Hasan Bora hayatını; futbolculuk ,sosyal yaşam ve tabi ki teknik direktörlük olarak üçe ayırdığını bize aktardı.

 

Yıldırım Hacıoğlu: Pehlivan diyarı Karamürsel''den başlayan bir hayat hikayesi sizinki ama sadece doğum oradan başlamış sanırım sonradan futbol hayatınıza nasıl girdi?

 

Hasan Bora: 1939 Karamürsel doğumluyum,doğduğum yer pehlivanların olduğu bir ilçedir.Ama Bursa''ya gelince pehlivan olmadık futbolcu olduk.

 

Yıldırım Hacıoğlu: Öğrenim hayatınızda aslında futbolculuk için ilginç bir noktadaymış...

 

Hasan Bora: Evet aslında ben gazetecilik enstitüsünde okudum...Ama yinede futbol benim için çok önemliydi. Futbola girmem şöyle oldu; ilk okulda, orta okulda öğretmenlerimiz bize futbolu yasaklamıştı. Hem öğretmenlerimiz hem de ailem bana futbol oynamamam konusunda baskı yapıyorlardı. Bende o zaman onların isteğini yerine getirmek için farklı konularla uğraşıyordum hatta bir ara Kuran kurusna bile gitmiştim. Futbol o dönem bize yasaktı, Erkek Lisesinde şartlı izin vardı yani derslerin iyi olursa futbol oynayabiliyordun. Biz bu zamanlardaki gibi rahat dönemler yaşamadık yani...

O zamanlar Akınspor vardı amatör klüp olarak, hatta daha sonra Bursaspor’u meydana getiren klüplerden biri oldu.1955 yılında bende futbola burada başladım diyebilirim. Sekiz yıl burada futbol hayatıma devam ettim ta ki 1963 ‘te Bursaspor kurulana kadar.

1963-64 seneleri hem benim için hem de Bursaspor için acemi devirlerdi. Fakat ikinci sene şampiyonluğa oynadık hatta bir golle şampiyonluğu kaçırdık. Bu senelerde ben Bursaspor’dan ayrılmak istedim çünkü Eskişehirspor’dan beni istiyorlardı. Aynı zamanda babam benim eğitim hayatıma da devam etmemi arzu ediyordu.Yani hem futbol hem eğitim benim için bir arada yürümeliydi. Ve o Bursa-Eskişehir çekişmesinin olduğu dönemde ben Eskişehir ‘e transfer oldum. Aslında iki şehir arasında o zaman bir husumet vardı ben biraz o açıdan şanssız bir dönemde gitmiştim.

 

Uğur Çelikkol: Hasan Ağabey o olaylar nasıl başladı acaba? Siz nasıl hatırlıyorsunuz?

 

Hasan Bora: O zamanki olaylar tamamen iki tarafında cehaletinden kaynaklanıyordu. Kısacası cehaletti yani. 1965-66 sezonu Bursaspor-Eskişehir müsabakası o sene Eskişehirspor yeni kurulmuş ve düşünün ki Eskişehir taraftarı gelmiş Bursa’ya ve burada bir kova gezdiriyor. Biz aslında tabi içerdeyiz sahaya bir çıktık ki işler tribünlerde karışık. Biz çiçek atmaya gitmiştik ki tepki gördük. O maçın 17. saniyesinde de gol oldu ben topa vurdum Fethi’nin arkası dönüktü ve şans eseri gol oldu

Aslında o dönemde Bursaspor Eskişehir’e nazaran çok iyi bir takımdı. Mesela Ersel, Müfit gibi oyuncular o maçta oynamamıştı. Bize de çok garip gelmişti hatta...Eskişehir kapalı kutuydu bilinmiyordu. O günkü maç Eskişehir’in 3-1 üstünlüğü ile bitti ve maç sonunda ve sonrasında büyük olaylar olmuştu. Maçtan sonra Eskişehir takımını büyük güvenlik önlemleri arasında kaçırdılar.

 

Uğur Çelikkol: Size tepki oldu mu?

 

Hasan Bora: Ben Bursa’da kaldım o gün, Eskişehir’e gitmedim. Ben seyirci psikolojisini çok iyi biliyorum. Seyirci maçtan sonra belli bir saate kadar tepki gösterir, sonra sakinleşir. Maçtan sonra beni arkadaşlar aldı onlarla birlikte yemek yedik. Bursalı arkadaşlarla o gece eğlendik. Hatta gece beni görenler gün içerisinde tribünlerden yapılan protesto için sana yapılır mı diye konuşuyorlardı .

Maçtan sonra on beş gün Bursa-Eskişehir yolunda, il sınırında kontrollü geçiş yapıldı. Aradan altı ay geçti. Biz bu düşmanlığı dostluğa çevirmeye çalıştık. Aramızda dostluk maçları yaptık tabi ki benimde bu maçlarda katkım oldu. Maçlardan bazılarını Kumla’da ve Gemlik’te yaptık. Ama neyse ki o dönemleri çabuk atlattık. Günümüzde ise Eskişehirspor ile temelleri hiçte kolay atılmamış olan güzel bir dostluğumuz var.

 

Yıldırım Hacıoğlu: Bu gelişmelerden sonra Eskişehir ‘deki maç nasıl oldu?

 

Hasan Bora: Dostluk ortamı 65-66 sezonu ikinci maçında yavaş yavaş başlamıştı.

Bu arada bende bir daha Bursaspor’a karşı oynamak istemiyordum çünkü her iki camiadan da kendileri aleyhlerinde oynadığım konusunda tepki alıyordum ve sakatlığımı bahane göstererek oynamadım.

 

Yıldırım Hacıoğlu: Hasan ağabey, hem eğitim hem futbol birlikte gidiyor demiştik, üniversite eğitiminize de sanırım Eskişehir’de olduğunuz yıllarda devam ettiniz.O zamana ait neler var bizle paylaşmak istediğiniz.

 

Hasan Bora: O günlere dair unutamadığım, 1966 senesinde üniversiteler karmasına seçilmemdi. İspanya VİGA da şimdi Bakanlık yapan Faruk Özak ile,bir dönem Trabzonspor takım kaptanlığı da yapmıştı, beraber Avrupa şampiyonasına gitmiştik. Aynı sezon Eskisehir’de de şampiyonluk yaşamıştım.

 

Yıldırım Hacıoğlu: Futbol yaşantınızda şampiyonluklarla karşılaşmaya başlamışsınız, Hocam şimdi de şampiyonluk hikayelerinizin olduğu antrenörlük hayatınıza geçelim...

Nasıl başladınız, nasıl karar verdiniz çünkü siz aynı zamanda da gazetecilik okuyordunuz.

 

Hasan Bora: Millet Gazetesinde yazı yazıyordum ve yazı işleri müdürüydüm. O zaman için önemli yayın kuruluşlarındandı. O arada da bir antrenörlük kursunu da bitirmiştim. Sonra bir gün bir baktım ki Bursaspor alt yapı sorumluluğundayım. Bursaspor genel kaptanı Osman Ağabeyle görüştüm oda sen sesini çıkarma dedi...1971 tarihinde yönetim kurulu aniden karar vermişti ve birden bu antrenörlük hayatıma başlamış oldum bana sormadılar bile...

İlk sene Bursaspor genç takımındayım 1972-73 tarihinde Türkiye ikincisi olduk.Kemal Batmaz o kadrodan genç milli oldu ve A takımına kadar yükseldi. Aynı şekilde Sedat 2 ‘de A takıma alındı.

 

Genç takımada başarıyla başladık ama beni genç takım tatmin etmiyordu “neden?”;

O takımda 18 yaşında çocuğun yaşı doluyor ve ben yeniden başa dönüyordum. 14-16 , 16-18 gibi bölünmeler yoktu. Tek takım vardı; o da amatör takımdı. 1973-74 sezonunda birinci kümeye geçti. Ve hemen ardından 1975-76 Türkiye şampiyonluğu geldi...

 

Yıldırım Hacıoğlu: Bu hızlı bir gelişim değil mi?

 

Hasan Bora: Bursa bir çiçek bahçesi gibi tabi ki bu bahçeyi iyi değerlendirmek lazım Bursa’da iyi bir bahçeydi fakat o donem için bizim yaptığımız bir hata vardı. Bunu şimdi şimdi daha da iyi anlıyoruz. Amatör takımımız Bursa’daki diğer amatörlerle oynuyordu. Daha iyi imkanları olduğu içinde Bursa şampiyonu oluyordu. Ardından da Türkiye Şampiyonluğu fakat ortada bir sevgi yok, çünkü Bursa içinde yapılan amatör maçlarda onların elenmesine yol açarak kendi içimizde birilerini kırıyorduk. Yani Bursaspor ismi tüm Türkiye’de şampiyon olarak anılmasına karşın Bursa halkı bizim aramızda yaptığımız maçlardan dolayı bize gereken sevgi ve sempatiyi gösteremedi...

A takımının başına geldiğim zaman Bursa’nın yarısını bu maçlar yüzünden kaybetmiştim.

 

Yıldırım Hacıoğlu: Hasan Hocam Bursa’nın yarısını kaybettim diyorsunuz ama zamanla sizinde en başta değindiğiniz gibi sosyal tarafınız bu olumsuz havayı sevgiye dönüştürmüş.Bu sebeple bize Bursaspor adına giriştiğiniz işlerden de bahsetmenizi rica etsem

 

Hasan Bora: 1970 yılında ilk Bursasporlular Derneği’nin de vardım. Bu derneğin yönetim kurlundaydım. Bursa’da kurulan ilk dernektir. Yönetim kurulunda Namık Sözeri’nin oğlu Ersin Sözeri, Hüseyin Saitoğlu, Erdoğan Akaltuğ, Sedat Acar, Gürol Öztan gibi isimler vardı.Çok kıymetli bir birliktelikti. Bu derneğin genel sekreteriydim.

 

1976 –77 seneleri Bursaspor Futbol Okulunu kurduğumuz yıllar; Samim Ayman ile birlikte 13-14 yaşında 1963 doğumlu gençlerden başladık tabi ki küçük yaşlara yöneldik. Merinos sahasında çalışma yaparken birileri fotoğrafımızı çekmiş Bursaspor Futbol Okulu ile beraberinde Derneği de faaliyete sokmuştuk.

Amatör takım bünyesinde 1979-80 senesinde 10-12 yaş grubuna da sahip çıkmıştım ve Bursaspor’un daha önce bu yaş grubuna ilgisi olmadığı için Bursa Beden Terbiyesi Bölümüyle ortak bir çalışma düzenledik.Tabi ki Bursaspor Kulübünün her konuda bir hamlesi olmalıydı bu sebeple böyle bir işe kalkışmıştım. Sonuç olarak ta bu yaş grubunda Türkiye şampiyonluğu geldi. Benim düşüncem Bursaspor Kulübü varken bu tarz işleri başka bir organın yapamayacağı yönündeydi. Bursaspor isminin her alanda yer alması benim hayat kavgamdı ve hep öyle oldu.

 

Bu bağlamda sadece teknik açıdan değil idari alanlarda da görev aldım. Bursa Antrenörler Derneğininde kurucu üyesiyim ve başkanlığını da yaptım. Tam 13 sene başkanlık yaptım bırakmasaydım hala başkanıydım ama şu anda fahri başkanıyım.Çünkü antrenörlerinde yetiştirilmesi lazımdı ve bugün 580 üyesi var.

 

Bursaspor’da hep ilklere imza atmaya çalıştık. İyisiyle Kötüsüyle birçok iş yapmaya çalıştık ama yaptığımız bir çok iyi hamleyi de görmenizi arzu ederim.

 

Yıldırım Hacıoğlu: Hasan Ağabey artık kronolojik olarak ta Bursa halkı için bir efsane olan amatörden başlayıp şampiyonluklarla 1.Lig’e yükselen takımın zamanına geldik. Yani Bursaspor 2.Lig Takımı... Dönemin mimarlarından biri olarak bize o zamanları anlatır mısınız?

 

Hasan Bora: Galatasaray ,Trabzon ve bazı diğer takımların 3. Lig ‘te de takımları vardı. Bursaspor olarak bizde amatör şampiyonluğu ile yerimizi almıştık. Bursaspor’da amatörde şampiyon oldu ve 3 .lige çıktı. Bozuyük’te yapılan maç ile 3. Lig şampiyonluğu geldi ve daha sonra Kütahya’da da 2.Lig şampiyonluğu geldi.

Amaç Bursaspor’a iyi futbolcular yetiştirmekti. Ama nedense Bursa o takıma sahip çıkmadı. O takımda oynayanlar hariç birde A takımda oynayanlar vardı. Mesela o 2.Lig takımında Turan Şen oynamadı, yaş olarak tutmasına karşın A takımında oynuyordu. Bursa o zaman futbolcu olarak o kadar zengindi ki bir çok futbolcumuz vardı.

Ben hep 1.Lig şampiyonluğunu hayal etmiştim. Bursa’da yetişen oyuncularla oynadığımız için böyle bir inançta bizim için hayal değildi.Tabi ki de sürekli gelen ve bugün olmayan bir başarı havası vardı. Bizim için olmaz dediler. Ama ben dedim ki bu takım “ uzayda bile oynar” dedim. Hatta bunu soyunma odasında oyuncularıma da söyledim .

 

Uğur Çelikkol: 2.Lig’te şampiyonluktan sonra neler yaşandı? Ortada garip bir durum vardı...Birdenbire Birinci ligte 2 tane Bursaspor takımı oldu ve belki de dünya üzerinde rastlanmayan bir durumla karşı karşıya kalındı...Ne federasyon ne Bursa böyle bir başarıya hazır değildi belki?

 

Hasan Bora: Futbol Federasyonu takım kurun diye izin vermiş, tescilde etmişti fakat 3.Lig için geçerli olan lisanslar 1. Lig’te geçerli olmadı bu; Futbol federasyonunun kabahati ! Aynı lisanslar olduğu için sorun çıkardılar. Halbuki oraya bir cümle yazsalar; 3.Lig’te takımı olan takımlar 1. Lig’e geçemez maddesi koysalar yahut lig atlayamaz dense idi böyle bir karışıklık olmayacaktı.

Bizim böyle bir başarı yakalayacağımızı o zamanki yöneticiler de beklemiyordu. Onlarda bizim başarımız karşısında çok zorluk çektiler. Sırf bu hata örtülsün diye paralar verildi. Dönemin başbakanı Turgut Özal bile bu konuya alaka gösterdi çünkü ortada büyük bir hata vardı.

 

Uğur Çelikkol: Kamuoyuna iki tane Bursaspor ismini taşıyan takım olmaz bu sebeple birini ortadan kaldırmak gerekiyor diye yansımıştı.

 

Hasan Bora: Sorun isim değildi sorun tamamen Futbol Federasyonunun hatasıydı. Aynı lisanslarla oynanamazmış, fakat biz oynamıştık. Başkanımız İbrahim Yazıcı’da durumu düzeltememişti. Bence aynı lisanlarla 1.Lig’e kadar gidilmişti şimdi böyle bir şey olsa durum böyle olmazdı. Ayrıca o takıma izin verilse şimdi Bursaspor çok daha güçlü bir konumda olurdu.

 

Uğur Çelikkol: Peki o takıma ne oldu Hasan Hocam?

 

Hasan Bora: Tabi ki o futbolcu kardeşlerimizde hayatlarına devam etmek zorundaydılar, para kazanmalıydılar. Hatırladığım kadarıyla yedi tanesi Aydın’a gitmişti ve o sene Aydınspor Fenerbahçe’yi 7-2 yenmişti. Şu an alt yapıda görev yapan Kaleci Muharrem’de o takımdaydı. Biz Bursa’nın bütün kaynaklarını kullanarak bir takım oluşturmuştuk. Kendi içimizden kendi oyuncularımızı çıkarmıştık. Dağılan Bursaspor takımının içinde en az 7-8 farklı takımın oyuncusu vardı. Bursa’nın elit oyuncularıydı onlar...

 

Uğur Çelikkol: Hasan Ağabey o takımın dağıtılması sizde Bursaspor’a karşı bir küskünlük- soğukluk yarattı mı? Nede olsa çok emek verdiniz o dönem...

 

Hasan Bora: Ben profesyonel bir antrenörüm hadi beni geçin, bu olaydan sonra esas Bursaspor güvenilirliğini yitirdi. Bu güvensizlik ortamı da üç beş sene sürdü. Güven önemliydi çünkü insanlar çocuğunu bize teslim ediyordu fakat bunun bir sonu yok. Bu olayın dünya tarihinde bir benzeri var mı bilemiyorum. Bence Guiness Rekorlar Kitabına girebilecek bir durumdu...Ama böyle ucuza kapandı...

 

Yıldırım Hacıoğlu: Hasan Ağabey bu kadar başarılı bir takımın kapanmasının bize karşı hiçbir getirisi olmadı mı?

 

Hasan Bora: Bursaspor Kulübüne tazminat ödendiği için kasaya bir miktar para girdi.1988-89 sezonunda bize hatırladığım kadarıyla o dönemin parasıyla bir milyar para verildi. Birde oyuncular satıldı ve kulübe bir miktar para da oradan girdi.Tabi kulübe para girince insanlar sevindi ama o para çar çur oldu... Sonuç olarak o paraları değerlendiremedik. Ne alt yapıda ne de A takımda. Şimdi ise çok güzel çalışmalarımız var. 90’lı yıllarda o heyecanı kaybettiğimiz için bir ara vermiş olduk fakat şimdiki çocuklarımız genç milli takıma kadar her yerdeler.

 

Değerli açıklamalar yapan Sinan BÜR Bursaspor’un geleceğinin parlak olduğunu vurguladı.

 

Uğur Çelikkol: Siz Bursaspor alt yapısıyla özleşmiş bir insansınız. Günümüze baktığımızda Bursaspor alt yapısında yetişmiş son dönem oyuncularımızdan kimler var, sizin ismini bize söyleyebileceğiniz.

 

Hasan Bora: O konuda size belki Sinan bir şeyler söyler...

 

Sinan BÜR: 87 –88 ve 90 jenerasyonuyla tavan yapan bir jenerasyon var. 87 doğumlu çocuklarımızın 14-16 yaş grubu Türkiye şampiyonluğu var. O takımda Serdar Kurtuluş vardı ve o jenerasyon Merinos takımın iskeletini oluşturuyor. 90 doğumlularımızda Türkiye şampiyonu oldu 7 oyuncu milli takıma gitti bu kuşakta .Türkiye’ye damgasını vurdu. Serkan Kurtuluş, Sercan Yıldırım, Eren Albayrak, kalecimiz Ceyhun, Serdar Aziz, Osman Seferoğlu, Mesut Özgür...

 

Hasan Bora: Bu sebeple Bursaspor’un geleceği çok parlak.

 

Uğur Çelikkol: Bursaspor altyapısından oyuncu yetişmiyor gibi bir hava var bunun sebebi nedir?

 

Hasan Bora: Alt yapı olayı çok zor bir olaydır. Meşaggat ister herkes bu işle uğraşmak istemez. 10 yasında çocuğu alacaksın 20 yaşına getireceksin... Kim uğraşmak ister ki? Ama Bursaspor 1970 senesinden beri alt yapıya önem vermiştir. Bütün kulüp başkanlarımız buna önem vermiştir. Bu son dönemde bence iyi bir süreçte. Tabi ki takımın başarısı yoksa alt yapıya yüklenilecektir. Alt yapıdan oyuncu gelmiyor diyenlere en iyi cevap Beşiktaş kulübüne transfer olan oyuncumuz Serdar Kurtuluş’tur.

 

Sinan BÜR: Bursaspor’un alt yapısında her dönem standart çalışmalar yapılmaktadır. . Oyuncular aranır taranır. 2000 ‘li yılların başından beri Bursa’da kendi potansiyelinden yararlanma artmıştır. Bursa çevresindeki amatör kulüplerde oyuncular izlenmektedir. Daha önce de yapılıyordu, ama şimdi daha bir hız kazandı. Bende alt yapı teknik sorumlusu olarak çalıştım. 87 – 88 – 89 - 90 jenerasyonlarını temellerini oluştururken amatör takımlardan çok futbolcu kazandırdık. Bursaspor’un alt yapısına bu oyuncular izlenerek seçildi, beğenildi. Bursaspor’da bir çalışma temposuna girdi. Bu çalışmalar benden sonra 2000’den bugüne kadar Hasan Ağabey daha sonrada Adnan ile devam etti. Birde Bursaspor dışarıdan da oyuncu transfer etmeye başladı. Arama tarama dışarılarda da yapıldı içerideki oyuncularla iyi bir harman oldu, şimdi olumlu sonuçlar alınıyor. Ve alt yapıda bir devamlılık söz konusu çalışan hocalarımızda da devamlılık olunca istikrarda geldi. Tesislerde gayet iyi bu bizim için iyi bir avantaj.

 

Hasan Bora: Merinos Stadı bize verildi. Futbol okulu burada çalışıyor. Türkiye’de bir çok kulübün böyle bir avantajı yok. Ne Fenerbahçe’de ne Beşiktaş’ta bizim gibi değil. Onların 50 km uzakta tesisleri var, bizde öyle değil ve bu bizde avantajdır. Gelecek senelerde daha da iyi olabilir.

 

Sinan BÜR: Bursaspor A takımı Özlüce’ye geçince alt yapı ve pilot takım Vakıfköy’e geçecek ve her şey daha sağlıklı bir sisteme geçerek çalışmalarımız daha da iyi olacak.Futbol okulları açılacak aşamalar daha kolay kaydedilecek. Fakat tabi ki bize desteğin devam etmesi çok önemli yani yönetimlerin bu konulara desteği çok önemli...

 

Uğur Çelikkol: Alt yapıdan bahsedince ;Hocam Gençlik Spor il Müdürlüğünde ‘de görev yaptınız değil mi ? Hatta bir dönem ben bile sizin öğrenciniz oldum yaz futbol okulunda, Ercüment Şeftalioğlu-Vahit İleri- İsmail Kemankaş ve sizin çalıştırıcılığınızda devam eden futbol okulunda güzel anılarım var... Hatta bana da bir fırça atmıştınız...

 

 

Hasan Bora: O da Bursaspor bünyesinde bir çalışmaydı, demek sende sebeplenmişsin benden, olur o kadar.

 

Uğur Çelikkol: Hasan ağabey unutamadığınız bir maç desek bize ilk aklınıza gelen bir anı ?

 

Hasan Bora: Bursaspor’un İstanbul’da oynadığı bir maç vardı. 2.Lig’teydik o zaman kafam yarılmış sardılar falan ama yinede ikinci yarıya çıktım. Beni sol açığa attılar bir baktım ben yanlış yerdeyim daha önce hiç o mevkide oynamamıştım. Sakatta olsak devam ettim. Benim alnım yarılmış, topa bir vuruyordum top kan oluyordu. Hocamızda, Muhtar ağabey, bak delinin aklı balına geldi diyordu bunu hiç unutamam.

 

Yıldırım Hacıoğlu: Peki antrenörlük zamanınızda...?

 

Hasan Bora: İlk yarı üç sıfır galibiz ikinci devreye çıktık.Bursapor Denizli ile oynuyor 1984-85 sezonu. Skor 3-0 takım şahane oynuyor. Fakat bir yerlerden fire veriyoruz bende bir korku var. Ama skor iyi olduğu için anlaşılmıyor. İçeriye girerken borazan sesli biri “ Seni Allah gönderdi” diyor. İçeride başkan Cavit Çağlar gayet memnun. Neyse taktiklerimizi verdik çıktık ikinci devreye, benim içimde hala bir korku var ama...

Oynuyoruz 3-1 oldu, 3-2 oldu, biz bir türlü gol atamıyoruz. Oyunun bitmesine saniyeler kaldı ve 3-3 bitti. Neyse içeri giriyoruz aynı borazan sesli adam “Ulan sen briçka bile kullanamazsın “ diyor yani tek atlı araba...Ilk yarı beni öven adam şimdi yerden yere vuruyordu...Futbol böyle bir şey işte...

 

Unutamadığım anılarımdan biride Kütahya’da...Kütahya’dayız, o maç bizim için şampiyonluk maçı başkanlar falan hep beraberiz. Biz öyle başkan kovan antrenör değiliz. Neyse içerde takımı okuyoruz. Okuyacağım adamın ismi aklıma gelmiyor. Bende “ayvaz kasap hep bir hesap” dedim. Tabi benim ismi unuttuğum anlaşıldı ve başkan dahil herkes gülmeye başladı.

O maçı da 2-0 yendik ve bizi omuzlarda taşımaya başladılar şampiyonluğu havalarda, büyük bir coşkuyla yaşadık...

 

Yıldırım Hacıoğlu: Hocam sizin başarılarla dolu bir antrenörlük hayatınız var .Derneklerden yeşil sahalara...Her alanda söz sahibi olmuşsunuz. Bu sebeple Bursaspor’da antrenörlük hayatına yeni başlayan Engin İpekoğlu için ne diyeceksiniz?

 

Hasan Bora: Gayet iyi şeyler düşünüyorum. Bence şu anda başarılıdır. Çok sevdiğim bir arkadaşımdır. İnşallah devam eder ve kalıcı olur.Başarılı olacağına da inanıyorum .

 

Yıldırım Hacıoğlu: Hocam son olarak ta benim kişisel olarak merak ettiğim bir konu var ve sizin gibi hayatı futbol olmuş bir kişinin yorumunu merak ediyorum.Hocam Türk futbolunda bir mevki sorunu var. Neden herkes forvet olmak istiyor? Neden kimse kaleci veya savunma oyuncusu olmak istemiyor?

 

Hasan Bora: Gayet doğal çünkü herkes gol atmak ister. Kaleci bile gol atak ister ama ilerde oynayabilecek kaç futbolcu çıkar. Diyorlar ki beni stoper yaptın, 4 numara yaptın, 5 numara yaptın. Peki ben sana o numarayı vermeseydim. Sen Bursaspor’da oynayabilir miydin?

Genelde santrafor dışarıdan transfer edilir o adam alınmışken seni oynatabilirler mi?

 

1985 senesinde Gölcük Yaylası’ndayız Genç Milli takım kurulacak Kampta Bursaspor’dan Faruk Korkmaz vardı. Hatta Tugay Kerimoğlu’da vardı. Faruk Korkmaz sonradan antrenör oldu.Genç Milli takımın teknik direktörüyüm. Telefon ettiler bir maç ayarlanmış. Benimde o kamptaki oyunculardan bir takım çıkarmam lazımdı. Bende Faruk Korkmaz normalde santrfor oynamasına rağmen onu sol bek çıkardım çünkü santrfor oynayacak adam vardı. Ben oynayamam hocam falan dedi ama ona milli olacağını bunun çok zor bir olay olduğunu anlattım ve o adam başarılı da oldu. Milli takımda oynamak herkesin harcı değildir...Bu da güzel bir örnektir.

 

Uğur Çelikkol: Çok teşekkürler Hasan Hocam bu güzel sohbet için. Sizde Bursaspor.net sitemizin önemli röportaj konukları arasında yerinizi aldınız ve umarız bu sohbet yeni nesillerin bazı konuları unutmaması ve şehrinin takımına sahip çıkması anlamında faydalı olur.

 

Hasan Bora: Elbette çocuklar, bende size teşekkür ederim. Bu tip şeylerin yazılı olarak bir yerlerde kalması benim içinde önemli, bende size teşekkür ederim...