İsmail Kemankaş Röportajı
Bursaspor.Net 'in Röportaj Konuğu Bursa spor Basınının Önemli ve Aktif İsmi Futbolcu Gazeteci İsmail Kemankaş ...
Uğur ÇELİKKOL: Sayın İsmail Bey sizinle Bursa’da Spor Basını üzerine konuşmak istiyoruz. Söyleşimize isterseniz Bursa’da spor basını nedir ve karşılaşılan zorluklar nedir gibi bir soru ile başlayarak devam edelim. Basın’ın çeşitli dallarında çalışan insanların karşılaştığı zorluklar olduğu gibi spor basınında çalışan insanlarında yaşadığı zorluklar vardır sanırım. Aslında sizi sadece spor ile değil Bursa’ya ve topluma dair başka konularla da gerek televizyonda gerekse gazetede ön plana çıkan çok yönlü bir gazetecisiniz. Ama bursaspor.net ziyaretçileri sizi daha çok Bursaspor ve Spor yönünüzle tanıyor olmalılar. Başlangıç için genel bir soru olacak belki ama Bursa’da spor basını nedir sorusundan yola çıkarak, sizin karşılaştığınız zorluklara değinir misiniz , ilk olarak aklınıza neler geliyor?
İsmail KEMANKAŞ: Evet anlıyorum . Zorluklar da diyebiliriz belki ama daha çok belki de Bursa’da spor basını nedir sorusu altında bunları anlatabiliriz sanırım. Spordan kasıt tabi hepsini kapsıyor. Gazete ve televizyonlara baktığımızda , radyolar için fazla bir şey söyleyemeyeceğim, İstanbul’un terkettiği bir çok spor branşını, iyi yada kötü, fazla yorumcu yok belki ama haber anlamında yer veren , okuyuculara,izleyicilere ulaştırmaya çalışan bir spor basını Bursa’da var. Bu da bir gelenek meselesi var. Bursa’da spor nasıl 1920’lere dayanıyorsa, basında öyle çünkü basın tarihi ile orantılı bir şey bu. 1860’larda Hüdavendigar gazetesi ile başlayan bu serüven bugünlere kadar gelmiş. Anadolu’nun herhangi bir köşesinden daha farklı bir basın geleneğine sahip olan Bursa’da spor basınıda kendine haklı, özgü bir yer bulacaktır. Neden derseniz, yaygın basın diye tabir ettiğimiz, hiçbir zaman ulusal basın demeyiz biz Bursalı basın mensupları olarak zira onlar Anadolu’dan haber verseler de daha çok İstanbul ağırlıklı çalışırlar ve Anadolu’nun her yerine de yazılı ve görsel olarak dağıtılırlar bu yüzden de biz onları yaygın basın olarak tanımlarız. İşte bu bahsettiğimiz yaygın basının olanaklarına sahip bir Bursa basını ve buna karşın daha yaygın basındaki rekabet ortamından, kirlenmişlikten, doğal biçimde arınmış bir basın var Bursa’da. Şimdi ne İstanbul’un çok geniş etkin yapısı ne de Anadolu’nun imkansızlıklar içinde yapılmakta olan spor basını...Bursa basını bu her ikisinin de ortasında kalmış bir basın. Bunun artıları ne olabilir, teknik olanaklara sahip, dünyanın neresinde olursa olsun Bursaspor’a dair haberleri Bursa halkına ulaştırabilecek kapasitede bir basın ama buna karşın bu derece de yaptığı bir işi de daha az duyurma şansına sahip bir basın. Bunu sadece nüfusu 2 milyona yaklaşmış bir Bursa şehrine duyurma şansına sahip bir basın. Olay televizyonu aracılığıyla bunu biraz daha yaygınlaştırabiliyor, 22 ile ve 10 üzerinde ilçe’ye... Bursa spor basınını şöyle tanımlayabiliriz aslında; İstanbul ile Anadolu arasına sıkışmış kendine özgü bir spor basını... Karşılaşılan en büyük zorluklar çok dar bir alanda çalışılması, ilişkilerin daha çok duygusal bir temele dayanması, eleştiriler sırasında bunların biraz daha fazla dikkate alınması. İşte bunlar işimizin olumsuz yanı çünkü çok yakın çevrenizde ki insanlarla ilişkiniz olabilir, hatta onlarla bir dostluk ilişkinizde olabilir. Bu gazetecilik yaparken hem övgü hem de yergi anlamında size güçlükler çıkarabilir. Yani eleştirmek kadar güzel olan birşeyi aktarmakta zordur. Çok ince bir çizgi vardır orada.
Uğur ÇELİKKOL: Hazır bu noktaya gelmişken , röportajın ilerleyen safhalarında sormak istediğim sorulardan birisini sormak istiyorum, bazen kendinizi baskı altında hissediyor musunuz? Örneğin yönetimde olan bir arkadaşınız veya Bursaspor' da oynayan bir futbolcu ile daha önceki bir arkadaşlığınız yüzünden haber niteliği taşıyan bir olayı farklı bir şekilde yazıyor musunuz?
İsmail KEMANKAŞ: Ben başkası için konuşamayacağım tabi ki bu konuda. Kendi adıma konuşmalıyım. Beni bu tip şeyler pek etkilemez. Sadece kentin yapısıyla orantılı dengeleri düşünmek lazım. Bu zaten gazeteciliğin özünü oluşturur. Dediğinizin ne kadarını yansıtabilme konusu, o dengeyi kurma gazeteciliğin özünü oluşturan bir şey. O anlamda ben güçlük çektiğimi hiç sanmıyorum. Yıllarca ilişkim olduğu karşılıklı geldiğim, yanyana olduğum bir insanı eğer hatası varsa çok rahatlıkla eleştirdim bu güne kadar.
Uğur ÇELİKKOL: Ve okuyucuya da aktardım diyorsunuz?
İsmail KEMANKAŞ: Evet aktardım tabi, daha doğrusu beğenisine sundum diyelim. Herkes beğenmeyebilir. İnsanların beğenisine sunulan bir iş bu. Herkes beğenmeyebilir. Yani o yönde pek sıkıntım olmaz. Ve şunu da ilave etmek istiyorum, yine Bursaspor’u baz alacağız ama Kulübün yararı diye bir şey olamaz gazetecilik mesleğinde, gazeteciliğin yararı önemlidir burada, siz kulübün yararı diye düşündüğünüz birşeyi ya da, bir sporcunun yararına, Süreyya Ayhan’ın yararına, Bursaspor’un yararı da olabilir, bir basketbol takımının Oyak Renault’un yararı da olabilir, onun yararını öne çıkararak bazı şeyleri gizliyorsanız, gazetenizi okuyan televizyonunuzu izleyen, onbinlerce yüzbinlerce insandan gerçekleri gizlemiş oluyorsunuz. Her zaman için toplumu bilgilendirmek ön planda olmalı, bu tabi ki kalıplaşmış bir şekilde söylediğimiz bir cümle değil, ve aslında işte burada sıkça karşılaştığımız güçlükler arasında bu da yer alıyor, konunun muhattabı ile, olayın kahramanı ile konuştuğunuzda bazı şeyleri açıklamaktan kaçınır sanki sizin kendi merakınız mış gibi algılayabilir halbuki biz başkaları adına merak edip, başkaları adına soru sorup onları ortaya çıkarmaya çalışan bir grubuz. Biz sadece aracıyız. Sonuçta biz bildiklerimizi geniş bir kesimle paylaşmak için buradayız. Bunu genellikle olayın kahramanları, muhattapları çok çabuk algılayamayabiliyorlar, bu da çok doğal, aslında bir de avantajımız var..
Uğur ÇELİKKOL: Veya kendilerine göre anlamak istedikleri gibi mi algılıyorlar?
İsmail KEMANKAŞ: Evet bazen olabilir, ama bizim bir avantajımız var, bunu samimiyetle söylüyorum Bursa’da çalışan hiçbir spor gazetecisi reyting kaygısı içerisinde değil.Hiç böyle bir zorlama yok. Sadece bazı dengeleri bozmama adına oluşan bir baskı bulabilirsiniz, insanları gücendirmeme gibi ve belirli gruplar var kamuoyunu oluşturacak güçleri elinde tutan insanlar var, zaten bu da heryerde olur bunu açıkça söylüyorum. Siz onlarla ilgili olumsuz bir eleştiri yaptığınız zaman aynı şekilde veya daha şiddetlisinin size geri dönebileceğini düşünürsünüz, buradan bir baskı altında kalırsınız. Bunun dışında okunurluğu veya izlenirliği sağlamak adına herhangi bir reyting kaygısı içinde hiç değil insanlar. Bu da yaptığımız yayınlarda , yazdığımız yazılarda daha bir objektiflik sağlıyor.
Bunu tüm içtenliğimle söylüyorum. Bursa dışına çıktığımızda bunu ölçebilecek tek bir verimiz var, o da Olay Tv’de yaptığımız Final Programı, 5-6 yıldır süren. Bursa dışına çıktığımızda, deplasmanlarda görüştüğümüz bizden hiçbir beklentisi olmayan meslektaşlarımızın ve hatta Bursa’da oturan meslektaşlarımızın verdiği bilgilerden ve aktardıkları yorumlardan rahatlıkla çıkarabiliyoruz. Onlar izlenirlik uğruna her şeyi yapma gibi bir zorunluk hissediyorlar ve bunun sıkıntısı içerisindeler ama bizde bu tür bir şey yok bundan kaynaklanıyor.
Uğur ÇELİKKOL: Sayın İsmail bey, Televizyonda yayınlanan Final programında bazen konukların sizin sorduğunuz soruları farklı cevaplarla savuşturarak aynen bir politikacı misali konuyu başka yere çektiklerine tanık oluyoruz. Siz öğrenmek istediğiniz konuyu, sorunuzu tekrar sorsanız dahi değişen bir şey olmuyor. Örneğin yönetim kurulundan stüdyo konuğu olduğunda veya Bursaspor Kulubü başkanı konuk olduğunda gibi. Sizin sorularınıza açık yüreklilikle cevap vermiyorlar ve lafı dolandırıyorlar. İşte bu gibi durumlarda siz ne hissediyorsunuz, o an nasıl bir tavır alıyorsunuz özellikle canlı yayında olunca?
İsmail KEMANKAŞ: Evet doğru. Spor yöneticiliği politikanın bir türü zaten artı politika hayatımızın her alanında var aslında. İşte bu gibi durumlarda o kişiye sorunun anlamını hissettirmek lazım, bu soruyu ona toplum adına sorduğumuzu hissettirmek lazım. Hakarete varmayacak şekilde her türlü soru sorulabilir. Ben buna benzer başka bir program daha yapıyorum günlük ve kendime göre bir felsefe yarattım bunu sıkça tekrarlıyorum “Sorulamayacak soru yoktur yeter ki sormasını bilelim”, diye karşımızdakini küçük düşürmeyecek şekilde bir uslupla onu sorabilirsiniz, kırmadan incitmeden. O da size verebileceği kadar cevap verir, bir noktadan sonra onu zorlamanın da anlamı yoktur. Aslında spor basınını zorlayan nedenlerden biri de bu ve zaman zamanda yanlışa düşüren de bu. Siz o bilgiyi legal bir yoldan elde edemiyorsanız, illegal yoldan elde etmek yoluna gidiyorsunuz, çünkü meslek merak üzerine kurulmuş, sizin merağınız toplumda da var. O zaman daha dolambaçlı ve illegal yollardan elde edersiniz ve bu seferde daha büyük olaylara sebep olabilirsiniz. Bunu yönetimler bir türlü başaramaz. Birde şöyle bir şey var, bu iş rekabet üzerine kurulu olduğu için daima rekabet dengelerini tutmak ihtiyacını duyar karşınızdakiler, zarar görmesinler diye. Burada da bir nüans farkı var. Bunu biz sıkça vurgularız ama yöneticiler sıkça değiştiği için ve bizlerde sıkça değişmediğimiz için onlar öğrenene kadar yerlerine başkaları geliyor. Konu yine döndü dolaştı Bursaspor’a geldi ama Bursaspor örneğinden yola çıkarak herhangi bir branşa da bunu rahatlıkla uygulayabilirsiniz. O da şudur; bilhassa transfer dönemlerinde gerçekleşir bu, veya transfer de olmayabilir, doping olayı şike olayı olabilir, hileli bir transfer olabilir, yani aklıma gelmiyor, çeşitli nedenler olabilir, bir ihmalden dolayı müsabaka kaybetme olabilir, bunu yaparken çabalarsınız, çalışırsınız kendi gayretinizle bir sonuca varırsınız ve bu size ait olmuştur artık. Yöneticiler bunun ayrımını yapamaz. Sizin büyük bir çaba sonucunda ortaya çıkardığınız bir işi, veya az bir çaba ile de olabilir, ama kimsenin sormadığı bir sorudur bu ve siz o sorunun özel olarak cevabını almak istersiniz. Karşınızda ki insanda tamamen medya dengesini kurabilmek için, sizin bulup çıkardığınız ya da akıllıca sorduğunuz o sorunun cevabını diğer bir kuruluşa rahatlıkla verebilir. Bizim en çok belimizi büken sıkıntılardan biri bu.
Uğur ÇELİKKOL: Peki dürüst olmayan yaklaşımlarla karşılaşıyormusunuz? Örneğin programa çıkmadan önce “Lütfen bana bu soruyu sormayın, o konuyu karıştırmayın” gibi tekliflerle karşılaşıyormusunuz?
İsmail KEMANKAŞ: Yok pek olmuyor, aslında o tarz yaklaşımlar bize bazen şaka yollu gelir yapmayın etmeyin, fazla sıkıştırmayın derler ama bunlar espri yollu saf edilir. Ama diğer bahsettiğim olay sıkça oluyor özellikle transfer dönemlerinde. Yani soru akıl ürünüdür. Ve o soruyu herkesle paylaşmanız ortalığa yaymanız gerekmez. Başkası da düşünemez onu. Bu senin muhattabınla senin aranda ki özel bir konudur. Bu şimdi burada çıkacak diye bundan ürküp onu kalkıp öbür tarafa da vermek hoş değil. Bu bizim için de geçerli başka medya kuruluşları içinde geçerli. Ama Bursa’nın en önde görünen spor kurumunda hala “Basın Sözcülüğü” mekanizması yeterince işlemiyor. Uslup çok önemlidir. Avrupadaki takımlarda açıklamaları çok yetkili isimler, hükümetlerde de hükümet sözcülüğünü Başbakan yardımcıları yapar. Yani yetkili birisi olması lazım...
Uğur ÇELİKKOL: Sanırım Bursaspor’da bu eksiği zaman zaman görebiliyoruz, Basın sözcüsü dışında başka yöneticiler de açıklamalar yapıyor ve demeçler verebiliyorlar.
İsmail KEMANKAŞ: Doğrusu bizim en büyük sıkıntımız Spor yöneticilerinin sizin özel olarak derlediğiniz toparladığınız diğer yayın kuruluşları ile paylaşma geleneği bizi sıkıntıya sokan. Birde kentin yapısı ile ilgili olarak eleştiri kültürümüzün eksikliği biraz göze çarpıyor. Hem eleştirenler için hem de eleştirilenler için, yani bu yönü ile gelişmiş çok fazla spor gazetecisi yetiştirdiğimizi de söyleyemeyiz. Bu da bizim eksiğimiz...
Uğur ÇELİKKOL: Sanırım bunu bizlerde gözlemliyoruz. Bursa da ki spor basınında ortaya çıkan bazı gruplar var. Bunların en önemlisi bu işi gerçekten gönülden yapan, sizinde bahsettiğiniz gibi herhangi bir reyting ve maddiyat kaygısı içinde olmayan, Bursaspor’a artı onun öncesinde Bursa şehrine gönülden bağlı, ki siz bunların baştan gelenlerinden birisiniz bana göre, sadece Bursaspor’u ilgilendiren konularda değil, bu kentin bir çok alanında sizi her zaman etkin ve üretken görmek mümkün. Ve belki de bu tip insanların sayısı azaldı. Maddi kaygı ön plana çıktı. Ayrıca insanların basın kavramından anladıkları da değişmiş olabilir. Bu örneği sanırım vermeliyiz yani bizim takip ettiğimiz kadarıyla Bursa’da en sistemli ve düzenli çalışan basın kuruluşu sanırım Olay Medya, diğer kuruluşlar da onu takip ederek bir rekabet ortamı yaratıyorlar belki de ...
İsmail KEMANKAŞ: Bu biraz da yatırımlarla ilgili bir olay Uğur. Birde şunu belirtmek lazım ki basının bütünü içerisinde spor basınını ayırmak lazım. Spor dışında ki diğer bölümlerde yeterince insan kaynağı var. Eğitimli, yabancı dil bilen insanlar var ama spor daha farklı bir şey. Biraz daha o çevrenin insanı olmak gerekiyor. Yani daha fazla özellik istiyor. Herkesin yapabildiği bir şey olduğu için, öyle göründüğü için, ve herkes de az çok bildiği için....
Uğur ÇELİKKOL: Evet, Türkiye’de herkes futboldan anlar örneğin...
İsmail KEMANKAŞ: Spor basınında gazeteci olmayan insanlarında olaya iştirak etmesi mümkündür. Onlar genellikle konuk muhabir, uzman yazar ve ya uzman gözüyle olaya katılırlar ama uzman gözüyle gazeteciliği birbirinden ayıramıyorsunuz, buradan kaynaklanıyor. Ama Olay Medya anlamında bakarsak 20 yıldan fazla bir süreçte bugün tamamıyla profesyonellerle çalışarak üreten bir kuruluş olduk. Günün her saatinde burada birileri var. Ve bu insanlar diğer grup basın mensupları ile aynı çatı altında gelişmelere bir bilgisayar ekranı kadar yakınlar. Spor basını da teknolojik gelişmeler ile beraber kendini yeniledi elbette. Ben bugün kütüphanede 1975 yılına ait gazeteleri inceleme şansını buldum. Orada bir Tütünspor veya Soğukpınar antrenörünün çokta önemli olmayan bir cümlesi bile bir haberi oluştururken şimdi İtalyan liginden söz ediyoruz, İspanya ligini tartışıyoruz. Anlayış çok değişti. Hal böyle olunca o gelişmeleri yakalayacak kadrolara da ihtiyaç duyulmaya başlandı. Tabi böyle olunca biraz yerellikten uzaklaşır gibi oldu ama...
Uğur ÇELİKKOL: Evet bu yerellikten uzaklaşma durumunu telaffuz edenler, sizi eleştirenler oluyordur mutlaka...Bursa’nın gelenekselci bir şehir olduğunu hatırlarsak insanların bunu yadırgadığını düşünebiliriz. Dolayısıyla geçmişten günümüze kadar insanlar Bursa gazetelerini aldığı zaman sadece Bursaspor hakkında haberleri okuyorlardı. Olay gazetesinde ve televizyonunda bu değişim süreci içerisinde çok yönlü bir habercilik anlayışı oturmaya başladı. İstanbul takımlarından , Avrupa futbolundan haberler detaylı bir şekilde verilmeye başlandı ve insanlar bu durumu yadırgamaya başladı.
İsmail DOĞAN: Ben size bunu örneklerle anlatacağım şimdi. Benim hiç ilgim olmamasına karşın Formula yarışları hakkında sorularla karşılaşıyorum telefonda bazen. Bir İtalya liginden veya Avrupa liginden soru soranlar oluyor. Tabi bu yadırgama davranışı içine girenler tam anlamıyla katı taassup içerisinde gelenekçiliklerini sürdürenlerdir. Onlara da saygımız var.Bir de şöyle bir gerçek var.gazete satışlarından bunu takip edebiliyoruz. Geçmişte gazetenin tirajını en çok oynatan Bursaspor maçlarıydı. Onun dışında bu etki bir basketbol da Tofaş’ın başarısı, voleybol takımının veya 2.lig takımının başarısı ile oluşabilirdi. Bunların dışında genellikle Bursaspor maçlarının etkisi görülüyordu ki bu tirajların 3/1 ini oluşturmuştur. Şimdiki rakamlar ise şunu gösteriyor, Olay gazetesini baz alarak konuşuyorum tabi ki. En büyük artış pazar günleri oluyor yani ailenin evde olduğu, herkesin gazetede kendine okuyacak bir şeyler bulabildiği gün oluyor. Yani o eski yaklaşımlar artık kalktı; “Bursaspor’ dan fazla bahsetmiyor” olayı yok artık. Bursa’nın 2 milyona yaklaşmış nüfusunda da artık Anadolu’nun her köşesinden insan var. Yani Yozgatspor maçını da merak eden çıkacaktır, Tarsus İdman Yurdunu merak eden de çıkacaktır böyle bir yapıyı da göz önünde bulundurmak lazım . Ya da insanlar artık sadece futbol maçı için gazete almıyorlar. Yıllardan beri bu ikilemi bizde yaşadık , genel anlamda sadece spor anlamında değil... İnsanlar gazete bayisine gittiğinde “Bir Hürriyet yanında da bir Olay veya Bursa Hakimiyet ver” mi olsun yoksa tek gazete alacak param var, “Sadece bir Olay veya Bursa Hakimiyet ver” mi olsun? Bu ikilemden bizde kurtulamadık ama kendiliğinden zaman içerisinde yaşanan bu gelişmeyle artık bir İstanbul gazetesinin yerini alan gazete haline geldik. Dolayısıyla gazeteyi alanların yapısıda değişti. Belki geçmişte sadece futbolu iyi takip edenler, sporu takip edenler Olay gazetesini veya diğer Bursa gazetelerini alıyorlardı . Şimdi diğer insanlarda aldığı için sporun lokomotif olduğunu iddia edenlerin sayısı giderek azalıyor. Benim yorumum bu...
Uğur ÇELİKKOL: İsmail Bey o zaman Bursa’da ki spor basını sadece Bursaspor üzerine odaklı değildir diyebilirmiyiz?
İsmail KEMANKAŞ: Çıkış noktası bu... ve bizde programımızda bu dengeye dikkat etmeye çalışıyoruz ama diğerlerinden de bahsedeceğiz. Bu onlarında hoşuna gidiyor. Ve Olay Televizyonu artık farklı bir çizgide ve Bursasporda burada dışarıya açılan bir pencere...
Uğur ÇELİKKOL: Konumuz Olay Tv değil tabi ki ama anlatmak istediğiniz çizgiyide anlıyorum
İsmail KEMANKAŞ: Evet çizgisini ayırmak lazım.
Uğur ÇELİKKOL: Ve tam bu noktada çevremizde ki bazı arkadaşlarımızdan duyduğumuz bir serzeniş var aklıma gelen. Final programının başlangıç ve bitiş jeneriğinde neden hiç Bursaspor ve Bursa taraftarı ile ilgili görüntüler yokta İstanbul takımları ile ilgili görüntülere yer verilmiş? Bu soruyu bize dahi soranlar oldu.
İsmail KEMANKAŞ: Olabilir Uğur o da yerinde bir eleştiri aslında...
Uğur ÇELİKKOL: Ben aslında sizin deminden beri anlatmaya çalıştıklarınızı anlıyorum ama herkes aynı çerçeveden olaylara bakmıyor ve bu tarz olayları farklı değerlendiriyor. Size bu tip bir soruyu canlı yayında yöneltseler ne düşünürdünüz ne cevap verirdiniz.
İsmail KEMANKAŞ: Bence bunda bir kasıt yok, dikkatsizlik veya ihmal olmuş olabilir, bu tip bir cevap ile açıklanabilir. Ama şunu vurgulamakta yarar var. Siz sadece kendiniz çalıp kendiniz mi oynamak istiyorsunuz? Diye bir soru sorulabilir o insanlara. Diğer takımlardan bahsetmek yine Bursaspor lehine bir gelişmedir bence . Bu olayı bir mücevher gibi yaklaşın. En önemli parçası Bursaspor olsun. Diğerlerinden bahsederek sizi izlemesini sağlayarak en önemli parçanızı onlara pazarlamak mı istersiniz, yoksa tek parçadan bahsederek onların da izlemesini sağlamadan, kendi kendinize konuşup kendi kendinizi dinlemek mi istersiniz? Kısırdöngüye mi girmek istersiniz diye sormak lazım o insanlara...
Uğur ÇELİKKOL: Biz bunu bu kentte birçok alanda gördük aslında.İnsanlar sosyal faaliyetlerde derneklerde, kulüplerde hep kendi kendilerine bir dünya kurmuşlar, küçük gruplar halinde oynuyorlar. O anlamda da size biraz hak vermek lazım.
İsmail KEMANKAŞ: Yani o zaman bende eleştiri yapayım o zaman zira sürekli bize eleştiri geliyor. Biz her programda şundan şikayet ediyoruz. Biz kendimizi tekrar etmekten bıktık. Henüz daha bizim önümüze geçecek, bizi düşünceye sevkedecek ne soru aldık, ne öneri aldık insanlardan... Hala tek cümlelik bir Bursaspor sorusu sorulabiliyor “Ne olacak Bursasporun hali?”
Uğur ÇELİKKOL: Bursa halkını bu konuda tepkisiz veya ilgisiz olarak tanımlayabilir miyiz?
İsmail KEMANKAŞ: Gereksiz bir ilgi içinde desek daha doğru olabilir herhalde...
Uğur ÇELİKKOL: Dikkat ettiyseniz biz sizinle röportaja başlarken Bursa’da spor Basınını konuşmak istediğimizi belirttik yani size yönelttiğimiz ilk soru “İsmail Bey 2. yarı ne olacak Bursaspor” olmadı. Bunları geçmek ve olayların temeline inmek lazım ve biraz zorlamak ve zorlanmak lazım. Yani hem sizi hem bizi...
İsmail KEMANKAŞ: Bizi hiç zorlanmadan program yapmaya iten durumlar var. Bazı programlarda ancak biz bıkarsak kendimizi yenilemeye gayret ediyoruz. Böyle bir ortamdayız. Diyecekler ki siz hiç bizim sesimizi duyurdunuz mu? Duyurmaya gerek yok. Attığınız slogandan belli, sorduğunuz sorudan belli yani hiç kimse işin temeline inerek profesyonelliğin çok kalıplaşmış halini sorgulamıyor, Uefa normlarının ne olduğunu bize soran yok, kurallara, işin terminolojik kısmına hiç giren yok yani içine girmiyorlar işin. Yani bizi eleştiren insanların da kendilerini bu yönde zorlamaları lazım.
Uğur ÇELİKKOL: İnternet sitemizdeki anket köşemizle ilgili bir soru sormak istiyorum. 2 aylık bir dönemde yani 1 kasımdan 10 ocak tarihine kadar olan dönemde sitemiz ziyaretçilerine “Bursaspor ile ilgili konularda basınımızı etkili ve yeterli buluyormusunuz?” diye bir soru yönelttik ve en çok oyu 160 oy ile“Hayır etkili ve yeterli haberler yapmamaktadır” ikinci olarak “Basınımız bazı konuların üzerine gitmekten çekiniyor” – <Özellikle bu ikinci madde Nejat Hocanın gönderilmesi gündeme geldiği günlerde çok ilgi gördü. Ve şunu da belirtmeden geçemeyeceğiz, Bursa Hakimiyet Gazetesi başka bir tavır koyuyor Olay gazetesi başka bir tavır koyuyor ve taraftar ne tarafa yöneleceğini bilemiyor. Bu yüzden bu soru çok ilgi gördü galiba.>- 3. sırada “Basınımızı güncel konularda yeterli araştırma gerektiren konularda yetersiz buluyorum”. 4.sırada “Bursa spor basını Türkiye ‘de ki en iyi yerel spor basın kuruluşlarından birisidir.” 5.sırada “Evet Basınımız etkili ve yeterli haberler yapmaktadır” ve son olarak “Ben İstanbul basınını takip ediyorum.” Sonuçları çıktı. Toplam 367 kişi katıldı. Bunun tam anlamıyla sağlıklı bir anket olduğunu iddia etmiyoruz . Örneğin bazı insanlar gazetede gördüğü bir habere kızarak birden fazla olumsuz oy kullanmış olabilir. Ama her şeye rağmen Bursa’da ki spor basını hakkında bir anket ve sonuçları söz konusu, bu noktada neler söyleyeceksiniz?
İsmail KEMANKAŞ: Bu ankette katılımcıları her grup her yaş her gelir düzeyinden de seçemediğiniz için sağlıklı sonuç vermeyebilir. Birbirine benzeyen, birbirinden etkilenen insanlar arasında yapılmış olabilir ve genel kanaat böyle düşündükleri yönünde çıkmış. Benim onlara önerim bu soruya cevap verirken diğer yayın kuruluşları hakkında da araştırma yaparak cevap verirlerse ki çok zor tabi bu, o zaman belki gerçek ortaya çıkar. Ve şunu da söyleyeyim en büyük yanılgıları da ne biliyor musunuz? Etkili haber yapıyorlar mı şeklinde değilde, Bursaspor üzerinde etkili mi konusu gelince en fazla oyu onun alması gerekir.
Bunun ancak Bursa dışına çıkan insanlarla konuştuğunuz zaman anlarsınız, özellikle Bursa dışına çıkan futbolcu, teknik adam, teknik personel gibi kişilere sorsanız bu sorunun cevabını çok daha net alırsınız.O kadar doneyi vereyim size yani... Olumlu olumsuz kullanmıyorum bunu sadece ortaya söylüyorum...
Uğur ÇELİKKOL: Peki Bursaspor.net tarafından bu yönde yapılan bir anketi nasıl değerlendiriyorsunuz?
İsmail KEMANKAŞ: Eğilimleri öğrenmek güzel bir şey, hiçbir çalışma boşa gitmez. Ama gerçekler yine de pek bu sonuçlarla örtüşmüyor olabilir. Size bir örnek vereyim Erdoğan Bilenser yönetiminin son genel kurul kararı alma nedeni AS TV’de yayınlanan programa yargıda bulunan taraftarların çıkarılması sonrasında gerçekleşti, bu bardağı taşıran son damla oldu. Yani Bursa’da ki spor basını etkili mi değil mi sorusunun cevabını oradan alabilirsiniz. Bunu birde Bursa ve İstanbul dışındaki diğer illerde ki spor basını mensubu arkadaşlarımıza da sormalısınız. Onlar arasında da size sağlıklı cevaplar veren olacaktır.
Uğur ÇELİKKOL: Peki taraftar anlamında sizi, spor basınını üzen olaylar yaşandımı? Yaşanıyormu? Yaptığınız bir haber sonrası size baskı yapan, sizi sıkıştıran birisi oldu mu?
İsmail KEMANKAŞ: Hayır ben o tarz bir olay yaşamadım. Kendi yazdığım bir yazıda dolayı o tarz bir olayla karşı karşıya kalmadım. Ama gazetenin genel politikası nedeniyle ufak tefek olaylar oldu daha önce. Bana da bir kez arkamdan sesini yükselterek tacizde bulunan birisi olmuştu ve bende o anda ona karşılık vermiştim. Yapmamam gereken bir şeydi bu ama o anda oldu. Bunun yanında futbolculardan bu tarz bir olayım olmuştu. Antrenmanda koşarken bize hakaret eden futbolculara rastlamıştım. Eskiden antrenmanlara giderdim artık gitmiyorum. Birkaç kez de yöneticilerle ufak olaylarım olmuştu yani taraftardan ziyade futbolcu ve yöneticilerle anlaşamadığımız günler oldu geçmişte. Olabilir tabi bunlar normal şeyler.
Uğur ÇELİKKOL: Size sormak istediğimiz bir başka soruda İstanbul basını ile ilgili..İstanbul basını ile diyaloğunuz nasıl. Size nasıl bir gözle bakıyorlar acaba ve siz onları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bazı futbolcuların telaffuz ettiği “Amacım İlerde bir İstanbul takımında futbol oynamaktır” olayı sizde de “İlerde İstanbul basınında çalışmak istiyorum” şeklinde oluyormu?
İsmail KEMANKAŞ: Bu soruyu da kendi adıma cevaplamak isterim. Ama yakın çevremden örnekler verebilirim tabi. Geçmişte durum nasıldı bilemiyorum . İstanbul çok hareketli akışkan, bir yer ve orada insanlarda çok sık değişiyor , ülkenin her yerinden insanlar var. Ama son 15 yıldır bu spor basını olayı değişti. Bizim 11 yıldan bu yana kurulu bir derneğimiz var ASGD- Anadolu Spor Gazetecileri Derneği ve ilk sıcak teması bu derneğin kurulması ile beraber yaşamıştık İstanbul spor basınıyla. Yakınlaşma sertleşme her türlü manevra oldu.
Uğur ÇELİKKOL: Ve o dönem sizi kabul etmediler sanırım. Sahalarda iki farklı renkte yelek giyen sarı ve beyaz yelekler giren muhabirler dolaşıyordu ve bunları sahaya girip girmemeleri sorun oluyordu.
İsmail KEMANKAŞ: Hayır, aslında devlet kabul etmedi, onlar tabi ki tüm güçlerini kullanıyorlardı. Devlet’te onlardan yana oldu. Aynı anlamda kurulmuş birbirine eşit iki derneği kabul etmediler. Mahkeme açtık, kazandık ama devletin kurumları yine kabul etmedi. Ve daha sonra bu olaylar yine bizim aleyhimize sonuçlandı ve yatıştı tabi ki. Ama bu arada İstanbul basının bize bakışı tamamen taşra bakışıydı ama bu değişti tabi.Yine de genelleme yapmak yanlış olur tabi , her çeşit insan var. Bizi yinede Anadolu genelinden daha iyi görmelerine rağmen kendilerinden çok aşağıda gördükleri de kesin. Bunun yanında da Olay TV sayesinde bizi izleme şansına sahip oldukları için görüşleri biraz daha değişmiş olabilir. Artı biz onların yanlışlarını ortaya koyup eleştirme şansına sahibiz ve artık öyle eskisi gibi “Şeftaliyi yardık, kestaneyi çizdik” gibi başlıklar atamazlar kolay kolay. Ben hiç bir zaman İstanbul basınında çalışmayı istemedim, ben burada daha doğru işleri çok daha rahat bir şekilde yapabilirim. Orası benim mentaliteme uymaz. Çevremdeki arkadaşlarda aynı düşünceye sahipler. Örneğin Koray Gürtaş İstanbul’dan Bursa’ya geldi, belki orada spor basınında çalışmıyordu ama.. Son dönemde gerçek spor basınında gerçek spor yazarları var belirli bir grup, spor sosyolojisine girebilen ona yorum getirebilen çok yeni bir kuşak var. Gayet güzel bir grup geliyor, futbolcudan bozma değil de tam anlamıyla yazarlık vasfıyla öne çıkan, yaratıcılıkları ve kültür birikimleri iyi olan bir grup var. Dolayısıyla gerçek spor yazarlarının işte bu size bahsettiğim yeni grubun bize bakış açısı da farklı. Artı biz Ankara’da bulunan spor yazarı arkadaşlarımızdan olumlu eleştiriler alıyoruz artık. İzmir ile çok fazla diyaloğumuz yok sadece dernek çatısı altında biraraya gelebiliyoruz. Bütün bunda elbette ki Final programının etkisi büyük oldu. Ve sonuç olarakta rahatlıkla söyleyebilirim ki yakın çevremde ki arkadaşlarımızda da İstanbul’da çalışma hevesi olduğunu sanmıyorum. Bunu onlar adına da söyleyebilirim.
Uğur ÇELİKKOL: Bir yoğun çalışma gününüzün son saatlerini bize ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz. Sizi daha fazla yormak istemiyoruz. Bursa spor basınının bir emekçisi olarak taraftara , Bursa insanına vermek istediğiniz bir mesaj varmı?
İsmail KEMANKAŞ: İyi gün dostu olmak kolay, mühim olan kötü gün dostu olmaktır. Bu bir sevgi, gönül olayıdır. Bu ne takımın ligdeki durumuyla ölçülebilir ne de başka bir şey ile. Bursa duygu şehri, tarih şehri, gelenek şehri... bu benden bir parçadır. Ben Merinos sahasının tozunu, kirini pasını görerek büyüdüm. Olgunluk dönemimde olgunlar turnuvasında bile bunu yaşadık, her zaman bu kentin havasını soluduk. Neden başka bir takımı tutayım ki? Bursaspor benden bir parçadır... Böyle de kalacaktır...Bu anlamda siz Bursa’da yaşayan sağduyulu insanlar ile aynı yolda ilerleyeceğimizi düşünüyorum...
Uğur ÇELİKKOL: Bizler içinde öyle İsmail Bey....
Bizimle yaptığınız bu açık yürekli sohbet için teşekkür ediyoruz. Size ve tüm mesai arkadaşlarınıza Bursaspor’un başarısı ile dolu haberler yazmanızı diliyoruz.
20 Ocak 2003
Röportaj: Uğur Çelikkol & Rahmi Çelikkol
Fotoğraflar: Ugur Çelikkol
Bant Çözümü: Uğur Çelikkol
Düzenleme: Uğur Çelikkol
Bu röportaj 16516 sefer okunmuştur. |