O, hiçbir şey anlayamadığımız kupa maçının ardından, alınmış olduğunu varsaydığımız derslerle, daha iyi bir Bursaspor umarak televizyonun karşısına oturduk. İlk yarının son karşılaşmasında Gençlerbirliği karşısında canlı izleyip çok beğendiğim Bursaspor'un Belediye karşısındaki etkisiz ve yavan oyununu sergilemeyeceği inancıyla maçı izlemeye başladım. Ancak gördüm ki geçen bir haftada takımda değişen pek bir şey olmamış. Aynı etkisizlik, aynı renksizlik aynen sürüyor. Sorunun öncelikle kaleyi sağlama alma kısmında pek bir sorun görünmüyor. Ancak hücum adına hiçbir riskin göze alınmayışı gol atabilme ümidini neredeyse hayal konumuna getiriyor.
Bursaspor'un gücünü ve silahlarını "artık" iyi bilen takımlar, Bursaspor'u geride bekleyip Bursaspor'un üzerlerine gelmesini bekliyorlar. Bursaspor da rakibinin üzerine gitmeyince karşılıklı hata kollama durumu ortaya çıkıyor. Yeterince büyük bir hata yaparsanız gol oluyor. Yapmazsanız da sabaha kadar oynansa gol olmayacak bir tablo ortaya çıkıyor. Bursaspor'a gol atmak çok zor. Ama Bursaspor'un gol atması daha da zor.
Dediğim gibi, artık Bursaspor'un tüm silahları tanınıyor, biliniyor. Rakipler bu silahlara uygun savunma önlemlerini almakta güçlük yaşamıyorlar. Bu önlemleri alır, hata da yapmazlarsa maçın berabere biteceğinden eminler. Hele bir de Bursaspor hata yaparsa üç puanı almak işten bile değil.
Bu yüzden artık değişik hücum varyasyonlar, değişik taktikler üretmek gerek.
Bütün bunların yanı sıra takımın form grafiği de henüz istenen düzeyde değil. Ama Bursaspor her başlangıçta bu sorunları yaşıyor. Sezona verilen her aradan sonra takımın yeniden form tutması üç dört hafta alıyor.
Takımın form durumu yükseldikçe iyi sonuçlar da kendiliğinden gelecektir. Böyle dönemlerde mümkün olduğunca az kayıplar yaşamak gerek. Ancak bu kez kayıplar çok büyük oldu. Kupadan elendik. Konya karşısında, hem de Trabzon'un kendi sahasında iki puan bıraktığı bir haftada, iki puan bıraktık. Üstüne üstlük şampiyonluk mücadelesi verdiğimiz diğer takımlar üçer puan aldılar. Şampiyonluk mücadelesinin içinde olduğunu herkese ilan eden bir takım, ne yapıp edip bu maçtan üç puanı çıkarabilmenin bir yolunu bulabilmeliydi. Unutulmasın: Kaçan balık büyük olur!
Konya maçına gelince: Aslında maçın ardından aklımda çok şey kalmadı. Yoğun mücadele, pozisyon üretmekte zorlanan iki takım. Bir de ikinci yarı yapılan değişiklikler. Bence Miller'in bu maçta oynaması hataydı. Takımla henüz iki antrenmana çıkmış oyuncudan böylesi bir maçta kurtarıcı olmasını beklemek, oyuncuyu da örseler. Tamam, ille de oynatacaksanız çıkması gereken oyuncu Batalla mıydı? Bence Turgay çıkmalı, Sercan sağ kanada çekilmeli, Batalla ile Miller bir arada oynamalıydı.
Takımdaki ön liberolarda bir formsuzluk da hissediliyor. Bu bölgede şu an en iyi seçenek Svensonn. Ama Bekir Ozan'da da, Ivan Ergiç'de de bir isteksizlik var. Hüseyin Çimşir'i ise bu yıl nerede ise hiç göremedik. Bu bölgedeki rahatsızlık takımın bütününü etkiliyor, adeta hasta ediyor. Günümüzde futbol o hale geldi ki ön liberolarınızın oynadığı kadar oynayabiliyorsunuz. Onlar sorunluysa takımda zor günler yaşanıyor. Onlar düzelmedikçe sorunlar da düzelmiyor.
Umarım bu hafta Galatasaray'ı yener ve çıkışa geçeriz.
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 24 Ocak 2011
24.01.2011 12:21:41, Tonguç Akkuş
Bu yazı 5165
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.
