Bursa’da bir film “Adı Aşk Bu Eziyetin”
Ve bir yönetmen : Suat Oktay Şenocak
Filmin yönetmeni “Suat Oktay Şenocak”
ve filmin başoyuncusu “Günay Güney” ile bir röportaj
BU RÖPORTAJ İKİ BÖLÜMDEN OLUŞMAKTADIR…
“Röportajın 1.bölümü - Film Vizyona girmeden önce, çekim aşamasında gerçekleştirilmiştir. Aşağıda film vizyona sonra gerçekleştirilen 2. bölümünüde bulacaksınız.
22 Ekim 2010 tarihinde gerçekleşen sohbetimiz”
Uğur ÇELİKKOL : İsterseniz önce kısaca röportajı okuyacak sitemiz ziyaretçilerine sizi tanıtalım…
Suat O.ŞENOCAK : Aslında gazeteciydim ama 10 yıldır sinema ile ilgiliyim. Artık gazetecilik benim için amatörce yorumlar yazmaktan öteye geçmeyen bir hobi. Her ne kadar İsveç’e kadar gidip, bir belgesel çekip, üstüne bir kitap yazmış olsam da, Bursa’da sinema sanatını var etme amacıyla yola çıkmış, Bursa’ya aşık, bu kentin potansiyeline inanan, yaşadığı kentin, İstanbul’un arka bahçesi olmasından rahatsızlık duyan, Marka Kent yaratmak için sinema sanatının gözardı edilmemesi gerektiğini düşünen, eli kalem tutan, deklanşör basan, sinematografik bakabilen, günümüzün Don Kişot’uyum!
Uğur ÇELİKKOL : Değerli Suat Ağabey, bu film projesi nerden aklınıza geldi? Nasıl çıktı ortaya?
Suat O.ŞENOCAK : Bu film projemiz aslında üç yıl önce ilk defa ortaya çıkmıştı. Üç yıldır hep bekledik olgunlaşsın, daha iyi ortam oluşsun, daha iyi şartlar oluşsun ve daha iyi bir bütçe ile filmi yaparız daha profesyonel olanaklarla çekeriz diye planladık ama baktık son dönemde kimsenin umurunda değil. İnanın Bursalılık ve Bursasporluluk kimsenin umurunda değil. Sözüm meclisten dışarı mesela çekimlerde bazı taraftar grupları ile haberleştik, gelin bize destek olun diye, sahnelerde de göreceksiniz, bana “tamam ağabey hemen geliyoruz, her zaman varız” diyorlar ondan sonra çekim günü bir bakıyoruz hiç kimse yok, yani sözde herkes destek veriyor ama icraata gelince kimse yok.”Hani neredesiniz? Nasıl Bursasporlusunuz siz ?” diye sormak lazım onlara…
Uğur ÇELİKKOL: Şimdiye kadar çalışmalar nasıl gitti?
Suat O.ŞENOCAK : Şimdi biz şu ana kadar 71 dakikalık bir bölümünü çekmişiz bu filmin, bizde şaşırdık bu kadar çekebildiğimize. En az 50 dakikalık daha bir bölüm var filmin başı, ortalardaki bazı sahneler ve finali ki onlar çok önemli Tabiri caizse arabayı getirdik rampanın başına kadar şimdi geriye gitmesin diye dikkat ediyoruz. Bütün Bursa kamuoyu, Bursaspor camiası biliyor biz filmi sıfır bütçeyle çektik ve inanılmaz bir şey başardığımızı düşünüyoruz. Sıfır bütçeyle filmin 70 dakikalık kısmını hazır hale getirdik. Bundan sonrasını da çekmek istiyoruz. Sizin aracılığınızla insanlara seslenmek istiyorum ciddi anlamda desteğe ihtiyacımız var. Bu iş çok büyük rakamlarla olacak iş değil. Küçük küçük rakamlarda olsa Bursa’nın ve Bursaspor’un tanıtımını destekleyen, gercekten Bursa’yı seven büyüklerimizden biz destek bekliyoruz. Bu film sonucta Bursa’nın filmi, Bursaspor’un filmi, Bursaspor’un bir taraftarını anlatan proje, eğer koşullar beklediğimiz gibi gelişirse mart ayında olmazsa önümüzdeki eylül gibi filmi vizyona sokmayı düşünüyoruz.
Uğur ÇELİKKOL : Filmi tüm Türkiye’de mi vizyona sokmayı hedefliyorsunuz yoksa sadece Bursa’da mı?
Suat O.ŞENOCAK : Belgesel mi olacak kısa film mi olacak diye soruyorlar bize. Şimdi bu bir sinema filmi olacak. Şimdi az sonra seninle de fragman çalışmamızı izleyeceğiz. Benzerlerinden örnek vermek gerekirse “Green street holigans” diye bir film var Türkiye’de sinemalarda vizyona girmedi ama onun gibi bir sinema filmi olacak.Bursa’da ki sinemalarda keza İstanbul,Ankara,İzmir, Eskişehir ve Antalya gibi şehirlerde vizyona gireceğini umuyoruz. Şu ana kadar yaptığımız çalışmayı tarafsız kişilere izlettirdiğimde gayet olumlu tepkiler aldım. İyi bir şey yaptığımızı düşünüyorum. İnşallah film tamamlandığında dramatik örgü istediğimiz şekilde gelişirse etkileyici bir filmin ortaya çıkacağını düşünüyorum.
Uğur ÇELİKKOL: Sevgili Günay Güney, peki siz nasıl bu projeye dahil oldunuz filmin başrol oyuncususunuz?
Günay GÜNEY : Şimdi öncelikle şunu söylemek isterim Suat bu projeyle karşıma geldiğinde heyecanlandım. Bu şehrin bir filminde bu şehrin bir oyuncusu olarak rol almak benim için keyiftir. Çok güzel bir rolüm var “Camcı” diye sıradan hayattan bir insan ama kendi içinde dramı olan bir insanı canlandırmaya çalışıyorum. Hayattaki en büyük keyfi Bursasporlu olmak. Ben Bursa’da böyle bir projenin olacağını, hayata geçirileceğini pek düşünemezdim açıkçası. Bu kadar yüklü duygularla, yeniler diyor ki mesela futbol bir teolojidir yeni bir din gibidir bende buna yakın hissetmeye başladım, gerçekten yığınları toplulukları çok etkileyen bir faktör futbol. Burada da bir bireyden bunları algılıyoruz, yaşamında Bursaspor’un yeri nedir onu görüyoruz.
Uğur ÇELİKKOL: Siz bunu tam anlamıyla filme yansıtabildiğinizi söyleyebilir misiniz?
Günay GÜNEY : Bunu elbette seyirci söyleyecek ben elimden geleni yapıyorum.
Uğur ÇELİKKOL : Peki Suat Ağabey böyle bir film çalışmasında ne tarz endişeleriniz oldu. Eksikliği hissedilen en önemli konu ne olabilir?
Suat O.ŞENOCAK : Bu çalışmadaen büyük endişemiz sinematografik bir çerçeve yakalayabilecek miyiz? Şu günlerde bu film için bazı yapımcı ve dağıtımcılarla görüşüyoruz. Bir tane yapımcıya internet üzerinden kısa bir bölüm yolladım, bir başka dağıtımcı filmi görmeden bir şey diyemeyiz dedi. Bizim amacımız bunun sinemalarda gösterilmesi. Sinema filmi olursa bunun etkisi çok çok daha büyük olacak. Bize “ne çekiyorsunuz belgesel mi?” diye soran insanlara baştan bunun cevabını verdik, yok değil bu belgesel değil dedik, bu bir sinema filmi. Biz bunun biz bize seyredeceğimiz bir film olmasını istemiyoruz. Bu filmin Türkiye’de ve yabancı ülkelerdeki festivallerde gösterilmesini istiyoruz. Hatta hayalimiz eğer becerebiliyorsak Cannes film festivaline gitsin çünkü dünyada türü, örnekleri çok fazla olan bir film değil bu. Taraftarları veya doğrudan bir taraftarı anlatan film çok fazla yok. Bildiğiniz gibi “Green Street Holigans” adında bir film var, “Ultras” diye bir film var Napoli ile Roma taraftarları arasında geçen bir hikayeyi anlatan bir film. “Futbol faktörü” ve “Goaal” diye filmler var. Futbolla ilgili filmler var evet, Türkiye’de de yapıldı ama taraftarı anlatan irdeleyen ilk film budur. Geçen sene Murat Şeker adında bir yönetmenin yaptığı film vardı ama o da olayın daha çok komedi, şamata, avantür tarafını hedefliyordu işin sosyolojik ve psikolojik olarak ele alan tek film bu. Bu bizim için bir avantaj.
Uğur ÇELİKKOL: Peki ya çektiğiniz filmde bir Bursaspor taraftarına odaklanma düşüncesi nasıl gelişti?
Suat O.ŞENOCAK : Ben öncelikle Bursalıyım ve Bursasporluyum ilk başlangıç noktam bu. Daha sonrasında ise gazetecilik yaptığım yıllarda Bursaspor taraftarını çok iyi gözlemleme şansım oldu. Benim yaşadığım, büyüdüğüm mahalle Papazçeşme’dir. Camcı karakterini de oradan esinlendim. Birebir o değil yalnız.
Günay GÜNEY: Papazçeşme mahallesinde bir camcı dükkanı var orda da gerçekten bir camcı var, onunla tanıştım bende. Tabiî ki tam olarak onu oynamadık ama o kişiyle tanıştım.
Suat O.ŞENOCAK : Ben Günay’ın o adamla tanışmasını istedim çünkü çok acaip bir adam, çok değişik.Adı İzgan mahallede onu Özgen diye biliyorlar beni de etkilemiş bir karakterdir.Konuşması ile yürümesi ile çok ilginç bir karakterdi ama birebir onu anlatamazdık zaten çok ta sinematografik olmazdı o zaman.Biz bir karakter oluşturmaya çalıştık ve bir takım gerçek olaylardan yola çıktık. Eşek kesme sahnesi, deplasmanlara gitme sahneleri gibi daha çekemediğimiz sahneler, kaza geçiren arabaya yardım etme sahnesi. Benim de yaşadığım bir sahne var mesela Bursaspor taraftarı bir benzin istasyonunda mola verdiği zaman benzincinin bütün dükkanı kapatması, kepenkleri indirmesi gibi…
Uğur ÇELİKKOL: Filmin slogan gibi bir adı var “Adı Aşk Bu Eziyetin” bu isim nereden aklınıza geldi?
Suat O .ŞENOCAK : Filmin alt başlığı “Bir taraftarın anatomisi” idi. Ben üç sene önce filmin senaryosunu yazmaya başladığımda aklımda olan buydu. Fakat sonra bu “Adı aşk bu eziyetin” sloganını duymaya başladım bizim sinema derneğinin olduğu binanın girişinde de duvara yazılmıştı o sürekli gözüme çarpıyordu. Sonra baktım tribünde taraftarlarında seslendirdiği bir tezahürat haline dönmüş bu ve kendime kendime bu slogan “cuk oturan bir cümle” dedim. İşte Bursaspor taraftarını birebir anlatan bir cümle dedim. Sonra filmin adına ekledim Camcı ““Adı aşk bu eziyetin” şekline döndü. Senaryoda da bazı yerlere ekledim bunu, bence Bursaspor taraftarını çok iyi anlatıyordu yani takımın çok az başarısı kupası var ama taraftar sürekli peşinde ve her türlü çileyi, eziyeti çekiyor.
Uğur ÇELİKKOL: Senaryo için de “özgün” diyebiliriz sanırım?
Suat O.ŞENOCAK: Film bir rüya ile başlıyor yani ana karakterimiz sabah evde uyurken rüyasında stadyumu görüyor bütün stadın ona söylediği bir tezahürat var. “Camcı camdan atladı…….patladı” diye..aslında kendi hayatında ki korkularını endişelerinin dışa vurumu bu. Bu filmde bir drama var ve dramatik örgü ve kurgu çok önemli bizim için.Bir filmde sizi birçok şey etkiler ama hikayedir esas olan. Biz burada hikayeye güveniyoruz çünkü özgün bir hikaye yapımız var. Hikaye özgün, neden? Çünkü Türkiye’de Bursaspor taraftarı gibi takımına sadık bir ikinci taraftar grubu yok. Eskişehir var Ankaragücü var diyeceksiniz ama aynı değil, Bursaspor 2.lige düştüğünde bile tribünler hep doluydu. Adı aşk bu eziyetin ismi buradan anlam kazanıyor.
Uğur ÇELİKKOL: Bursa Size ve filme sahip çıkıyor mu? Filmin yapım sürecinde Bursaspor Kulübünden, yerel yönetimlerden destek görüyor musunuz? Mutlaka bazı insanlarla görüşmeleriniz olmuştur.
Suat O.ŞENOCAK : Bazı taraftarlar, gruplar, sizler gibi, Grup çeynç gibi bize en azından manevi destekte bulunuyorlar destek vermeye çalışıyorlar ama mesela geçenlerde bir grup Biz Fenerbahçe maçında pankart açacağız, “Camcı’ya sahip çıkın” şeklinde dediler sonra ne pankart açan var ne birşey. Bazı taraftar sitelerindeki forum alanlarında da bizim hakkımızda olumsuz yazılar yazılıyormuş, “Kim bunlar her yere gidiyorlar, ağlanıyorlar diye “. Beni çok üzdü bu ama hakkaten de biz o duruma düştük. Eski bir Bursaspor yöneticisi ile, başkanlık yapmış biriyle gittim konuştum, böyle bir projemiz var dedim, ismini vermek istemiyorum o kişinin. Bana “Yahu ne uğraşıyorsun böyle işlerle, Bursa’da çaldığın davul Yalova’da duyulmaz” dedi. Bursaspor’da başkanlık yapmış biri olarak sen bunu söylersen evet hakkaten duyulmaz. Bir başka eski yöneticiye gittim projeyi paylaştım bana “Ben bu işe kuruş vermem” dedi. Bende vermezsen verme abi canın sağ olsun bende zorla almam dedim.Ama sen versen de vermesen de biz bu filmi çekeceğiz, dedim. Büyükşehir Belediye Başkanına gittim o Genel Sekreterine havale etti hala haber bekliyoruz. Bize Büyükşehir Belediyesinden randevu vermediler, ben bir gün yolda yakaladım Recep Başkanı orada dosyamı takdim etme fırsatım oldu ama film projemizle ilgilenmediler.
Uğur ÇELİKKOL : Şu anki görüntüye göre filme destek verilmiyor diyebilir miyiz?
Suat O.ŞENOCAK : Evet destek verilmiyor . Sizin gibi bazı taraftar grupları haricinde ilgi gösteren yok. Zaman zaman bazı küçük gruplar çekimlere destek oluyor, Amigo Selim yardımcı oldu, formasını verdi. O gruplara da söylüyoruz falanca gün tribünde çekim yapacağız yardımcı olur musunuz diyoruz “Hepsi atlıyor tabi abi hepimiz geliriz sen merak etme oradayız” sonra çekim günü bir bakıyoruz kimse yok. İnanılmaz bir şey ama kimse yok ! Bir hazırlık maçı vardı Eskişehir’le ve maç sonrası çekelim istedik bazı tribün sahnelerini hazır insanlar maça gelmişken, herkes tamam dedi sonra baktık 40-50 kişi kalmışız o şekilde idare ettik. Maç sırasında bu tip sahneleri çekmemiz mümkün değil. Maç sırasında binlerce insan harala gürele kontrolü çok zor olur. Bu yüzden genel anlamda Bursaspor taraftarından da somut olarak bir destek gördüğümü söyleyemem. Belli gruplar destek veriyor, sözde herkes veriyor da iş icraata gelince yok, biliyorsunuz bizim insanımızın tipik hali. Fan kulüple görüştüm, bir sürü yerle projeler yapıyorlar, destek oluyorlar, bize çok büyük paralar lazım değil dedim 10-15 bin lira ile bu film çalışmaları ivme kazanacak ama yok anlatamıyoruz derdimizi. Bana “Tamam ben şununla görüşeyim, bununla görüşeyim, siz önce bir filmi çekin biz sonra yardımcı oluruz deyip” oyaladılar. Onlara da bir gün tamam abi dedim siz destek verseniz de vermeseniz de biz bu filmi çekeceğiz dedim. Ve şu ana kadar da filmin %70 ini çekmişiz.
Uğur ÇELİKKOL: Acaba bu yaklaşımları Bursa halkının karakteristik bazı özellikleri ile mi açıklasak? Yani hiç bir şeye karışmama, etliye sütlüye dokunmamak ama bu sırada da eleştirmek ve riske girmemek gibi? Yoksa iyi niyet mi?
Suat O.ŞENOCAK : Yok canım iyi niyetle alakası yok bu yaklaşımların. Biz bu filmi ilk çekmeye başladığımızda Bursaspor Kulübü ile görüştük. Kulüp yetkilerine “Bu filmin gişe gelirlerinden size %10 pay verelim diye bir teklifte bulunduk. Film iyi izlenirse bu çok büyük bir para. Ve onlardan bir yazı istedim “Bursaspor Kulübü bu projeyi destekliyor” diye. İstedim ki ben o yazıyla sponsorlara gideyim, sonuçta Bursaspor Kulübü de bu işten faydalanacak. İlk önce Sayın Levent Kızıl’ın başkan olduğu dönemdi, Yönetimde bulunan Sayın Murat Yanıklar’a gittik. Projeyi anlattık. Ben bir incelemek istiyorum dedi. Tamam dedik ayrıldık oradan. Sonra biz uzun süre haber bekledik Yanıklar’dan ses çıkmadı. Bir gün Başkan Kızıl ile karşılaştık kapalı spor salonu önünde “Başkanım dedim sizden haber bekliyoruz” Bana “hapçıların alkoliklerin filmini yaptırtmam” diye sitem etti. Benim tabi ki moralim bozuldu daha sonrada bir gün Murat bey’le karşılaştık. Yanıklar’da bana “Senaryoda sorun yok çekebilirsiniz ama biz artık kongre kararı aldık artık yeni gelecek yönetimle bu konuyu tekrar görüşürsünüz” dedi. “Peki” dedik bizde. Derken Ali Karasu yönetimi geldi. Biz Ali Karasu yönetimine gittik .Yönetimde bizim dosyayı Avukat Turgut beye havale etti. Turgut Bey projeyi dinleyince “İşte bu, Ben sinemayı çok severim, çok güzel bir proje bu süper, biz Bursaspor taraftarına her türlü desteği veririz” diye konuşunca aman ne iyi galiba yazıyı alacağız dedik. Biz sadece yazı istiyoruz yani para falan değil “Bursaspor Kulübü bu projeyi destekliyor” diye bir yazı almak derdindeyiz. Ben de o zaman İnSanat Sinema Derneği’nin başkanıyım ve resmi olarak kulübe yazılı olarak başvurmuşuz. Neyse aradan biraz zaman geçti, arayan soran yok bizi tabi. Ben Turgut beyi arıyorum bana şu an yoğunum yok Almanya’ya gideceğim, dönüşte seni ararım derken o konuyla Nihat Bey ilgilenecek diyor. Proje bir Nihat beye gidiyor, bir Turgut beye, derken ben bir onu arıyorum bir onu arıyorum, rezil durum yani. Sonunda onlar da kongre kararı aldılar. Onlarda gittiler sonra Yazıcı yönetimi geldi. Başkan İbrahim Yazıcı ile konuştum bir gün. Ona anlattım projeyi bu sefer, tamam dedi bu dosyayı bizim kulüp müdürü Osman N. Biçer’e yolla dedi. Tamam dedim hazırladım ben tekrar dosyamı özel ulakla ulaştırdım kulübe. Üç ay geçti herhangi bir ses yok. Bursa’da Denizli maçı vardı 0-0 biten ve maç sonunda taraftar protestosu olmuştu. O maçın sonrası stadyumda toplantı yapmış yönetim. İsmail diye bir çocuk vardı Kulüpte, o aradı ertesi gün, gayet nazik şekilde “Suat abi, dün yönetim stadyumda toplantı yaptı, senin dosyayı da görüşmüşler destek vermiyorlar “ dedi.
Uğur ÇELİKKOL: Acaba yönetim sizin yazınızdan projeye maddi destek istediğiniz şeklinde mi algıladı?
Suat O.ŞENOCAK : Kesinlikle hayır, benim kulübe verdiğim dilekçe gayet netti. Bu filmde sponsorlara verilmek üzere yazı istiyorum demişim. Tek isteğimiz “Bursaspor Kulübü bu projeyi destekliyor” şeklinde bir yazıydı. Karşılığında da kulübe gişeden %10 pay ayırmak şartıyla diyorum üstelik. Ben bu projeyi Bursaspor sahiplensin istedim hatta kulübe de maddi kaynak vesilesi olsun istedim. Bana pay olarak %10 yetmez biz %20 hatta %50 isteriz diyebilirlerdi. Çünkü ben ne olursa olsun filmi çekmek istiyorum parasında değildim. Ama hiçbir gerekçe göstermeden “hayır” dediler. Tabi bu olaydan sonra ben tamamen kulübü devreden çıkardım. İstanbul’a gittim, orda bazı kuruluşlarla görüştüm. İstanbul’da bana “Bu bir Bursa projesi bunu Bursa’daki kuruluşlarla halletmen daha iyi olur dediler. Kültür ve Turizm Bakanlığına yazdım. Baktım olacak gibi değil en son mart 2009’da “Deli İbrahim” diye bir oyunda benim de görev yaptığım şehir tiyatrosunda Altuğ ile tanıştım, Günay ile tanıştım. Projeye ilk başladığımızda Devlet Tiyatrosu oyuncusu Tuncer Salman vardı ki onunla bayağı bir koşturduk bir ara, sonra Tuncer baktı projenin gidişatı iyi değil bıraktı.
Sonra Günay’larla tanışınca ben projeyi onlara anlattım. Hatta ben Günay’ı filmde başka bir karakter için düşünüyordum, sonra Metin karakterini teklif ettim. Sonra Büyükşehir Belediyesi şehir tiyatrosundan başka arkadaşları da dahil ettik olaya ve filmin oyuncu kadrosu oluşmaya başladı.
Uğur ÇELİKKOL : Peki bundan sonra filmin tamamlanabilmesi için acilen neye ihtiyacınız var?
Suat O.ŞENOCAK : Taş çatlasın 20 bin liraya biz bu filmin geriye kalan sahnelerini çekeriz. Bize bir otobüs lazım Eskişehir deplasmanı için Eskişehir’e gideceğiz. Artı 90’lı yıllardaki o meşhur Aydın deplasmanı dönüşü yaşanan eşek kesme sahnesi için daha eski model bir otobüs bulmamız lazım camları falan kırılacak. Birde Atilla diye bir mafya karakteri var onun adamları ile çekilecek bir kavga sahnesi var o sahnede yine camları kırılacak bir otobüs lazım. Yani toplam 3 otobüs bir tanesi eski model olmak şartıyla. Birde tabi beklenmeyen masraflar yeme içmeler mutlaka oluyor. Biz artık bu noktadan sonra filmi çekeceğiz bitireceğiz daha sonra yapımcıya götüreceğiz ham şekliyle ve orada post production kısmına geçeceğiz işte sesler işlenecek bazı sahneler çıkacak belki başka sahneler girecek, bakacağız artık. Bugün mesela daha önce görüştüğüm bir dağıtımcıya filmin fragmanını tekrar yolladım tekrar görmek istedi ve bana sordu nasıl gidiyor film diye “Yarısından fazlasını çektik” deyince şaşırdı. Aslında film gizli reklam almak içinde çok uygun . Efes Pilsen’e bile yazdım mesela ben .Dedim ki filmin en başında yazsın Efes Pilsen katkılarıyla diye…Hatta Efes Pilsen’e iki tane demo film çektim, Avrupa Şampiyonası için Milli takım sponsoru oldukları için. Gönderdim filmi ben onlara. Sonra oradan bir adam aradı beni teşekkür etti, “Biz Avrupa şampiyonası için farklı bir şey düşünmüştük şimdi kafamız karıştı” dedi “Biz size sonra dönelim” dedi. Dönüş o dönüş tabi… Buna benzer bir sürü ilginç hikaye geçti başımızdan.
Uzun lafın kısası kaynak anlamında bu projeye destek olacak ne Bursa’da ne Türkiye’de kimse çıkmadı. Ama tabi bu projenin çekilmesi için engel teşkil etmedi bize işte bakın neredeyse %70ini çektik.
Uğur ÇELİKKOL : Kaç kişi çalışıyor projede?
Suat O.ŞENOCAK : Ana kadro 10 kişilik ama zaman zaman değişiyor. Bazen 30 kişiye kadar çıktığımız oluyor.
Uğur ÇELİKKOL : Yaşanan olumsuzluklar, maddi sıkıntılar sizi nasıl etkiliyor? Olumlu anlamda Kamçılıyor mu? Yoksa umutsuzluğa mı sevk ediyor?
Suat O.ŞENOCAK : Şimdi az öncede şu örneği verdim bu bir araba ve biz bu arabayı getirdik rampanın dibine kadar dayadık. Önümüzde çok ciddi bir yokuş var. Biraz daha itersek araba tepetaklak olabilir. Şu anda bekliyoruz. Çektiğimiz sahneler bu kadar, bazı ara sahneler var onları çekeceğiz. Ama şunu net söyleyebilirim ki Bursa’dan çok ciddi anlamda hayal kırıklığı yaşadık. Bursa’nın bu kadar kayıtsız kalacağını ummuyordum, tahmin ediyordum ama bu kadar olacağını tahmin etmiyordum. Bana birçok insan “Efendim işte kriz dönemine denk geldi de işte ondan şöyle oldu böyle oldu” diyor ama bunların hepsi inanın bana mazeret. Ben bildim bileli Türkiye’de kriz var ve olmadığı dönem yok. Bu şehirden 10-15 bin lira destek bulamadım ona üzülüyorum. Bence gelinen nokta trajik. Ayrıca Büyükşehir Belediyesinin ilgisizliğini de hiç unutmayacağım.
Uğur ÇELİKKOL: Bu şartlar altında filmi ne zaman bitirmeyi hedefliyorsunuz?
Suat O.ŞENOCAK : Yapımcıya bırakırsak Mart ayı sonunda vizyona sokmayı hedefliyor ama bana göre bu tarih çok erken. Dönem de biraz ters ve vizyona girmesinden ziyade filmin yapılması önemli. Benim kafamdaki 2010 Eylül ayı hatta önümüzdeki ramazan bayramına denk gelsin istiyorum, yani yeni futbol sezonu ile birlikte vizyona girsin ama tabi bu benim elimde değil. Ayrıca filmi de daha bitirmedik.
Günay GÜNEY: Ben Suat’a geçen gün söyledim. Aslına bakarsanız biz bu filmi en pahalı bütçeyle çekiyoruz. Her şeyin pamuk ipliğine bağlı olması, her şeyin gönül bağı ile birbirine bağlı olduğu bir proje bu. Maddi çıkar yok tamam umutlar var, film bitince vizyona girecek şöyle olacak böyle olacak ama herkes extra mesai yaratıyor bu iş için, herkes gönlünden geldiği için koşuyor. Bence bu en pahalı bütçe. Yoksa iyi, tanınmış bir oyuncuyu çağırırsın verirsin 20 bin lira, şu günlerde şu setlerde oynayacaksın dersin, kalacağın otel bu dersin iş biter ama gönül işi olduğunda bu çok zor. Şimdi bu adam yönetmen olarak bunu ister, şu saatte şurada olmanız lazım der, istiyor da zaten ama bizim programımıza göre ayarlamaya çalışıyor. Daha çok kafa yoruyor sanatını icra etmeden önce, aman diyor şunun işi var o saatte olmaz, falancanın durumu böyle ona göre ayarlayalım. Bunlar çok büyük duygusal yükler, o yüzden diyorum çok pahalı bir bütçe diye. Her babayiğidin de harcı değil. Allah kolaylık versin diyorum ben.
Suat O.ŞENOCAK : Başta Günay, Altuğ, Murat ve marketteki çift ki onlar karı kocadır, bu arkadaşlar büyük özveriyle katkıda bulundular. Mesela stadyumun dışında çekeceğimiz sahnelere yaklaşık 30 tane taraftar gelecekti. Kimse gelmedi. Cemal Tansel diye bir arkadaş var o birkaç genç arkadaşı ayarladı onlar da geç saatlere kadar bizi beklediler. Bizde elimizdeki olanaklarla resmen imece usulü bu filmi yapmaya çalıştık. Hepimiz her yerde çalıştık, ışığı tuttuk, kamerayı taşıdık. Biz bu filmi yaparken taraftarın hem iyi yanlarını hem kötü yanlarını yansıtmaya çalıştık, bunun içinde zaman zaman eleştirilere maruz kaldık.
Uğur ÇELİKKOL : Değerli Suat Ağabey, sevgili Günay inşallah bugünkü sohbetimizde paylaştığınız, yaşadığınız bu sıkıntılar film sona erdiğinde bir hazza dönüşür, size çok teşekkür ediyorum bize vakit ayırdığınız için. Ben bu filmin sizin azminizle, hayırlısıyla tamamlanacağına inanıyorum ve sizinle film tamamlandıktan sonra tekrar bir araya gelip tekrar konuşup, röportajın 2.bölümünü de oluşturmak istiyorum. Bu düşüncem nedeniyle şimdi, yani 2009 Ekim ayında yaptığımız bu sohbetimizi yayınlamayacağım. Film bitip, vizyona girdikten sonra bir gün sizinle tekrar buluşmak üzere diyorum ve bu aşamada son sözlerinizi, söylemek istediklerinizi rica edeceğim. Bakalım bundan birkaç ay sonra neleri konuşuyor olacağız diye de merak ediyorum.
Suat O.ŞENOCAK: Bende size teşekkür ederim, hem İnSanat Sinema Derneği olarak hem de bu projenin başındaki insan olarak. Ben bir gün bazı taraftarlarla sohbet ederken şunu söylemiştim. Bu filmin çekilmesini engelleyecek tek güç taraftardır. Taraftar istemez ise bu film çekilmez demiştim. Ayrıca bu film çekilip vizyona girdiğinde etkili olabilmesi için sizin desteğinize, yani taraftarların ve onların çevresindeki insanların göstereceği tepki ve sahip çıkma çok önemli. Ortaya kötü bir şey çıkarsa hepimiz sahip çıkmayız olur biter, denedik olmadı deriz. Ama iyi bir şey olması için çalışıyoruz. Elbette gönül isterdi ki bu filmi iyi bir bütçe ile çekelim. Şöyle bir yüz bin liramız oldaydı çok daha profesyonel bir şekilde çekerdik. Ama bazen bu tip projeler bu şekilde çekildiğinde daha samimi olabiliyor. Sizler, Bursaspor taraftarları bu projeye sahip çıkarsanız amacına ulaşmış olur.
“RÖPORTAJIN 2. BÖLÜMÜ :
Film Vizyona girip seyirciyle buluştuktan ve sinemalarda gösterimden kalktıktan sonra…23 Kasım 2010 tarihinde gerçekleşen sohbetimiz”
Uğur ÇELİKKOL: Suat ağabey ilk röportajımızı ekim 2010 ‘da yapmışız. İlk röportajı yaparken de hedefim filmin vizyona girmeden önceki sürecini ve sonrasında da vizyona girdikten sonraki sürecini sizinle konuşmak ve yazıya dökmekti. Aradan yaklaşık bir sene geçti, film tüm zorluklara rağmen vizyona girdi seyredildi ve bugün sizinle ikinci söyleşiyi gerçekleştirerek filmle ilgili bu arşiv nitelikli röportajı tamamlamak istiyorum. Film sizce amacına ulaştı mı? Umduğunuzu bulabildiniz mi?
Suat O.ŞENOCAK: Şimdi süreci sen de biliyorsun Uğur.Umduğunu bulabildin mi sorusunun cevabını aslında sen de biliyorsun. Senin soruna soruyla cevap vereyim. Bursa’da kim bulabilmiş ki ben bulayım? Bursa böyle, Bursa halkı böyle. Ama pes etmiş değilim ben tabi ki çünkü ben bu kenti seviyorum. İnsanlarıyla ilgili her ne kadar ciddi sorunlarımız ve sıkıntılarımız olsa da pes etmememiz lazım. Çünkü bizler, sanatla ve sporla iştigal eden insanlar bu insanların eğitimiyle, bu insanların bilinçlenmesiyle ilgili çok ciddi sorumluluklar üstlenmiş durumdayız. Ben bu açıdan değerlendiriyorum olayı. Yaptığımız bir filmdi ve herkeste beğenmek zorunda değil. Daha iyi bir şey ortaya çıkabilirdi. Çekim süreci içerisinde bize destek olmayanların film vizyona girdikten sonra destek olacaklarını düşünerek çocukça bir umuda kapılmıştım. Bu konuda bir hayal kırıklığı yaşadığımı söyleyebilirim.Ama Bursa bu. Bursa bugüne kadar hiçbir değerine, Bursa’da birşeyler yapmış üretmiş insanına sahip çıkmadı bizim filme de sahip çıkmadı doğal olarak.
Uğur ÇELİKKOL: Filme çekim sürecinde destek olmayanlar film bitip vizyona girdikten sonra da hiç ortalıkta görünmediler yani?
Suat O.ŞENOCAK: Hayır, zaten ön yargılıydılar, film vizyona girince de “Biz filmin böyle olacağını biliyorduk” gibi söylemlerde bulundular ve filme hiç destek olmayan bir kesimin daha sonra internet ortamında başka isimlerle, beni ve filmi kötüleyen bir takım açıklamalar yaptıklarını gördüm, ki benim çok iyi tanıdığım bazı isimler bunlar, beni de iyi tanıyorlar. Bunlar beni ve filmi karalama yarışına girdiler. Ne geçti ellerine merak ediyorum. Daha önce Fenerbahçe taraftarıyla ilgili de bir film yapılmıştı o filmi yaklaşık üçyüz bin kişi seyretmişti bizim filmi sadece Bursa’da 3500 küsür kişi seyretti. Çok trajik bir durum.
Uğur ÇELİKKOL: Film başka illerde de gösterime girmişti, oralarda ne kadar seyirciye ulaştı?
Suat O.ŞENOCAK: Film yaklaşık 9 hafta vizyonda kaldı. Filmin toplam izleyici sayısı 7092. bunun en büyük nedeni bizim filmin 10 kopya olması . Bizim emsallerimiz yaklaşık 20-30-40 kopyayla vizyona giriyor. Yakın zamanda vizyona giren Newyork’ta beş minare filmi mesela 700 kopya. Biz filmi sıfır bütçeyle çektik onlar 11 milyon dolar bütçeyle çektiler. Tabi insanlar hemen şuna bakıyor “Aaaa Mahsun 11 milyon dolarlık film çekmiş” bunlar kim yahu sıfır bütçeyle çekmişler deyip bizimle alay edenler, ti ye alanlar küçümseyenler var. Kendi içindeki değerlere sahip çıkmama durumu artık Bursa halkının kronikleşmiş bir rahatsızlığı.
Uğur ÇELİKKOL: Bursa’nın yerlisinde de var bu hastalık dışarıdan gelende de gözlemleyebiliyorsunuz.
Suat O.ŞENOCAK: Hepsinde var Uğur hepsinde…Artık havasından mı suyundan mı bilemiyorum böyle bir şey var ama az önce dediğim gibi benim gibi senin gibi insanlar bu şeyi yıkmamız lazım yoksa ben pes edip İstanbul’a kaçabilirim. İstanbul’da da film yaparım. Bana hep şunu sordular; “Neden Bursaspor taraftarı?”..Daha öncede söyledim ; ben Bursalıyım ve Bursaspor taraftarıyım. Bana göre Bursa’da hikayesi anlatılacak bir şey varsa öncelikli olarak Bursaspor ve onun taraftarıdır. Özgün bir hikayesi var. Fakat bu özgün hikaye içerisinde ki bir takım konular-gerçekler bazılarını rahatsız etti. Bununla ilgili bir takım ciddi eleştiriler aldık, işte eşek kesme sahnesi, market yağmalama gibi sahneler . Niye onları gösteriyorsun dediler bana. Bunları ben bir Bursalı olarak söyleyeceğim ki birileri yapmasınlar. Ama bunlardan rahatsız oldu tabi bazı insanlar. Üzücü olan beni üzen şey şu; ben İstanbul’a gittiğim zaman bu filmin Bursa ve Bursaspor filmi olduğu için dışlanması. Bir sürü yapımcı kovaladım biliyorsun. Hangi yapımcıya giysem küçümsediler. “Bursa taraftarının filmi mi olur? Bursa taraftarı konu mu edilir” dediler, küçümsediler ama biz ona rağmen filmi vizyona sokmayı başardık. İstanbul’daki yapımcılar böyle davranırken ben onlara kızamıyorum çünkü ben kendi şehrimin halkından da aynı yaklaşımı gördüm. “Bursa taraftarının filmi mi olurmuş?” diyen eski yöneticiler oldu hiç unutmuyorum.
Uğur ÇELİKKOL: Film Bursa dışında da gösterildi. Bursa dışında filme ilgi en çok hangi şehirde oldu?
Suat O.ŞENOCAK: Gaziantep ve Denizli’de filme çok ilgi oldu.
Uğur ÇELİKKOL : Peki ya Eskişehir ve Ankara’da ilgi nasıl oldu?
Suat O.ŞENOCAK: Ankara’da ilgi olmadı, Eskişehir’de ise şöyle bir durumla karşılaştık. Filme gelen Eskişehirliler Bursa’da ki maçtan sonra, Bursaspor taraftarıyla ilgili yaşadıkları son olumsuz diyalogtan ötürü Bursa’ya ve Bursaspor’lulara kırgın olduklarını vurguladılar. Tribün liderleri ile birlikte bazı Eskişehir taraftarları geldi filmi seyretmeye, beğendiler ama Bursa’ya kırgın olduklarını belirttiler ve bu yüzden de filme çok ilgi göstermediler.
Şimdi şu var; bizim filmimiz bir Bursa filmi evet ama alt metin taraftar olma psikolojisini anlatıyor. Bir taraftarın iç dünyasına dair Türk sinemasında ilk defa bir film çekildi ve bu taraftar da Bursasporlu. Biz bir taraftar grubunun hikayesini anlatmadık. Bir taraftarın hikayesini anlattık. Birde şöyle bir durum var. Ertuğrul Hoca ve futbolcular filmi seyretmeye geldiğinde yapılan röportajda da söylemiştim. Bursaspor eğer şampiyon olmasaydı biz bu filmi asla vizyona sokamazdık. Fakat bu olayın yan etkisi de oldu çünkü herkes şampiyonlukla ilgili bir hikaye bekler duruma geldi. Sonra insanlar baktılar ki başka bir hikaye var, bir başarı hikayesi yok. O yüzden Bursaspor’un şampiyonluğunun hem olumlu hem de olumsuz etkisi oldu. Bu da taraftarın kendi kendine bir beklentisinin oluşması sonucunda ortaya çıktı ama biz başından beri bu filmin bir taraftarın psikolojisini ele alacağını, ailesini işini ortamını anlatan bir film olacağını bas bas bağırmıştık. Birde Bursa’da en çok karşılaştığımız bir olay şu ; Bursa’da herkes “yönetmen”, herkes “futbolcu”, herkes “Başbakan”. Adam diyor ki “Film iyi güzel ama ben olsaydım şöyle yapardım,ben daha iyisini yapardım” . Bursa Medyası içerisinden de bazı arkadaşlarımız “Ben şöyle yapardım, ben böyle yapardım” deyince bende onlara “O zaman al kardeşim kamerayı git sen yap”deyince bu sefer “Aaaa ben yapamam “ demeye başladılar. O zaman susacaksın kardeşim yapılan işe saygı göstereceksin. Ben her zaman söylüyorum daha iyisini yapacak olan varsa çıksın yapsın ben her türlü desteği kendisine göstereceğim ve başardığı zaman, vizyona sokmayı başardığı zaman alnından öpeceğim.
Uğur ÇELİKKOL: Bursa’da bu filmi kaç kişinin seyredeceğini tahmin ediyordunuz, karşınıza çıkan rakam hayal kırıklığı yarattı mı? Hatırladığım kadarıyla tam hayal kırıklığı yaşamak üzereydiniz ki Nilüfer Belediyesi’nin desteği sizin için itici güç oldu.
Suat O.ŞENOCAK: Şimdi bazı isimler var, üç önemli isim ki bunların çok büyük katkısı oldu. Öncelikle Büyükşehir Belediyesi Kültür Aş’den Rıfat Bakan bizim Besaş’tan kaynak bulmamıza yardımcı oldu ki o kaynak olmasaydı filmin çekimlerini tamamlayamıyorduk. Son anda gelen bir destekti o bize hayat öpücüğü gibi. İkinci önemli isim Dr.Ceyhun İrgil. Kendisi Nilüfer Belediyesi Meclis üyesi ve aynı zamanda Başkan Yardımcısı. Biz onun girişimleri sayesinde Nilüfer Belediyesi’nden prodüksiyon ve vizyona girme aşamasında çok ciddi kaynak sağladık. Ve son olarak Nilüfer Belediye Başkanı Sayın Mustafa Bozbey bize çok büyük destek verdi. Filmin vizyona girme sürecindeki bu isimler bizim için çok önemli. Bunun dışında aklıma ilk gelen bireysel bazı destekler geldi ki bunlardan biri de sensin, Cemal Tansel bize çok destek verdi, Amigo Selim yardımcı oldu. Her ne kadar geniş bir kitle filme karşı çekimser kalsa da Bursa’da üçbinbeşyüz kişi civarında bir sayıya ulaştık ki benim beklentim on bin civarına ulaşmaktı. Ama olmadı. Tekrar bir vizyon şansı olur mu bilmiyorum belki olabilir.
Uğur ÇELİKKOL: Bursa Atatürk stadını dolduran taraftar sayısının ortalama yirmibin olduğunu düşündüğümüzde filme en azından onbin kişinin gelmesi gerekirdi diye düşünüyorum ben.
Suat O.ŞENOCAK: Şimdi şöyle. Hayatında hiç sinemaya gitmemiş insanı alıp sinemaya götüremezsin sen. Adamların hayatı tribün-maç-kahve–ev olan insanlara gel kardeşim sinemaya git demek kolay değil. Bizim insanımızda sinema tiyatro kültürü yok. Adam sinemaya gidecek ne arayacak? Recep İvedik izleyen insanlar bunlar. Entellektüel bir arkadaşım filmi izledi ve bana “Hocam çok farklı bir film yapmışsın ama bu film Bursaspor taraftarına ağır, sen çok sosyolojik bir konuya değinmişsin ve bence Bursaspor tribünlerinde bu konuyu anlayabilecek kapasitede insan yoktur “dedi.
Uğur ÇELİKKOL: Filmde rol alan oyuncular neler düşündüler, neler söylediler . Film vizyona girdi seyredildi, gelinen noktada oyuncular mutlu oldular mı? Tahmin ettiğim kadarı ile maddi açıdan bir tatmin yok . Bursa’da ilk defa yapılmış bir filmde rol aldılar.
Suat O.ŞENOCAK: Bir kere bizim bir tarih yazdığımıza dair bir gerçek var.Birisi bana “Sen bu filmi vizyona sok Bursaspor’un şampiyon olması kadar önemli bir olay olur” demişti. Elbette bu olay Bursaspor’un şampiyonluğu ile kıyaslanamaz ama olayın zorluğunu anlatmak açısından…Hakkaten öyle. Öyle zorluklar yaşadık ki anlatamam. Bu bence Bursa halkı ile ilgili…Bursa halkının gözlerini açması lazım. Bu halkın bilinçlenmesi lazım. Bursa Osmanlı’ya başkentlik etmiş, Sosyolojik, kültürel ve ekonomik anlamda Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri. Fakat halkına bakıyorsun hiçte şehrin geçmişi ile örtüşmeyen bir davranış içerisinde. Her türlü…Eğitimsiz, görgüsüz, saygısız sadece kendilerini düşünüyorlar ama hayatta böyle bir şey yok. Bursaspor Kulübü bu projeye destek verseydi çok daha farklı olacaktı, Bütün bu sürecin sonunda bakıyoruz Kulüple aramızda olan diyalog eksikliğine en büyük sebep Kulüp Müdürü Osman N.Biçer olarak karşımıza çıkıyor. Bizim kulübe yolladığımız tüm dosyalar, yazılar hatta gala için yolladığımız davetiyeler bile kendisinde takılı kalmış. Biz bir film yaptık. Daha iyi koşullarda çekilseydi çok daha iyi sonuçlar alınabilecek bir projeydi bu. Yine de her şeye rağmen bu film amacına ulaşmıştır. Maddi anlamda olmasa bile ki benim bu filmden dolayı halen daha ödemek zorunda olduğum borçlarım var, ufak tefek harcamaları saymıyorum, harcadığımız emekleri saymıyorum, sağlığımdan kaybettiklerimi saymıyorum, taraftarlardan yediğim küfürleri-hakaretleri saymıyorum. Biliyorsun Bursaspor.net sitesinde de yazdığım yazıda ”Beni film yaptığıma pişman etmeyin “ diye sitem ettim . Hiç beklemediğim insanlar benim hakkımda ve film hakkında olumsuz şeyler yazdılar internet sitelerinin forum alanlarında…
Uğur ÇELİKKOL: İlerde tekrar Bursaspor’la ilgili bir film yapmayı düşünürmüsünüz?
Suat O.ŞENOCAK: Yok ben bir daha yapmam, kendimi tekrarlamış olurum.Ama Bursa ile ilgili başka film çalışmalarım olur. Ben Bursa’yı çok seviyorum. Bursa daha iyi şeylere layık.Ama halkını bilinçlendirmemiz lazım. Halkın bilinçlenmesi ve bazı değerlere sahip çıkması gerekiyor. Bunu da yapacak olanlar önde gelen isimler, yöneticiler. Bursa’yı yöneten insanlar doğru yönetmesi lazım. Belediyelerden Valiliğe kadar görevde olanlar at gözlüğü ile değil aydın bir şekilde yönetecekler. Maalesef birçok yöneticimizin ipleri başkalarının elinde, insiyatifleri yok. Tekrar söylüyorum Bursa daha iyi şeylere layık. İnsanımız ne eleştirmeyi ne saygı göstermeyi beceremiyor. Kaçıp gitmek kolay. Bir sürü değerli insan Bursa’dan kaçmış. Benim içinde kolay ama ben kaçmam burası benim yuvam. Biz buradan kaçmamalıyız,
mücadele etmeliyiz ki bazı şeyleri değiştirelim. Bursa kendi içinden çıkan değerlere, başarılı insanlara hak ettiği değeri vermiyor sahip çıkmıyor onları küçümsüyor. Bu çok önemli bir yaradır Bursa için. Saygı göstermiyorlar. Onun için İstanbul’dan bakıldığında hep bizimle dalga geçiyorlar, taşra diyorlar Bursa’ya. Benim filmimi sevmek zorunda değilsin ama en azından saygı göstermelisin. Sanat bu… göreceli. Bir filme yirmi kişi gider on tanesi beğenir on tanesi beğenmez önemli olan algılamak, anlamak, bakış açısı. Biz ne eleştirmesini biliyoruz, ne sevmesini, ne sahip çıkmasını. Garip bir şehir insanı var burada. İstanbul’a kızamıyorum çünkü kendi şehrimin halkından böyle tepkiler gelince İstanbullular seni zaten harcıyor. Umarım ilerde başka şeyler konuşuyor oluruz Bursa ve Bursa halkı için.
Uğur ÇELİKKOL: Bursa ile ilgili arşiv niteliğinde, tarihe geçen bir çalışma yaptınız. Biz de bu çalışmaya başından beri imkanlarımız ölçüsünde destek vermeye çalıştık, yaptığımız bu söyleşilerle de yazıya dökerek katkı koymaya, ve ilerde de okunarak hatırlanmasına çalıştık. Size öncelikle bu film için daha sonrasında da film çalışmalarınızla ilgili süreçte duygularınızı bizimle paylaşarak Bursaspor.net’e aktarmamıza izin verdiğiniz için teşekkür ederiz.
Suat O.ŞENOCAK: Ben teşekkür ederim Uğur, başarılarınızın devamını dilerim.
*Röportaj-Fotoğraflar ve Bant çözümü: Uğur ÇELİKKOL / 2010