42 yıllık çınar...
İki milyonluk Bursa kentinin en büyük sevdası olan Bursaspor’un kuruluş öyküsü birbirinden ilginç olaylarla dolu. Yeşil beyazlı renklere gönül verenler, 5 kulübü bir araya getirerek Bursaspor’u yaratan kuruculara çok şey borçlu.
Tarih 1 Haziran 1963. Bir grup futbol ve Bursa aşığı bir araya gelip tarihi şekillendiren bir karar aldılar o gün. Bursaspor'un kuruluş kararıydı bu. O dönemde Türkiye 2. Ligi kurulmak üzereydi ve Bursa'dan profesyonel bir takım o lige ne olursa olsun katılmalıydı. İşte bunun için büyük bir çaba sarfetti bu Bursa aşıkları. Sonunda başardılar da. Bursaspor olmasaydı 2. Lig olmaz mıydı? Elbette olurdu ama büyük bir eksikle yoluna devam ederdi. Çünkü bu girişimden İstanbul'un üç kulübünden sonra 1. Lig'de en çok oynayan takım doğdu. Türkiye futbolunun önemli renklerinden biri hayat buldu bu girişimle...
Hepi topu 33 kişiydiler. Ama varlarını yoklarını bu sevdaya adadılar. Olanca güçleriyle Bursaspor'u kurmanın savaşını verdiler. Bir çok zorlukla da karşılaşmadılar değil. Ama karar verilmişti bir kere Bursaspor kurulacaktı.
Kimlerdi bu kurucular?
Hepsinin ismini buraya yazmak imkansız. Ama bugün hayatta kalan çok az kişi var. Biz de o günleri, Bursaspor'un nasıl kurulduğunu, onların ağzından öğrenelim istedik. Necati Akgün, Cemal Dik, Şükrü Akmansoy ve İsmail Buzcular'la bir araya geldik. Onlar anlattı biz büyük bir zevkle dinledik.
42 yıllık bir çınara, Bursaspor’a hayat veren koca çınarlara yine yüz yıllara meydan okumuş bir çınar yaraşırdı. Biz de Tarihi İnkaya Çınarı'nda buluşmak üzere sözleştik. 4 ihtiyar delikanlı buluşma noktamıza geldiklerinde heyecan had safhadaydı. İnanılmaz bir ışık vardı gözlerinde. Hepsi takım elbiseleriyle çok şık görünüyorlardı.
İnkaya'da kısa bir sohbetin ardından, Holiday Inn Hotel'de güzel bir yemek yedik. Bu arada tarihin sayfalarını karıştırmayı da ihmal etmiyorduk. Lafı fazla uzatmanın anlamı yok artık. Sözü onlara bırakmak gerek. Yani Bursaspor'un kurucularına...
Bursaspor'un kuruluşu öncesinde nasıl bir futbol ortamı vardı Bursa'da?
Necati Akgün: Bursa'da yarı profesyonellik başlamıştı o dönemlerde. Kulüpler amatör olmasına karşın oyuncu transferleri başlamıştı. Hatta bir iki tane de İstanbul'dan, Beşiktaş, Fenerbahçe gibi takımlardan gelen futbolcu vardı. Muhtar Tucaltan öyle gelmiştir örneğin. Sonra Halit vardı sol açık. O dönem ben Akınspor Yönetim Kurulu'ndaydım. Bursa'daki futbolcular da artık para istemeye başlamışlardı. Mesela çok enteresandır, bizden pantolon istemeyle başladılar. "Ne demek o dedik?". Tutturdular illa "Pantolon istiyoruz" diye. Yavaş yavaş bu sistem oturdu. İstanbul, Ankara ve İzmir'deki takımlar profesyoneldi.
Bursaspor'un kurulma fikri nasıl ortaya çıktı?
Orhan Şeref Apak profesyonel 2. kümenin kurulmasına karar verince, akla gelen İzmir'den sonra Bursa'ydı. Federasyon Bursa'da da bir profesyonel takımın kurulmasını düşünüyormuş zaten. O dönem Bursa'da Güvenspor diye de bir takım çıktı hiç yoktan. İsmi amatör, bütün yapısıyla profesyoneldi. Bununla da baş edilmiyor. Bir karmaşa çıktı ortaya bu durumdan dolayı. Diğer kulüpler de işi doğru dürüst götüremez hale geldi. O dönem en iyi olan Akın ile Acar'dı. Akınspor lider durumdaydı, ikinci Acar'dı.
Eski defterler açılınca eskiye özgü o tatlı rekabette gösteriyor kendini ve
Cemal Bey giriyor araya.
Cemal DİK: Ondan evvelki sene kimdi? Niye onu söylemiyorsun?
Anlaşılacağı gibi Cemal Bey Acarlı.
Necati Bey devam ediyor sözüne.
Necati Akgün: Biz Akınsporlular birleşmeye pek yanaşmıyorduk. Allah rahmet eylesin Hüseyin Saitoğlu vardı bizim başkan. Hiç sıcak bakmıyordu birleşmeye. İkna etmeye çalışıyorduk ama nafile.
O dönem Orhan Şeref Apak bir kaç kere anlaşma sağlanması için gelmiş Bursa'ya.
Necati Akgün: Geldi gitti tabi. Bize "Aranızda anlaşın profesyonel bir kulüp kurun" önerisini getirdi. Biz de bu öneriden sonra harekete geçtik. Sonunda 5 kulüp birleşmeye karar verdik. Genel kurulları yaptık. İtiraz eden olmadı.
Cemal Dik: Burada bir saptama yapalım. Şimdi İstiklal karar aldı, Çelik karar aldı, Acar, Pınar karar aldı. Bursaspor kulübünü kurmak üzere kendilerini fesh ettiler. Ama Akın bir türlü yanaşmıyor. İşte Yüzbaşı Kamil var o zamanlar, bir de Hüseyin Saitoğlu vardı. Kesinlikle birleşmeye karşılar. Konunun da bir an önce halledilmesi gerekli. Çünkü Merinos da uğraşıyor profesyonel olup 2.Lig'de oynama hakkını elde etmeye. Merinos, Bursaspor kulübü olarak kurulmak istiyor. Her halde Bursaspor olacak değil mi o da?
Necati Akgün: Hayır, hayır.
Cemal Dik: Merinos bu hakkı alsaydı ikinci bir takım kurulamazdı. Biz giremezdik. Hepimiz karar aldık. Ben Acar İdman Yurdu Kulübü Başkanıydım o zaman. Biz de aldık kararı. Ama ilk başta ben Akınspor'daydım. Spora orada boksla başladım. Bir ipekli dona Acar'a geçtim. Akınlılar almadılar o zaman donu. Ben de kızdım. Para mara yok bir dona Acar'a. Neyse her şey bitti bir Akın kaldı. Ve o hafta olmazsa Merinos'a kaptırıyoruz. Çünkü Merinos'ta para var, bizde para yok. Biz parayı son dakikada yatırdık.
Merinos da birleşmeye yanaşmıyor mu?
Necati Akgün: Merinos yanaşmıyor. Müessese kulübü olduğu için. Fabrika, Merinos beni temsil ediyor diyor. Onlar kendilerince haklı. Güvenspor da yanaşmıyor. Nihayet biz bir karar aldık: Birleşeceğiz. Geldi Orhan Şeref Apak, "Hadi bakalım" dedi. O zaman federasyona verilmesi gereken para 60 bin lira. Ama 60 bin lirayı toparlayamıyoruz. Orhan Şeref Apak bastırıyor. İlle diyor bugün bitsin bu iş. O arada Merinos Apak'ı davet etmiş öğle yemeğine. Bizim için "Oradan ses gelmiyor" demişler. Merinos'ta para hazır. Söz vermiş kalkmış oradan. Ardından da valinin yanın gelmiş Apak. Vali telaşlanmış. Fahrettin Akkutlu vali o zaman. ‘Spor Fahri’ derlerdi. Bursa Lisesi mezunu. Apak böyle deyince bozuluyor vali. "Olmaz öyle şey. Beş kulüp kendini fesh etti. Karar aldılar artık. Nasıl olur böyle bir şey" diyor. Hemen valinin makamına çağırdılar bizi. Bir an önca paranın bulunması gerektiğini söylediler. Ama ne mümkün. Her yerde para arıyoruz, 60 bin lirayı denkleştiremiyoruz. Tabi bu arada vali, Apak'ı makamında adeta hapsetti Merinos'a gitmesin diye. Oyalıyor. O sırada Can Gengörü vardı. Allah rahmet eylesin. Onun bankada kredisi varmış. Para da değil 60 bin liralık teminat mektubu verdik. Ve böylece Bursaspor'un temeli atıldı.
Cemal Dik: 33 kişi yazar ya kurucu diye. Ama en çok biz uğraştık bu iş için. Bir kişi daha var. O da Şükrü Orhanettin. Başa dönelim, şimdi bir Akın kaldı hepimiz tamamız. Necati hemen Akınspor Genel Kurulu'nun toplanması için karar aldırdı. Gazeteye ilan verdik. Birincisinde toplanamazsa ikincisinde toplanacak. Cumartesiye mi, pazara mı ne kaldı? Ondan sonra Necati'yle konuştum ben, ‘ne olacak’ diye. ‘İşte yapılamıyor, gelen yok ki’ dedi. Dur dedim kolayı var. Belirli bir toplanma sayısı var tabi. O sayının olması lazım. Salonun kapısını açtım. Başladım Akın'dan adam toplamaya. Sonunda onu çağır bunu çağır. Sayı sağlandı. Kabul edildi o toplantıda. Bitirdik işi. Yoksa imkan yok.
İkinci Lig kurulmasaydı eğer Bursaspor camiasında böyle bir düşünce, böyle bir girişim olmaz mıydı?
Necati Akgün: Olmazdı. Giremezsin ki lige. Birinci Lig’e girecek statü yok. Nasıl gireceksin lige.
Şükrü Akmansoy: Tabii. İzmir, Ankara, İstanbul profesyonel olmuş. Ama büyük şehirlerin içinde bizim gibi profesyonel olmak isteyenler ikinci kümede ancak beraber başlayabilecekler. Nitekim o nedenle ikinci kümeye girildi.
Necati Akgün: Toplandık. İlk önce kulübün adı ne olsun diye görüşmeler yapıldı. Herkes Bursaspor olması için hemfikir oldu. Bu sefer geldik renklere. Bizim Akın'ın başkanı ‘ben şampiyonum sarı-kırmızı olsun’ dedi.
Cemal Dik: Sen şampiyonsun. O sene şampiyonsun. Ondan önce de başkası şampiyon.
Necati Akgün: Acar da bastırıyor ben de bu kadar şampiyon oldum siyah-beyaz olsun diye. Bu iki kulübün arasında geçiyor mücadele. Biz Bursa'ya uygun bir renk olsun dedik. Bursa'nın yeşili, dağın beyazı. Bu tuttu. Dediler ki; “yeşil beyaz Pınarspor'un rengi”. Ne yapalım yani? Sonra Bursa bölgesinin bir rengi vardı eflatun. Kimse onu kabul etmedi tabi. Ve yeşil-beyaz olmasına karar verildi. Bir şey daha vardır. Kulübün tüzüğünde de yazılıdır bu. Armada Uludağ'ı temsilen bir dağ olacak. O dağın etrafında beş yıldız olacak. Yıldızlar da Bursaspor'u kuran 5 takımı temsil ediyor. Hala tüzükte bu vardır. Ama koymuyorlar. Karar verildikten sonra işte ilk toplantı yapıldı.
Zor bir iş başarılmış. Bir İzmir örneği var mesela. Bu takımlar birleşmeyi başaramamış.
Cemal Dik: Biz sahada rakiptik ama normalde birbirimizle çok iyiydik.
Necati Akgün:Zaten ayrı ayrı profesyonel olmuşlardı.
Bursaspor'un ilk başkanı kim oldu?
O da tartışmalara yol açtı mı?
Necati Akgün: İlk başkan Salih Kiracıbaşı'dır. Çelikspor'un başkanı, tütün tüccarı Salih Kiracıbaşı. O kıdemliydi zaten. Kulüp binası da Çelikspor'un Muradiye'deki binası oldu.
İsmail Buzcular: Salih Kiracıbaşı üzerinde hepimiz hemen anlaşıverdik. Bir kere futbol bilgisi çok iyiydi. Bir de hazır kulüp binası varken, yeniden kulüp kurmak, kiralamak veya satın almak, eşya almak bizim için imkansızdı. 60 bin lirayı zor bulan adam bunu ha deyince yapamazdı. Onu başkan yapınca her şey halloldu.
Kurucular arasında kimler vardı?
Necati Akgün: 33 kurucu resmi olarak vardı. Bu kurucular arasında her kulübün eski başkanları, yönetim kurulu üyeleri vardı. Şehrin önde gelenleri vardı.
Sıra geldi oyuncuların profesyonel yapılmasına. O kadar büyük para yok. Nasıl yapacaksın. En meşhur futbolculardan o zaman Mesut vardı.
Futbolculara geçmeden önce, “O dönemki yönetim kurulunda kaçar kişi olacak?” gibi konular tartışma konusu oldu mu? Bu nasıl halledildi?
Cemal Dik: Oldu tabi. Şimdi şöyle yaptık biz onu. Fahir Bey vardı. Hakem kurulu başkanı. Gitti İstanbul'dan Fenerbahçe'nin, Beşiktaş'ın, Galatasaray'ın tüzüklerini getirdi bana. O tüzüklere bakarak biz tüzük yaptık. Hatta hatırlıyorum biz şöyle bir şey yapmıştık. Hatırlıyor musunuz? Seçim yapılacağı zaman ilk kongrede sadece başkan seçilsin, başkan kendi arkadaşlarını seçsin.
Necati Akgün.A: Evet. Her kulüpten eşit sayıda kişi alındı yönetime. Böylece bu sorun da herhangi bir tartışma yaşanmadan çözüldü.
Cemal Dik: Gönüllü olanlara öncelik verdik. Hemen anlaştık. Bir sorun çıkmadı.
Sıra geldi futbolculara...
Cemal Dik: Şimdi Acar İdman Yurdu’nun bütün futbolcuları bana geldi. Başladılar sormaya; “Ne olacak bizim halimiz? Bize kim para verecek? Nasıl verecek?” "Biz kulüpleri fesh ettik. Bursaspor'u kurduk. Siz hepiniz Bursaspor'un malısınız. Mecburen 1 yıl burada oynayacaksınız. Ondan sonra transfer yapabilirsiniz" dedim. Ancak maaş verebilecek durumdayız. Biz onlara transfer ücreti ödemedik.
Necati Akgün: Takımı kurduk. Kurulur kurulmaz da büyük sükse yaptık. Fenerbahçe o yıl hazırlık maçlarında bomba gibi. Önüne geleni yeniyor. Biz hazırlık maçı için onları çağırdık buraya. Aldık onları geliyoruz. Vapurda ben duyuyorum. "Bunlar Bursaspor diye bir takım, yeni kurulmuş. Kesin 5-6 tane atarız" diye konuşuyorlar. Geldiler buraya. Maç statta. O zaman toprak tabii. Maç başladı. Biz bunları 4-0 yendik. Büyük sükse yaptık tabii o zaman. İlk özel maçımız oydu. Biz yenince herkesin gözü Bursaspor'a döndü. Yeni kurulmuş bir kulüp Fener'i 4-0 götürüyor. Neyse lige hazırlandık. Ligde ilk resmi maçımız İzmir'de İzmir Demirspor'la. Cumartesi günü çıktık maça. Alsancak Stadı'na. Nasıl bir lodos. Futbol oynamak mümkün değil. Topu tutmak imkansız. Dan dun top oynanıyor lodos yüzünden. Herkes bizden çekiniyor ama. Yeni kurulmuş bir takım, gelmiş seyircisiyle. Hakem aleyhimize bir penaltı verdi. Maç 1-0. Bursaspor mağlup. Ertesi gün Ülküspor'la oynuyoruz. İzmir takımı. Yeni kurulmuş o da. Onların da kırmızı-beyaz bir formaları var. Çok iddialılar. Davullar zurnalar falan. Ülküspor’la 0-0 berabere kaldık. Sonraki maç Vefa ile İstanbul’daydı. Onları 2-1 yendik. İlk resmi galibiyetimizi Vefa’ya karşı aldık.
Peki taraftar anlamında da şehir olarak Bursa hemen sahiplenebildi mi Bursaspor'u?
Necati Akgün: Hem de nasıl. Bursaspor nereye seyirci oraya. Her deplasmana 4-5 otobüs kalkıyordu.
Mutlaka kuruluş sürecinde bir çok anınız olmuştur. Biraz bahseder misiniz?
Cemal Dik: Var da. Onları yazamayız.
Necati Akgün: İkinci sene biz tabii takıma takviye yaptık. Vedat'ı aldık İnegöl'den. Vedat Okyar. Bak şimdi enteresan bir şey. Eskişehir'den Fethi ile Nihat müracaat ettiler Bursaspor'a. Ben idare heyetindeyim o zaman, iyi biliyorum. Fethi diyor ki; “Ben Bursaspor'a gelirim.” Lisede o zaman. “Yalnız benim okul giderlerimi karşılayın.” Nihat'ın okulu falan yok. O da gelirim diyor. Allah rahmet eylesin Rahmi Okyar. İdare heyetindeydi. Genel kaptan yaptık onu. Mektupları okudu. “Bunlara benim ihtiyacım yok.” dedi. “Bunların ne lüzumu var.” dedi. Ersel'le Mesut vardı. Onları aldı. Bir sene sonra Eskişehir kulübü kuruldu. Fethi ile Nihat o takımda direkt oynamaya başladılar. Ve bir sene bizim 1.Lig’e çıkmamızı engelleyenler onlardı. Bizi burada 3-1 yendiler. Golleri de Fethi attı. Bir enteresan anı daha var. Bursaspor'un kurucu üyesi dönemin valisi Fahrettin Akkutlu. Kulübü kurdu sonra buradan Trabzon'a tayin oldu. Gitti orada da Trabzon'u kurdu. Orada da iki kulübü birleştirdi. Biz de o orada valiyken gittik maça. 1-0 mağlup olduk. Göz yaşlarımızı tutamadık. Vali de öyle, çok insancıl bir insandı zaten. Trabzonlulara döndü dedi ki; "Kusura bakmayın ben Bursasporluyum".1 yıl önce yaşamını yitirdi. 85 yaşındaydı. Evinde Bursaspor'un bayrağı vardı baş ucunda.
Bursaspor'un son yıllardaki durumu hakkında neler düşünüyorsunuz?
Necati Akgün: Bursaspor 2. Lig'de üç sene oynadı. Bunun sezonunda 1. Lig'e çıktı. O yılları yaşayanlar olarak 2. Lig'den çıkmanın ne kadar zor bir şey olduğunu biliriz.
Cemal Dik: Çok dikkatli olunmalı. Her zaman 1.Lig'de oynamak için çok büyük uğraş verilmeli.
Şükrü Akmansoy: 2. Lig'de yalnızca sportif başarı yeterli olmaz. Futbol dışı şeyler de çok önemlidir. Bu yüzden biz üç sezon 1. Lig'e çıkamadık.
İsmail Buzcular.B: Çok önemli bir konu bu. Bu nedenle ne olursa olsun başarı yakalanmalı. Çünkü istenmeyen bir sonuçta iş çok daha zor bir hale gelebilir.
Bu röportaj Bursaspor Dergisi 3. sayısında yayınlanmıştır. Mayıs 2005
Bursaspor.net