerek hisselerinin halka dağıtılması, Borsa'ya kote edilmesidir. Kişi ya da gruplara muhtaç olmaktan kurtulan Bursaspor böylece profesyonel kimliğine kavuşacak ve taraftar da mutlu olacaktır.
23.03.2009 09:16:54, Tankut Sözeri
Bu yazı 6339
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.
