Maç bitmiş. Oturduğum koltukta arkama iyice yaslanıyorum. Sinirden elim ayağım titriyor. Bursa’da 3-1 yenerek evine yolladığımız Twente’ye kendi sahasında 1 gol atıp iyice demorolize etmiş olmamıza rağmen 4-1 mağlup olarak elenmişiz. Olacak bir sonuç değil. Bahanesi ve telafisi olmayan bu sonuca imza atanlara ne söylesek az. Zihnimde Trabzon’da yaşadığımız kupa faciası uzun zaman sonra canlanıyor. Kendimi çok kötü hissediyorum. İnanamıyorum.
Başımı iki elimin arasına alıyorum; “Twente karşısında alınan bu mağlubiyet Bursaspor’un Trabzon kupa faciası ile aynı kategoridedir, rezil olduk..” diyorum kendi kendime. “Bu maç ahlarla vahlarla geciştirilmemeli, üzerinde konuşulmalı...neden Avrupa vizyonumuz yok, olamıyor irdelenmeli !” Hakem şöyle yaptı, saha bozuktu gibi ucuz bahaneler aranmamalı.
Bursa’da ilk maçtan birkaç gün önceydi. İstanbul’dan hatırı sayılır bir seyahat acentası Twente takımı ve beraberinde Bursa’ya gelecek misafirlerin tüm organizasyonunda rehberlik yapmak üzere beni aradı. Benzer organizasyonlarda daha önce bulunduğum için memnuniyetle kabul ettim. Bursa’ya gelen Hollandalı misafirlere Bursa’da kaldıkları süre boyunca rehberlik-tercümanlık yaptım, organizasyona katkı koydum. Misafirlere yönelik ilk saatlerdeki olumlu hislerim Bursa’yı küçümser tavırlara tanık olmaya başladıkça yerini bir üzüntüye ve kızgınlığa bırakmaya başladı. Çelikpalas otelinde kalan Twente takımının aşçısı otelin aşçısının ve mutfağının yeterli olmadığını söylerken, akşam takımın İngiliz teknik direktörü kendini beğenmiş Mcclaren büyük burnunun üzerinden Bursaspor taraftarını küçümsüyor Bursaspor kulübüne küçümser bir gözlükle bakıyordu. Bursa’yı gezdirdiğim yöneticiler ve sponsorlar Bursa tarihi ve kültürü ile ilgilenmezken adeta şehre beş kuruş döviz bırakacaklar diye akılları gidiyordu. Hollanda’dan gelen ve Hilton otelde kalan basın mensupları içinse Bursa maçı teferruattan ibaretti, onlar daha çok otelde kalan arap turistleri bana sorup durdular. Bursa’yı ve Bursaspor’u küçümseyen Twente’yi yenmek şart olmuştu.
Ve öyle de oldu..net bir skorla 3-1 yenerek ikinci maç için büyük bir avantaj elde ettik. Bursa’yı küçümsemenin bedelini ağır ödemişlerdi. Maç sonrası aralarında konuşurken Bursaspor taraftarını övdüklerine şahit oldum.
Tam yedi gün sonra Hollanda’da oynadığımız maç ise tam bir facia olarak Bursaspor’un tarihine geçti. Avrupa’da her maçta yenilebilirsin ama böyle değil…Bu kadar avantajlı bir durumdayken turu elinin tersi ile itme lüksün yok. İlk yarı sonunda Twente soyunma odasına giderken beklide bu iş bitti diye düşünürken, büyük avantajla çıktıkları ikinci yarıya 1-1’in getirdiği rehavetle inanılmaz hatalar sığdıran yeşil timsahlar rakibe yeniden can veriyor olacak iş değil !. Ömer Erdoğan’ın, Ndiaye’nin yaptığı amatörce hareketler, Basser’in şımarıkça gördüğü kırmızı kartı, bir dakika içinde yediğimiz iki golü hatırlatmak bile istemiyorum.
Ukala İngiliz teknik adamın ilk maçta harikalar yaratan Batalla’yı kilitleyeceğini mahallede plastik topla maç yapan çocuk bile biliyor. Neden oyuncu değişmiyor, neden oyunun akışına etki edecek birkaç futbolcu değişikliği ve hamle yapılmıyor anlamak imkansız. Ertuğrul Sağlam amatör kümede yapılan ’herkes bir adam tutsun, adamından ayrılmasın’ taktiğini bile verse 1-1 olmuş maç bu hale gelmezdi. Efendim? Değiştirecek adam mı yok elinde? malzeme bu kadar mı? Transfer mi yapmadılar…? Belluschi geç mi kaldı hay Allah ! Transfer yapmadılar tamam peki ya Sağlam Hoca Bursaspor’un alt yapısından iki tane genç futbolcuyu bu takıma monte edemiyorsa ona ne diyeceğiz? Basireti bağlanmış gibi kenarda duran Sağlam bir Avrupa sınavında daha sınıfta kalarak adet benim nefesim, vizyonum daha Avrupa ‘ya yetmiyor diyor. Ben ancak Kayseri’yi, Gaziantep’i, Karabükspor’u yenerim diyor. Bu maç sonrası karşılaşacağımız Galatasaray maçı içinde “temiz bir sayfa açıp, önümüze bakacağız “ açıklaması yapacağından eminim. Galatasaray’ı yensen ne olur yenilsen ne olur hocam? Lütfen önümüze bakmayalım, hatta tekrar tekrar dönüp arkamıza yani Twente maçına bakalım; bakalım ve iyi analiz edelim ki Avrupa ve Dünya futbolunun neresindeyiz anlayalım, hatalarımızı görelim, iğneyi kendimize batıralım.
Bursa’daki maça dair bir başka anekdot..
Bursasporlu yöneticilerimiz ilk maçta Twente takımı yöneticilerini Almira otelde öğle yemeğine davet ediyor, yemeğe giden Twenteli yönetici sayısı sadece üç ve onların yemek sonrası bana aktardığı gözlem; “Neden bizi bir otele çağırdılar anlamadık, biz zaten lüks bir otelde konaklıyoruz, bu şehirde yemekleri ile meşhur güzel bir restaurant yok mu? Ayrıca Bursaspor yönetiminde neden İngilizce konuşan kimse yok, aralarında Türkçe bağırışmalarından bir şey anlayamadık” Bu gözlemi Avrupalı bakış açısı olarak değerlendirebiliriz. Yorum sizin.
Yok kardeşim yok.. Avrupa bize göre değil. Yönetimin de hocanın da vizyonu böyle maçlara yetmiyor, inanın yeri geldiğinde taraftar bu kulüpten ve hocadan çok daha ileride !. Bilemiyorum, gelişeceğine gün geçtikçe daha çok içine kapanan ve muhafazakarlaşan bir kentin futbol takımının yöneticisi ve teknik adamının Avrupa vizyonuna sahip olmasını beklemek belki de yanlış.
Acı Twente yenilgisi Bursaspor’da artık bazı kişilerin ömrünü tamamladığını ve uzatmaları oynadığını bize tekrar hatırlattı. Bu isimler uzatmalarda daha ne kadar oynar bilemiyorum ama, görebildiğim tek şey uzatmada sürekli gol yiyen taraf biz oluyoruz.
Uğur ÇELİKKOL
01.09.2012 17:46:22, Uğur Çelikkol
Bu yazı 4529
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.
