Maç gitti, gerçek kaldı! Gariplik tribünlerde başlamıştı.
Beklenmedik bir kalabalık bu maça büyük ilgi göstermişti. Acaba Fenerbahçe’yi mi merak ettiler diye düşünüyordum, coşkuyu görünce yanıldığımı anladım.
Taraftar herşeye rağmen bir avuç umut için destek ve sevgisini Atatürk Stadı’na taşımıştı.
Savunmanın yine bildik biçimde pozisyon hatası ile yenen gol bu nedenle kimseyi üzmedi.
Oysa, takımın ne inancı ne de oyun planı vardı.
Boş koşuları ile ünlenen Pinto gerçek gol bölgelerine yalancı koşular yapıyordu yine!
Yeni “gol model” Ferhat’ın cesur girişimi sonucu direkten dönen top, Şilili’nin şansıydı.
“Pinto golle döndü” cümlesi için hazırlık yapıyordum ki, Ertuğrul Sağlam yetişti ve Pinto’yu adeta ipten aldı.
Bursaspor’un ikinci yarı için hazır olduğuna kendimi inandırıyordum o sırada.
Aslında gerçek çok farklıydı. Fenerbahçe topu kazandığında, yeşil beyazlı futbolcular meşin yuvarlağı geri almak için boşuna çabalıyordu.
Çünkü, zekası, deneyimi ve klası onlarla boy ölçüşecek sadece Belluschi vardı. Batalla takımı sırtlama görevini sanki vatandaşına bırakmıştı.
Bursaspor öne geçtiğinde sevinirken, birden kafamın karıştığını da farkettim.
Kulübeye oturtulan 4 genç fidan, sahaya sürülen Şener benim gibi tüm yorumcuları yanılttı. Sağlam “Ben bozarım, ben yaparım, bu takım benim eserim” diyordu galiba bize.
Sonra ne oldu?
Aykut Kocaman, Sow ile Baroni’yi, ardından da Topuz’u oyuna aldı ve “Kalite farkını” ortaya koydu. Art arda gelen 2 Fenerbahçe golü de bu gerçeği haykırıyordu.
Üzülerek söylüyorum; Bursaspor galip gelseydi kendimizi kandıracaktık.
Maç gitti ama gerçek yanımıza kar kaldı.
İnanmayan tribüne kulak versin.
17.01.2013 09:12:00, İsmail Kemankaş
Bu yazı 4237
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.