Bursaspor Futbol Kulübüyle, camiayla özdeşleşmiş efsane bir isim SEDAT 3 - Sedat Özden ile birlikteyiz.
Bursaspor.net'in Röportaj konuğu, Bursaspor Futbol Kulübüyle ve camiayla özdeşleşmiş, tüm futbolculuk kariyerini doğduğu ve yetiştiği kentin takımında geçiren ender oyunculardan, efsane bir isim SEDAT 3 - Sedat Özden... Sedat 3 ‘le futbola ilk başladığı yıllardan, Bursaspor’da futbol oynadığı yıllara, Milli takımda kaptanlık yaptığı günlerden, Bursaspor’da yöneticilik yaptığı günlere kadar herşeyi eğrisi ve doğrusuyla konuştuk.
Uğur Çelikkol: Sayın Sedat Ağabey, Bursa doğumlusunuz bildiğim kadarıyla.
Sedat Özden: Evet Uğur, 30 Ağustos 1953 Bursa doğumluyum. Zafer bayramında Bursa’da dünyaya gelmişim.
Uğur Çelikkol: Eski Bursalı olduğunuza göre Bursa’nın eski mahallerinden birinde oturmuş olmalısınız.
Sedat Özden: Evet bende Hamzabey’liyim. Muradiye’ye yakın otururduk.
Uğur Çelikkol: Sanrım Muradiye’nin sizde ayrı bir yeri var. Eski Bursa mahallelerinin kendine has sosyal yapısı vardır, bu mahallelerde ki önemli sosyal faaliyetlerden biri de futbol kulüpleridir, bu bağlamda Muradiyespor, Hamzabeyspor kulüpleri sizi cekti mi? Mesela babam Şinasi Çelikkol yıllarca Pınarbaşın’da top oynamıştır. Sizdeki futbol merakının ilk başladığı zamanlara dönmek istesek, örneğin ilk-orta okul yıllarında bir futbol hevesiniz var mıydı? Ailede sizi futbola teşvik eden, futbolcu olmanızı isteyen-destekleyen biri var mıydı?
Sedat Özden: Bizim zamanımızda geniş alanlar boldu. Muradiye külliyesinin arkası olduğu gibi top sahasıydı. Hemen parkın girişlerinden birinde yer alan Emniyet Müdürünün evinin yan tarafı top sahasıydı, geniş bir alan vardı. Çelikpalas’ın üstü bomboştu. Zeytin ağaçları vardı orada. Futbol zevki tabi ki semt takımları ile başladı ama Muradiyespor’dan önce Çelikspor vardı, biz Çelikspor’un maçlarına giderdik. Babamız elimizden tutar bizi maça götürürdü. Muradiye’de, Antrenörler derneğinin lokalinin olduğu yer Çelikspor’un lokaliydi.
Uğur Çelikkol: Çelikspor dediğimiz zaman Bursaspor’un kuruluşundan önce bulunan ve Bursaspor’u oluşturan takımlardan birinden söz ediyoruz..
Sedat Özden: Evet, Çelikspor, Akınspor, İstiklalspor, Acar idmanyurdu, Pınarspor. Zaten bu 5 takım birleşti, 1963’te Bursaspor kuruldu. Tabi o futbol sevgisi bizim 6-7 yaşlarında çocukluk yaşlarımızda başladı. Mahalle arasında, o zaman top falanda yok dış çıkma lastik bulur, Pınarbaşı ‘na giderdik. O dış lastiklerde fazla gitmezdi, bazen de kağıt çaput vs.yi sarardık onu top haline getirirdik. Daha sonra bağcıklı toplardan alıp oynamaya başladık. İlk topumuzu 12.5 liraya almıştık. Onu da ben Pınarbaşı’nda kaleye geçerdim, oradan kazandığım parayla aldım mahalleye, mahallede bir takım oluşturduk. O zaman takımımızın forması yok. Bisiklet yaka fanile giyiyoruz numaraları da undan yapıştırıyoruz, sürekli düşüyor. Hamzabey ile maçlar yapıyoruz. Semt takımları arasında maçlar yapıyoruz mesela Muradiye- Hamzabey, Muradiye- Pınarbaşı ile civar semtler arasında maçlar oluyordu. Dereken işte Bursaspor’u oluşturan o takımlar bir araya geldi, Bursaspor kuruldu. Ve ben 12-13 yaşlarındayken Merinos stadında seçmeler yapıldı. O zaman rahmetli Sabri Kiraz var ve biz ne bulursak giyer, Merinos stadına koşardık. Bu süreçte değerli, futbolcular çıktı. Sabri Kiraz ‘da bizi daha o yaşlarımızda keşfetti. Seçmelerde ilk gün daha çift kalede Sedat 1 dediğimiz Sedat Çelen, Kemal Batmaz, Suat Sütman benimle birlikte 6-7 kişiyi günümüze kadar gelen ve birçok kulüpte oynayarak futbolun gerçekten hakkını vererek üst düzeye çıkaran insanları çekip çıkarabilmişlerdir. Ben onlardan bir tanesiyim. Ben tabi o zaman futbol aşkıyla yanıyorum, sabah akşam düşüncem futbol ama bir taraftan da zayıf ve çelimsizim. Ilkokulu Hamzabey ‘de bitirdikten sonra, Tophane Endüstri Sanat Lisesini okudum. 62-63 döneminden sonra, bizden sonra talebe almadı orası yani ortaokulunun son talebeleriyiz. Ben ordayken okul takımlarının maçlarını seyretmeye giderdik. Federe Kulüpler vardı; Hamzabey Genclik, Fethiye Köy İdman Yurdu, Yukarda Demirkapı’da İpekspor, Esentepe gibi... butun bu takımlarda yazın yapılan turnuvalarda top oynardık. Bu dönemlerdeki futbol aşkı dediğim zaman benim yaşım 13-14 yaşlarında. Sanat Enstitüsü ortaokulu bitti, okul çağında futbol başladı yani liseler arası maçlara başladım. Bu arada bir günde 2 maç oynuyorum, hem gayri federe maçlarda, hemde (Tophane Endüstri Meslek Lisesi) liselerarası karşılaşmalarında top oynuyorum.
Uğur Çelikkol: O gençlik yıllarında futbol oynadığınız dönemde kendinize örnek aldığını hayran olduğunuz herhangi bir futbolcu var mı?
Sedat Özden: O zaman çok fazla teknoloji, Tv vs. yok tabi ama radyoda maçları dinliyoruz, duyuyoruz bazı futbolcuların ününü . O dönem Metin Oktay var, Fenerbahçe’de Cemil vardı, Ziya Şengül, Muzaffer ağabey, Galatasaraylı Birol Şenol gibi birçok isimler vardı 59lu-62li yıllarda... Derken zaman içinde futbolla ilgilenenler, benim hakkımda bu çocuğun geleceği var dediler, bizde Bursaspor Genç takım seçmelerine gittik, seçildik orda fakat ondan sonraki dönemde Gündüz Özcebe, Suat Sütman , Başaran, Ünal agabey , Sedat 1 gibi birçok Bursa’dan yetişen futbolcular vardı ve bir anlaşmazlık oldu, birşey oldu, bende kızdım kalktım Fethiye Köye gittim. Benim köyümdür orası ve orada birkaç zaman balçıkta çamurda top oynadık. Bir gün Bursaspor Genç takımı ile maç yaptık, Gündüz Özcebe yanıma geldi; “Sedat bir yanlış anlama olmuş gel düzeltelim, sana forma eşofman vereceğim gel bize katıl” dedi. O zaman da benim ayağımda doğru düzgün futbol ayakkabısı bile yok, teklifi kabul etmedim..Derken ben Fethiye köyden kalktım Sölöz Gençlerbirliği’ne gittim. Orada 2.amatör kümede 3 sene futbol oynadım, Sölözlü’leri gercekten severim, benim hala formam asılıdır orada...Öyle bir tempo oldu ki o dönem; hem Sölöz’de oynuyorum, hem gayrifedere maçlarda oynuyorum hemde okul maçlarında oynuyorum bazen günde 2 maç, 3 maç yapıyorum bunlar hep futbol aşkıyla oluyor tabi. Sanat okulu maçları, Sölöz maçları derken Çanakkale’nin kömür sahasında Marmara grup şampiyonluğu yaşadım. Benim bu başarılı futbolum ve maçlarda dikkat çekmem beni Genç Milli Takım seçmelerine kadar çıkarttı fakat orada ay farkıyla yaşım tutmadı. Bana yaşını ufalt dediler, bende ufaltmayla büyütmeyle uğraşmam dedim, neyse yine de seçtiler bizi ama geç kalmışız tabi yani bizi daha önce alsalar orada daha çok oynayabileceğiz. Sonra bir gün ben Bursa’da Bursa Gençlerbirliği’nde oynarken Merinos stadında rahmetli Metin Oktay beni seyrediyor, kendiside 71-72 sezonunda Bursa ‘da antrenör, Toma Kaleporoviç zamanında ve “Bu çocuğu mutlaka alın Bursaspor’a diyor , ilerde iyi futbolcu olacak diyor” Nasıl olur diyorlar bu çocuk çelimsiz vs. diyorlar ama aldırıyor. Nihayetinde 72-73 sezonuna geldiğimizde Rahmetli büyüğüm Şükrü Şankaya ile Emirhan’da 12.5 liraya imza attık.
Uğur Çelikkol: O zaman Şükrü Şankaya Bursaspor Başkanı sanırım?
Sedat Özden: Evet, Onun başkanlığında ilk imza atan futbolcu ben oldum. Toma Kaleporoviç bırakınca Bursaspor Metin Oktay ile devam etti. Biz İnegöl’e kampa gittik. Her gün antrenman sonrası Metin Hoca benimle 15-20 dakika özel olarak ilgilenerek, topa vuruş teknikleri, pozisyon alma, arkam kaleye dönükken topa vurmak gibi konularda çalıştırdı ve bana çok emeği geçti. Onu da burada yeri gelmişken, Türk futbolunun bu taçsız kralını rahmetle anmak isterim. Çok saygın ve futbolun beyefendiliğini tadabileceğimiz bir ağabeyimizdi. O yıllarda Bursaspor’da oynamak kolay değil tabi, 28 kişilik kadro var. Ben çelimsiz fizik açısından yeterli olmayan genç bir topçuyum. Bir gün Bursa’da Park otelde kamptayız,
Uğur Çelikkol: Sedat Ağabey hemen Park oteli bilmeyenler için hatırlatmak istiyorum, günümüzde Anatolia otelin yanındaki boşluk yerdedir, yukarı Murat Hüdavendigar Camisine doğru çıkarken sağda kalır...
Sedat Özden: Evet, eski ahşap bir binaydı. Park Otel ‘de kamptayız. Metin Hoca geldi yanıma, “Seni oynatmadığım için bana kızıyorsun değil mi?” dedi. Hemen ayağa kalktım “Olur mu öyle şey Metin Hocam?” dedim. “Yarın hazır ol, Eskişehirspor maçının ikinci yarısında seni oynatacağım” dedi.
Uğur Çelikkol: Bu sizin Bursaspor A takım formasıyla oynayacağınız ilk maç sanırım?
Sedat Özden: Evet, lig öncesi hazırlık maçı oynayacağız. O zaman Eskişehirspor çok iyi zamanında, Burhan, Vahap, Büyük Vural, Kaleci Mümin, Ender hepsi Türk futbolunun duayenleri... Maç oynanıyor, bir top geldi kapalının önünde bende topa doğru koştum, bana bir omuz darbesi geldi ki ben kendimi tribünde hissettim, neye uğradığımı şaşırdım. Neyse, maç bitti. Ben oturdum Park Otel’de ovaya doğru baktım, başımı ellerimin arasına aldım ve kendi kendime; “Ben gerçekten bu futbolu oynamak istiyorum, Metin Hocamda beni oynattı ama benim bu kuvvetle, bu fizikle oynamam mümkün deeeeeğil, daha çok fırın ekmek yemem lazım ” dedim. O günden sonra kendimi Futbolun dünyasına tamamıyla adadım. Kendimi güçlendirmek için her türlü fizik, kondisyon çalışmasını yaptım, çamurlarda, toprak sahalarda sabah akşam çalıştım. Belki bugünkü gibi bilimsel yöntemlerle değildi ama bakıyordum nerem zayıf ona göre çalıştırıyordum kaslarımı, vücudumu ve kendimi özel idmanlarla geliştirdim, güçlendirdim. 74-75 sezonunda Gegiç zamanında Bursaspor’da oynamaya başladım. 75-76 da Mustafa Ertan zamanında oynadım sonra 76-77 sezonunda Ömeragiç geldi. Bir gün Uludağ’da kamptayız. Ömeragiç beni yanına çağırdı “ Sen çok az oynamışsın, bir sezonda 15 maç oynamışsın. Senin gibi bir futbolcu daha fazla oynamalı, çok çalışacaksın ve bu sene hedefin Milli Takım” dedi. 76-77 sezonunda beni Milli Takım ‘a davet ettiler, Yunanistan’la maçımız var, Coşkun Özarı Antrenör, bizde antrenmanı stadyumda yapıyoruz o gün. Benim ismimi radyoda anons ettiler. Ben, Milli Takım ‘a davet edildiğimi duyunca sevinçten 2 tur daha attım stadın cevresinde. Fakat Yunanistan’la o dönemde olan siyasi bir sıkıntı yüzünden orada oynanacak maç iptal oldu. 77 ‘de Metin Türel Milli Takımın başına geldi. Ondan evvel Doğan Andaç zamanında bir Ümit Millim var yalnız 75-76’da. Metin Türel beni 76-77’de tekrar Milli takıma çağırdı, ilk Milli maçımı 76’da Romanya’da oynadım. Ondan sonra Milli takımda devamlı oynadım, 84-85 ‘te Wembley ‘de, Finlandiya ‘da oynadım.
Uğur Çelikkol: 16 ekim 1985 yılında İngiltere’nin Türkiye ‘yi Wembley’de 5-0 mağlup ettiği bu maç çok anlatılıyor, sizin Kaptan olarak çıktığınız bu maça dair mutlaka özel anılarınız vardır...
Sedat Özden: Bursa’dan Cavit Ağabey kafile başkanı, ben takım kaptanıyım. Sahaya çıktığım zaman bir mabed gibi orası, etrafına bakarken etkilenmemek mümkün değil. İngiliz takımının da en formda olduğu zamandı. Bizde eksikler de var ama zaten o günkü futbol anlayışımızla bizim İngiltere ile mücadele etmemiz zordu. Bizim futbol mentalitemiz zaten 85-86 dan sonra Derwall ile sonra da Piontek ile değişti. Geride kal bir adamla ileri çık hücum yap devri Derwall ile bitti. Sonra onları izleyen Türk Teknik adamları Mustafa Denizli, Fatih Terim kademe kademe bunu geliştirdiler. Bende Derwall döneminde antrenörlük diploması alanlardanım. Benim o dönemde öğrendiğim şudur; Futbol koşmadan oynanmıyor. Futbolda iki mentalite var; çabuk oynayacaksın rakibi eksik yakalayacaksın ve topu kaptırdığında da eksik yakalanmayacaksın. Eksik yakala-eksik yakalanma.
Uğur Çelikkol: Piontek Bursa’ya geldiği zaman sizce modern futbol anlamında Bursaspor’a birşeyler kazandırdı mı? Bursa’da uzun süre de çalışamadı Piontek , belki şehir mentalite olarak o zaman buna hazır değildi ...
Sedat Özden: Hala hazır değil...
Uğur Çelikkol: Belki taraftar bazında da hazır değildi... Şehrin genel havası ile ilgilide bazı sıkıntılar var galiba?
Sedat Özden: Şimdi bakın, Bursaspor’da yönetim teşekkül ederken çok dikkatli olunmalı, hangi yönetici kimi seçiyor, nasıl seçiyor, bir yönetim bir günde belli oluyor, 2 günde belli oluyor, veya telefonla kongre salonlarına çağrılıyor, gönülsüz bir şekilde sırf olmuş olsun diye yönetime girenler oluyor. Bu böyle olmamalı koskoca Bursaspor için. Daha önceden yapılanmaya gidilmeli, yönetim tarzı iyi benimsendiği andan itibaren yönetimlerde profesyonel kadrolarını çok iyi organize edip iş başına getirmelidirler. Artı, Bursaspor hepimizin arzu ettiği o büyümeyi yakalayacaksa hepimiz verici olmak zorundayız. Bu oluşumun içinde herkes, basın, futbolcu, yönetim, malzemeci, aşçı, taraftar herkes verici olacak ama herkes aynı zamanda da profesyonel davranacak. Örneğin futbol elbette temaşa zevkidir, taraftar stadyuma takımının galibiyetini seyretmek için gelir ama olumsuz bir sonuç olduğunda futbolcuya küfür etmek onu göndermek gibi hareketlerden uzak durmalı ki uzun vadeli hesaplar yapabilelim. Herkes işini bilirse; taraftar taraftarlığını, futbolcu futbolculuğunu, yönetici yöneticiliğini, antrenör antrenörlüğünü bilirse, kimse kimsenin işine karışmazsa o zaman bu bahsettiğimiz büyümeden bahsedebiliriz. Maddi imkanlarla desteklenen altyapıyı besleyemiyoruz biz bu ara...
Uğur Çelikkol: Son yıllarda Bursaspor’un alt yapısı kayboldu diyebilirmiyiz? Son yıllarda bir iki isim dışında Bursaspor’un A takımını destekleyen alt yapı futbolcuları yetişmiyor dersem...
Sedat Özden: Kayboldu diyemeyiz. Oradan gelen gençleri değerlendirmek çok önemli. Aklıma ilk gelenler Serdar Kurtuluş ve Sercan Yıldırım.
Uğur Çelikkol: Serdar’ın kardeşi de var sanırım Serkan Kurtuluş...
Sedat Özden: Evet var, şu anda bizim altyapıdan yetişmiş veya gelecek vaadeden 6-7 futbolcu var. Sercan Yıldırım’ı Arsenal istiyor ama neden ben bu adamı burada oynatıp değerlendirmiyorum? Neden geçen sene şampiyonluğu garantilemişim, son dört maçta bu çocuğu sahada göremiyorum? Bu noktada yanlış yapılıyor. Genç oyuncuları kafa olarak hazırlayıp, oynama düzeyine çıkarmalı onlara cesaret vermeli, şans vermeli ve futbola kazandırmalı.
Uğur Çelikkol: Az önce yönetimlerden konuşurken , yönetimlere insanların gönüllü gelmeleri gerektiğinden dem vurduk. Gönülsüz gelirlerse verimli olamadıklarını konuştuk. Sizde Bursaspor’da futbolculuğunuzun dışında değişik kademelerde görev aldınız ve en son 2004-05 sezonunda Erkan Körüstan yönetiminde görev aldınız. Bu görevi gerçekten isteyerek mi almıştınız yoksa hatır gönül ilişkisiyle zorla mı kabul etmiştiniz? Örneğin size Sedat Ağabey gel, sende bize destek olursun seni üzmeyiz, listede ol şeklinde mi yaklaştılar, görevi onları kırmamak adına gönülsüz bir şekilde mi kabul ettiniz?
Sedat Özden: Maalesef öyle oldu. Ben bugüne kadar hangi yönetimde görev aldıysam o şekilde oldu. Gönülsüz demeyelim,şimdi Bursaspor’da görev yapmak tabi ki güzel birşey ama arzu ederek gönüllü görev yapmak başka birşey, birde işte var olsun orda bulunsun diye gelmek başka...O arzu edilen ortamı bulamadığın andan itibaren de başarılı olman mümkün değildir. Ben Orhan Özselek Ağabey ile yönetimdeyken her gün Vakıfköy’de antrenmandaydık, Kulubün 1 lira borcu yoktu, borçsuz bıraktık. Sportif anlamda da başarılı olduk o dönem. Bugün borçsuz bir Bursaspor düşünsenize? Bugün borca borç katarak ilerleyen bir Bursaspor var, keşke kendi yağında kavrulan bir Bursaspor olsa. Şampiyonluktan konuşacaksak eğer Bursaspor bütçesini ve yapılanmasını güçlendirmek zorunda ve yöneticilerini profesyonel oluşturmak zorundadır.
Uğur Çelikkol: Milli Takıma tekrar dönecek olursak, 34 kez milli olmuşsunuz...
Sedat Özden: 3 ordu, 34 Milli, 1 ümit milli yani toplamda 38 kez milli oldum.
Uğur Çelikkol: 7 gol kaydetmişsiniz doğru mu?
Sedat Özden: Evet doğrudur.
Uğur Çelikkol: Futbol oynadığınız ve popüler olduğunuz dönemde size mutlaka birçok yerden ,İstanbul takımlarından transfer teklifleri gelmiştir, aklınız karıştıracak tekliflerle karşılaşmıssınızdır. Ne düşündünüz o zaman? Futbola ilk başladığı takımda yıllarca top oynayarak aynı takımda jübile yapan futbolcu olarak ta tarihe geçtiniz.
Sedat Özden: Şimdi şöyle Uğurcum, Biz futbola Bursa’da başladık, çamurdan yoğrularak geldik, Akınspor-Acarspor-Çeliksporu seyrettik burada, o takımlarda amatör ruhla oynayan futbolcuların terlettiği formaları gördüm. Bursaspor’un yeşil beyaz bayrağı, Bursa kentinde nüfus 150-200 bin kişi, herkes birbirini tanıyor, sevgi-saygı var, insanlar seni sahipleniyor, birbirini sahipleniyor. Yolda yürürken herkes seni tanıyor, restauranta gideriz para almazlar, arabaya bakarlar para almazlar, böyle bir sargınlık böyle bir ortam, işte böyle manevi duyguların ağır bastığı bir ortamdan kopup gitmek kolay değildi. Benim ailemde eski Bursalıdır. Dolaysıyla ben bana emek vermiş insanlar, Başkanların, Hocaların hakkını ödeyemem, çalışıp burada en üst seviyeye çıkayım istedim. Bursa buna layık dedim kendi kendime. Doğduğumuz, doyduğumuz şehir burası. Bende bu şehirde futbolcu olarak iyi bir noktaya gelirsem benden sonra gelecek nesile de iyi bir örnek olurum, Bursa’da böyle bir futbolcu ağabeyimiz yetişmiş bu noktalara gelmiş Milli Takım kaptanlığı yapmış, Bursaspor’da 8 sene kaptanlık yapmış bir ağabeyimiz de var diye düşünürler dedim. Yoksa ben o dönem Bursapor’da 1.5 milyon aldıysak 10 milyon verildi, 2 milyon aldıysak 14-15 milyon teklif edildi.
Uğur Çelikkol: Peki hiç içinizden geçirdiniz mi, ah keşke İstanbul’a gitseydim daha çok para kazanırdım diye..
Sedat Özden: Hayır, Ben Bursa’da kaldığımdan dolayı memnunum, Bursa’ya verdiğim hizmetlerimden dolayı da memnunum. Az para aldım, çok alırdım tartışmasını yapıyorum, o zaman iyi paralar aldım, herşeyim var. İnsanlarla geçiniyorum, herkes bizi seviyor, biz insanları seviyoruz. En güzeli de bu zaten.
Uğur Çelikkol: Sizin bu bahsettiğiniz değerler bugün çok az futbolcuda var dersem haksızlık etmiş olmayacağım sanırım.
Sedat Özden: Maalesef öyle, eskiden ders almak lazım herkes geçmişi unuttu. Eskiden insanlar ne şartlarda deplasmanlara gitmiş, yemek bile yememişler, forma bulamamışlar giymek için. 85-86 yıllarında Futbol rant olayına döndü. Menejerler doğdu, Kulüpten beslenen amigolar çıktı, holiganizm patladı. Herkes Futboldan, Futbol takımından rant elde etmeye başladı. Bu haksız paralar insanları şımarttı. Efendilik, futbol ahlakı , insani değerler geride kaldı. 54 yaşımdayım hala aynı saygıyı görüyorum sokakta. Ben eskiden kapalıçarşıya çıkar dostlarımla, esnaf arkadaşlarla yemek yerdim, sohbet ederdik. Bugün bunu yapabilen var mı? Sanmıyorum. Kimse kimse hakkında arkadan konuşmazdı. Takım içinde olan bir sorunu takım içinde hallederdik, kimsenin ruhu duymazdı. Mesleğine olan saygını, topluma olan sevgi saygını yitirmeyeceksin, aldığın herşeyin hakkını vereceksin.
Uğur Çelikkol: Bursalıların günümüzde Bursaspor’a olan desteğini nasıl görüyorsunuz, maalesef bu şehirde birşeyler yapana destek yerine hep köstek olunur...
Sedat Özden: Bursa hep “Ben olmazsam olmaz”ı oynuyor. Ben bunu Tv programlarında da başka ortamlarda da söyledim.Ben olmazsam Uğur olur, o olmazsa Erkan olur. Erkan gider Sedat gelir. Bursaspor’un başarısı için uğraşıyor bu adamlar, nedir yani yapılan? Bursa’da bir türlü olmuyor bu işler. Bursalılar ve taraftar bölük pörçük, paralar rantlar büyüdü, antrenör değişinceye kadar, yönetim gidinceye kadar seyirci “Ben olmazsam Bursaspor olmaz’ı” oynamayacak ! Önce Bursaspor olacak... Bursaspor olmazsa hiçbirimiz olmayız. Ben zamanında birçok taraftar derneğine gruplara seslendim. Ben kimseye para vermem dedim. Sen biletini alacaksın geleceksin, maçını seyredeceksin, tezahüratını yapacaksın. Müsabaka bitmiş, ister alkışlarsın istersen yuhalayabilirsin, futbolcuda kendine bir çeki düzen versin. Ama sanki bu işler böyle değil, bakıyorum yönetici çağırmış bazı taraftarları yanına alın şu parayı, bağırın antrenör istifa etsin, gitsin yok yönetim istifa etsin. Olmaz. Böyle şeyler olduğu sürece Bursaspor’un başarıyı yakalaması hayal.
Uğur Çelikkol: Sedat Ağabey, sizin futbol oynadığınız zamanlarda bir Trabzonspor 1.lige çıkıp ikinci senesinde şampiyon olmuştu, öncesinde de Eskişehirspor iki kere kılpayı şampiyonluğu kaçırmıştı. Günümüz futbol dünyasında İstanbul takımlarının ve Trabzonun haricinde yeni bir şampiyon çıkma olasılığı nedir? Sene başında Vestel Manisaspor’un güzel bir çıkışı oldu ama devamı gelemedi. Bunun için saha içi ve dışında ne tür faktörler sağlanmalıdır? Bursaspor için şampiyonluktan söz edebilirmiyiz?
Sedat Özden: Aslında başından beri söylediklerimizi anlattıklarımızı toparlayabilirsek, biraz önceki “Ben olmazsam olmazı”, taraftarın ne istediğini, futbolcuların ne istediğini çözebilirsek, maddi sorunları halledersek neden olmasın ki? Bugün Vestel Manisa için herkes spekülasyon yaptı. V.Manisa üçüncü hafta takılır, beşinci hafta tökezler diye diye hep negatif etki yaptılar ve kendilerine pay çıkarmaya çalıştılar. Sonunda da “işte ben demiştim” diyorlar şimdi Tv programlarında...V.Manisa ‘nın yerinde pekala Bursaspor olabilirdi, o çıkışı Bursaspor yapabilirdi. Peki ne eksiğimiz var? Eksiğimiz şu; Birbirimizi tamamlayamadığımız andan itibaren, dışarda herkes eğleniyor, gülüyor, geziyor eğleniyor. Bursasporluymuş gibi gözüküyor, Bursaspor’un dedikodusunu yapıyor. Olmaz böyle şey. Bursaspor’un başına kim gelirse, canı gönülden sarılacak, yapmacık değil. Ben görev aldığım her dönem hep canı gönülden kucakladığıma inanıyorum. Kim varsa kim geldiyse...
Uğur Çelikkol: Başarılı olma yolunda sürekli maddi sorunları aşalım diyoruz, Bursaspor’da Manisa örneğinde olduğu gibi bir sponsor mu almalı? Vestel’in yatırımıyla Manisaspor güzel bir çıkış yakaladı.. Bursa da sanayisi olan bir şehir.. Benzer şekilde kurumsal bir destek edinerek iyi yerlere gelme şansı sizce olur mu? Nasıl olur ?... Örneğin Oyak Reno-Bursaspor, Tofaş-Bursaspor, gibi bir sponsorluk bu şehrin takımına ne getirir ne götürür ?
Sedat Özden: Ben Bursaspor’un adının Bursaspor olarak kalmasından yanayım. Kurumsallaşmak demek mutlaka bir firmanın adını Bursaspor’un önüne arkasına koymak değildir. Biz yine Tofaş ‘tan Reno ‘dan yardım alalım, Bursa’nın mülki amirlerine gidelim. Gerekirse çıkalım Tv ‘den bağıralım, “Bu kentin takımına neden yardım etmiyorsunuz?” diyelim....Amaaa şimdi bu takıma neden yardım etmiyorlar biliyormusun? Şimdi bakıyorsun 21 trilyon borç var. Peki bu borç nasıl olmuş? Futbolcu transferleri, hatalı antrenörler , fazladan verilen paralar, sağda solda gereksiz harcamalar... Şimdi bu durumu gören, yardım edecek olan firma diyor ki, ben bu adama neden yardım edeyim ki , kim bu idareci diyor? Ben bunlara yardım etsem benim param olmayacak yabancı bir futbolcuya gidecek sonra çar çur olup gidecek diyor. Ama Bursa şehrinin inanacağı bir yönetim gelirse o zaman bu şehir yardımı yapar. Biz Orhan Özselek zamanında çarşıda 1-2 gün dolaştık, bütün ihtiyacımız olan parayı temin ettik.
Uğur Çelikkol: Peki Sedat Ağabey, bugün Başkan Levent Kızıl, ben istifa ettim dese, onun yerine bu şartlarda bir aday çıkar mı?
Sedat Özden: Çıkar tabi, çıkmaz diye birşey yok ama bu az öncede bahsettiğimiz borç olduğu sürece belli insanlar çıkar. Şu anda Bursaspor maddi açıdan rahat değil bu da bir çok insanı korkutur.
Uğur Çelikkol: Bursaspor’un taraftarını sormak istiyorum size, farklı bir taraftar profili var Bursasporun...
Sedat Özden: Şimdi Bursaspor bir tane, Bursaspor taraftarı da bir tane olmalı. Şimdi 8-10 tane taraftar grubu var sanırım. Uyum sağlarlarsa güzel ama bir kısım bağırırken ötekisi susuyor veya diğer grubu yuhalıyor bir taraftan da müsabaka oynanıyor, o zaman hoş olmuyor. Bunun ortadan kalkması lazım. Bunun önceliğini kim yapacak? “Hepimiz” her zaman söylerim, bizim muhteşem bir taraftar topluluğumuz var ama bu taraftar topluluğu kendi istekleri doğrultusunda hareket etmemeli. Böyle olunca aralarında tartışmalar çıkıyor. Bir kısım taraftar vermeyeceğiz diyor diğer kısım almayacağız diyor, ne oluyor? Hakimiyet onlarda oluyor. Yani istediğimizi indiririz istediğimizi çıkarırız. Bu düşünce tarzında az önce söylediğimiz başarılı Bursaspor’u yakalamak zor. Taraftar tek yumruk olmalı, şiddetten küfürden uzak durmalı, Bursaspor sevgisi ile hareket etmeli ve Türkiye’ye gerçek taraftar gücünü göstermelidir.
Uğur Çelikkol: Bursa Spor Basınını nasıl buluyorsunuz?
Sedat Özden: İyi arkadaşlar var, ama zaman zaman basında ki bazı arkadaşlar da eleştirinin dozunu ayarlayamıyorlar, birşeyi eleştirirken çok iyi etüt etmek lazım.Neyi eleştirdiğini de bilmek lazım. Ben futbol oynadığım yıllarda gazeteye şöyle bir bakardım, aleyhimde bir yazı gördüğümde, kendi kendime, yazsın derdim, okur geçerdim. “Ben idmanımı yapmışım, kendime güvenim tam, çıkar futbolumu oynarım” derdim. Hakkımda çıkan iyi haberleri de okumazdım şımarmıyım diye.Günümüzde ufak tefek eksikler olsa da hep Bursaspor sevgisi olan çocuklar var basında...
Uğur Çelikkol: Sedat Ağabey , neden Sedat 3 ? Sizi sedat Özden’den çok Sedat 3 olarak biliyorlar...
Sedat Özden: Şimdi ilk gelen Sedat 1 ‘di yani Sedat Çelen, Toma Kaleporaviç zamanında, sonra Sedat 2 geldi yani Sedat Özbağ sonra da ben yine Toma Kaleporaviç-Metin Oktay’ ın Hocalık yaptığı sezonda geldim, yani hepimiz 1.5 sene içinde geldik. Küçük Sedat büyük Sedat diye adlandırmak zor olduğundan, bende gelince 1,2,3 olarak adlandırdılar.
Uğur Çelikkol: Yavaş yavaş sohbetimizi toparlayalım isterseniz, ben sizin hayatınızda önemli olduğunu tahmin ettiğim bazı anahtar kelimeleri seçtim. Size bu kelimelerin ne ifade ettiğini bana 1-2 kelimeyle ifade etmeye çalışınız.
Muradiye ile başlayalım...
Sedat Özden: Doğduğum büyüdüğüm semt...
Uğur Çelikkol: Orhangazi-Sölöz?
Sedat Özden: Futboldan haz aldığım yer...
Uğur Çelikkol: Milli takım?
Sedat Özden: Ulaşılması güç, şerefli bir nokta, ve görev...
Uğur Çelikkol: Wembley?
Sedat Özden: Efsane bir yer
Uğur Çelikkol: Kaptanlık?
Sedat Özden: Büyük mutluluk
Uğur Çelikkol: Bursaspor’da yöneticilik?
Sedat Özden: Büyük şeref ve gurur
Uğur Çelikkol: Son olarak Türkiye Kupası yıl 1986 diyelim
Sedat Özden: O benim için unutulmayacak bir anımdır, keşke Bursaspor’da halen oynuyor olsam ve tekrar böyle bir kupayı kaldırsam, en büyük onur...
Uğur Çelikkol: Son olarak bizimle ve Bursaspor camiası ile paylaşmak istediğiniz...
Sedat Özden: Eğer Bursaspor hepimizin sevdiği bütün Bursa halkının sevdiği Bursaspor ise, hiç vakit kaybetmeden görüntüde değil icraatte verici olarak, hedef belirleyerek, inandığı, inançlı kendi kentinin istediği insanları işbaşına getirerek, kararlı, duyarlı, işinin ahlakının başında herşeyi ile işini seven insanları iş başına getirerek, sabrını maddiyatla, maneviyatla bütünleştirerek, kentin arzuladığı Bursasporu, tabanla bir olarak, sevecenlik ve samimiyetle, başa kim gelirse gelsin, herkes verici olsun ve işte Şampiyon Bursaspor’u yaratalım...
Uğur Çelikkol: Çok teşekkürler Sedat Ağabey
Sedat Özden: Ben teşekkür ederim Uğurcum, başarılar dilerim...
Fotoğraf :
2002 Haziran ayında Dünya Kupasından hemen önce, İstanbul - Beyoğlu, İstiklal caddesi üzerinde bulunan Yapı Kredi Bankası - Beyoğlu Sergi salonlarında düzenlenen "Top Bir Dünyadır" adlı Futbol sergisi sırasında cekilmiştir. Sözkonusu sergide Bursaspor taraftarını temsilen Grup Çeynç-Forza Timsah pankartı yer almıştır.Sitemizin gündem dışı bölümünde bu sergi ile ilgili başlığı; Bursaspor İstanbul'un tam göbeğinde Beyoğlu'nda" olan bir bölüm vardır. Bu sergi kapsamında İstiklal caddesi Unutulmaz Futbol Yıldızlarının fotoğrafları ile süslenmişti. İçlerinde bizi onurlandıran, Bursaspor'a yıllarını vermiş futbolcumuz Sedat Özden 'de vardı...
Röportaj:
Yer : Bursasporlu Profesyonel Futbolcular Derneği-Çekirge cad. Eski Banka Evleri
Tarih : 07.11.2006
Röportaj - Düzenleme : Uğur ÇELİKKOL
Bant Çözümü : Uğur ÇELİKKOL
Fotoğraflar : Uğur ÇELİKKOL