Bursaspor.net: Sayın Levent Gencelli, Bursa’da doğmuş, Bursa sevdalısı biri olarak yaşadığımız kenti nasıl görüyorsunuz? İsterseniz sohbetimize önce Bursa’yla başlayalım daha sonra yavaş yavaş sizi tanıyalım. Bursalılar ve Bursa’ya daha sonra gelip yerleşenler Bursa’ya sahip çıkıyorlar mı? Son yıllarda özellikle 90 lı yıllardan bu yana çok tüketilen bu kenti Bursalılar yeterince koruyor mu? Şehirleri için mücadele ediyorlar mı?
Levent Gencelli- Şimdi tabi bir şekilde Bursa’da mücadele geleneğinin yerleşmesi gerekiyor. Yani bizim kentimiz çok özel bir kent, çok güzel bir kent ama bir o kadar da saldırılarla karşı karşıya olan bir kent ve yumuşak karnı çok büyük. Bu yumuşak karnının büyümesinde aslında tabi değişik nedenleri var ama biz Bursa’nın ne değerlerinin farkındayız, ne güzelliğinin farkındayız, ne de gücünün farkındayız. İşte bu farkında olamamanın getirdiği bir başkalaşma sürecinin içine girdik. Bu başkalaşma sürecini de kendi çıkarları, üstelikte çok kısa vadeli çıkarları için kullanan bir grup ya da bir anlayış, bir felsefe bu koca kenti teslim almaya başladı. Şimdi Bursa’nın böyle bir durumda bir karar vermesi gerekiyor. O karar da şu olacak; Ya bu kent direnecek, ya teslim olacak. Ama ben bu kentin halinin, doğasının ve insanın iyi önderlerle buluştuğu anda direnebileceğine inanıyorum.
Bursaspor.net: Zaten, bu örneklerde son zamanlarda yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Levent Gencelli - Evet yani ama işte biz kente karşı sorumluluğumuzu nasıl yerine getirebileceğiz diye bir soru sormak gerekiyor. Bu sorunun yanıtı çok açık. Önce bu kenti seveceğiz. Bu kentin değerlerinin farkında olacağız. Bu kentin güzelliklerinin farkında olacağız ve bütün bunların yanında bu kenti korumaya yönelik kavganın, mücadelenin, felsefenin ülkeyi korumaya yönelik felsefeyle bütünleşeceğine inanacağız. Olay burada başlıyor. Yani şimdi hep ben bu örneği veriyorum. Bizim kentimizin o kadar önemli değerleri var ki, o kadar önemli çıktıları var ki. Örneğin bir Abdal Simit Fırınının hiç işe yaramaz diye bir kenara bıraktığı bir küreği gidip bulsak şimdi gerçi o fırını da yıktılar yeniden yapacaklarını söylüyor belediye ama o fırının tarihi bir küreğini bulsak o kürek herhalde en az 300-350 yıllıktır. Hiç işe yaramaz diye bıraktığı bir kürek ya da Bursa’da buna benzer böyle bir takım şeyler var gibi, ne bileyim. İşte Kozahan’daki bir bina. Kozahan’daki bir işletmenin işe yaramaz diye bıraktığı bir sandalye ya da başka çarşılarımızda işe yaramaz diye bıraktığımız bir masa. Bunun tarihi değeri 300-350 yıllıktır en az. Ama şimdi Bursa’yı ve ülkeyi egemenliği altına almaya çalışan kültürlere bakıyoruz; hamburger kültürü. Yani hamburger kültürünün doğduğu ülkelerin tarihine ve kentlerine bakıyoruz, 250 yıl 260 yıl. Eee bizim kenara bıraktığımız koltuğumuz, küreğimizi sandalyemiz, masamızın tarihi 350 yıl. Sadece bu açıdan bile çok basite indirgeyerek baktığınızda çok önemli şeyler elde edeceksiniz. Dayanaklar elde edebilirsiniz ama işte Bursa’ya biraz da nasıl baktığınıza bağlı. Ama bakarken görebilmeyi beceremiyoruz. Bakarken görebilmeyi beceremediğimiz içinde nerden mücadele edeceğimizi bilemiyoruz ama şöyle bir tehlikeyle de karşı karşıyayız aslında. Biz Bursa’nın değerlerini korumaya yönelik eylemlilik içine giremediğimiz sürece geçen her zaman, geçen her süre bu kente silah olarak geriye dönüyor ve çok hızlandı. Çok hızlandı bu ve ne kadar çabalarsak çabalayalım eğer çok ciddi önlemler almaya başlamazsak, eyleme bunu dönüştüremezsek, bu kararlılığı ortaya koyamazsak önümüzdeki yıllarda bugünkü çabalarımızı kaplasak bile bir işe yaramayacak.
Bursaspor.net : 1997 - 98 yılında ticaret borsası başkanı Rıza Aydın “Yerel Tarih” konulu bir panelde şu anda yapılan çevre yolunun planlanması şu anki Bursa Ovası’nı tamamen bitirecek demişti ve bu projelendirildi. Bu daha önceden parsellendi ve bu o zaman biz buna herhangi bir şekilde önlem alamadık bakın bugün 2008 yaklaşık on, on iki yıl önce söylendi bu. O zaman durdurabilirdik ama şu anda alınacak bir önlem belkide 2020’yi kurtaracak .
Levent Gencelli : Şöyle bir şey var.Bursa çevre yolu ya da Bursa’ya bir çevre yolu gerekli miydi? Bunu ayrıca tartışabiliriz. Ama Bursa çevre yolunun hangi daha büyük bir tehlikenin parçası olduğunu görmemiz gerekiyor. O tehlike şudur çocuklar.
Bursaspor.net: Sizce nedir bu çevre yolunun Bursa açısından tehlikesi?
Levent Gencelli : O tehlike şu. İstanbul - İzmir otoyolu. 420 km’lik bir otoyoldur bu ve Bursa çevre yolu yani bugün 55 km olarak bildiğimiz işte Ankara yolunun bir bölümünden başlayıp İzmir yoluna bağlanan yol, bu 420 km’lik İstanbul - İzmir otoyolunun çok küçük bir parçasıdır. Şimdi önlem alınmazsa Bursa’yı yutacak olan tehlike, 420 km’lik İstanbul - İzmir otoyoludur. Şimdi 420 km’lik İstanbul - İzmir otoyolu devreye girdiğinde ki ihalesi yapıldı, köprü geçişi falan da gündemde. Bursa, İstanbul’un arka bahçesi olacak. Şimdi İstanbul neleri yuttu? İstanbul, tarihi Edirne’yi yuttu. İstanbul, Kocaeli’yi yuttu. İstanbul Yalova’yı yuttu, şimdi Bursa’ya sıra geliyor. Bunu niye söylüyorum yani bu tezi ben gündeme getirdiğimde bana böyle niye bu adam bunları söylüyor falan diye baktılar ama bir gerçek var. Gelecek 15 - 20 yıl içinde Bursa çekim merkezli ve Bursa gündemli değişimlerle ya da bir anlamdaki yozlaşmalarla çok büyük paralar yönlendirilecek. Örneğin ben iddia ediyorum ki Bursa çekim merkezli yönlendirmelerin parasal boyutu 20 yıl içinde 10 - 12 milyar dolarlık bir rant ortaya çıkartacak. Şimdi 10 - 12 milyar dolarlık bir rant. Bu rantı Bursa nasıl yönlendirecek ya da bu rantı yönlendirenler Bursa’ya nasıl bir elbise biçtiler bunun yanıtını bulmamız gerekiyor ve aramamız gerekiyor. Şimdi 10 - 12 milyar dolar diyoruz, bir çok kişiye göre bu afaki gelebilir ama 420 kilometrelik İstanbul – İzmir otoyolunun getireceği tehlikeden ve de geliştireceği ranttan söz ediyoruz. Şimdi şöyle bir gözünüzü kapayın. Bu yol nereden geçecek? İznik’i etkisi altına alacak, Orhangazi’yi etkisi altına alacak, Gemlik’i etkisi altına alacak, Bursa merkezini etkisi altına alacak. İşte ben Karacabey, Kemalpaşa, Balıkesir, Susurluk hatta Çanakkale. Yani bu kentin yumuşak karnından yararlanarak Bursa’yı bir sıçrama merkezi, bir tramplen gibi görerek başka yerlere atlayan çıkar grupları var. İşte tehlike burada. E peki bursa ne yapacak? Bursa esir mi olacak? Bursa direnmeyecek mi? Ha işte bu Bursa’nın direnebilmesi için de geç kaldık ama direnmeye başladığımızda bazı dengeleri değiştirebiliriz. Neyi değiştirebiliriz? Örneğin ben bu kentin esnafının ayağa kalkması gerektiğine inanıyorum. Bu kentin esnafı bu kentin omurgasıdır. Hala omurga ama bu omurganın üzerine aynı o ştatlalumboga deyin, bel fıtığı deyin, fıtık deyin, bir takım ara sinirler soktular. Şimdi Bursa’da son dönemde hangi yatırım yapıldı? Üretime yönelik hangi yatırım yapıldı bir tanesini örnek vererek göstersinler. Son 8 yıl 10 yıl. Ne yapıldı? Ha şu yapıldı. Çok sayıda alışveriş merkezi yapıldı. Bu Bursa’yı bir alışveriş merkezi mezarlığı haline getirdiler. Açılan her alışveriş merkezi onlarca yüzlerce esnafı yok ediyor. Üstelik üretim merkezli yerler değil bunlar. Şimdi üretim merkezli yerler olmadığı içinde çok kısa sürede cazibesine kapılan bir takım gruplar, bir takım güçler alışveriş merkezlerini Bursa’ya yönlendiren ve bu merkezler aracılığıyla Bursa’yı yönlendiren grupların oyuncağı oluyorlar. Şimdi adına Kent Meydanı deniliyor, meydan mı alışveriş merkezi mi olduğuna Bursalılar karar versinler. Buradan tabi ben çok somut şekilde bir başka eleştiriye de geçmek istiyorum. Nedir bu eleştiri, işte Bursa’ya baktığınızda Bursa Medya Merkezi denir, işte efendim Bursa küçük Bâb-ı Âli denir evet Bursa ‘da ciddi bir yerel medya, yerel basın geleneği vardır ama eskiden yerel gazeteler çarşılarda daha fazla satılırlardı. Örneğin belirli dağıtıcılar vardı. Sabahın köründe alırlardı yerel gazetelerini, işte çarşıların başından girip sonuna kadar her yere bir yerel gazete bırakırlardı. Şimdi o dağıtıcılar yok oldular. O dağıtıcılar yok oldular. Neden yok oldular? Çarşıların böyle bir talebi de olmamaya başladı. Buradan nereye geleceğim; o yerel gazetelerden başlayan bir başkalaşma süreci var ki medyayı getirdi. Şimdi artık Bursa’da yerel basın yok, yerel medya var. Yerel medya nasıl var? Yerel medyayı yöneten, yönlendiren güçler de bir şekilde alışveriş merkezleri kültürüne teslim oldu. Şimdi en ısrarla ve inatla şunu söylüyorum, hatta haykırıyorum; diyorum ki, bu kentin basın meslek kuruluşları örneğin Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin alışveriş merkezi yapmayla ne işi var? Gazete cemiyetleri niye vardır? Gazeteciler cemiyetleri alışveriş merkezleri yapsınlar diye yoktur. Ama görüyoruz ki Bursa Gazeteciler Cemiyeti Nilüfer ilçesinde bir alışveriş merkezi yapıyor. Ve gazeteci Levent Gencelli bunları söylediği içinde Gazeteciler Cemiyeti’nden atılıyor. Ben de diyorum ki böyle bir karar benim için onurdur, çünkü Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin alışveriş merkezleriyle işi yoktur. Alışveriş merkezi yapamaz. Yapmamalı. Pazarlamamalı. Bırakın gazetecilikle bunun ilişkisini Bursa kentine olumsuz bir katkısının olduğunu, olumsuz bir yöne doğru giden Bursa’yı başka şekilde şekillendirmeye doğru adımlar olarak algılıyorum ben.
Bursaspor.net : Bir nevi ticaretle bağlantılı olan bir şey. Eleştirdiğin şeyi yapmak olarak mı algılıyorsunuz?
Levent Gencelli : Bursa Gazeteciler Cemiyeti kentin sosyo kültürel yapısında zaman zaman görüşlerine başvurulan bir kurum olması gerekiyor. Peki Bursa’dan bir esnaf çıkıp gazeteciler cemiyetine başvursa dese ki; ben bu alıveriş merkezlerinden ötürü muzdaribim arkadaş ya da Bursa Gazeteciler Cemiyetinin bu alışveriş merkezleriyle ilgili görüşü nedir? dese ne diyecek?
Bursaspor.net : Bursa Gazeteciler Cemiyeti demişken, Bursa defteri yayınlanıyordu galiba onun sorumlusu da Gazeteciler Cemiyeti. Şu an da ne durumda o yayın?
Levent Gencelli : O konuda ben tarafım. Tabi ben Bursa Defteri’ni Bursa’yla ilgili bir takım geçmişteki olayları yansıtıyorlar sayfalarında yer veriyorlar ama ilk 6 - 7 sayıdaki gibi hava yok. Hayır. Ama bunlar benim meslek adına, benim dışımdaki insanlar tarafından da sorgulanması gereken bir takım alışverişler olduğuna inandığım için ben bu konuda tarafım. Doğal olarak tarafım çünkü ben bu kentte gazetecilerin de sorgulanması gerektiğine inanan bir yurttaşım. Ama Bursa Defteri’ne baktığınızda bir takım şeyler yapılıyor. Yapılıyor ama bu yapılanlar eskiye oranla ne kadar doğru ya da eskiye oranla ne kadar doyurucu onu bilemiyorum ama ben işte geçenlerde baktım, Bursa Defteri’nde, Bursa’yla ilgili bir takım bilgiler, olaylar, gelişmeler, aktarılıyor ama aktaranlar hep aynı kişi, aynı kadro, aynı felsefeymiş gibi, aynı bakış açısıymış gibi geliyor bana, yani keşke Bursa’nın tartışma kanalları daha açık olabilse de biz Bursa’da gazeteciliği, Bursa Gazeteciler Cemiyeti’ni, Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin yaptıklarını, Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin yayın organlarını, Bursa Gazeteciler Cemiyeti’ne alınan yayın organlarının ilanlarını, hangi ilanlar hangi koşullar alınıyor ve kimler bu ilanlar üzerinden para kazanıyor, Bursa’daki gazetecilerin yüzde kaçının ilan şirketleriyle ilişkileri var? Örneğin Bursa da gazetecilerin yüzde kaçı reklam şirketi sahibi? Reklam şirketi sahipleri Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin reklam kurulu üyesi mi? Başkanı mı? Başkan yardımcısı mı? Nesi? Bütün bunların hepsini sorgulayalım. Çünkü bu sorgulama benim kentimin geleceğine ilişkin bir sorgulamadır. Bursa kentini kurtarmaya yönelik çabaların içindeki bir sorgulamadır. Ben bunu açık yüreklilikle söylüyorum yani keşke bu kentin televizyonları, gazeteleri bu konularda açık oturum yapabilseler de bütün bunların hepsini söyleyebilsek, konuşabilsek. Bursalıların haber alma haklarını tümüyle yerine getirebilsek. Şu an da üzülerek söylüyorum bunu Türkiye Cumhuriyeti’nin bir yurttaşı olarak söylüyorum. Bursa’da oturanların, Bursalıların, bu kentte doğanların, doyanların ve aklı burada olanların haber alma özgürlüğü yok. Bu acı ama gerçek.
Bursaspor.net : Doğrusu Bursa Defteri ilk çıktığı yıllarda, şehir açısından tam bir aydınlanma hareketiydi. Üniversiteyle kentin birleşmesi açısından olumlu bir hareketti.. Gerçekten aydın insanların olayı her boyutuyla Bursa Defteri’nde insanlara aktarması bir şanstı ama maalesef gördüğüm kadarıyla bu hava yavaş yavaş kayboldu. İsterseniz tersten başlayayım ama yavaş yavaş kendi formatımıza dönelim kısaca sizi tanıyalım gerçi biz sizi kendi açımızdan tanıyoruz ama şu an da bildiğimiz kadarıyla Bursa Haber Gazetesi ve Cumhuriyet Gazetesi devam ediyor.
Levent Gencelli : Kendimi şöyle tanımlayayım . Doğma, büyüme Bursalıyım. Bursa’da yaşamaktan mutluyum ama bir o kadar da öfkem var yani kenti bu noktaya getirenlere bir o kadar da öfkem var. Bu kentte doğan ve bu kentte doyan herkesin bu kentin değerlerine sahip çıkması gerektiğine inanan bir yurttaşım ben. Gazeteciliğe 29 Ekim 1975’te Bursa Hakimiyet ’te başladım. O dönemlerde gazetelerin gerçi bugün de yine kadro operasyonları, handikapları oldu, azaldılar ama o dönemlerde gazetelerin spor kadroları çok yaygın değildi ve işte örneğin bir muhabir yüzme yarışına giderdi sonuçları oradaki yüzücülerden bir tanesinden isterdi. Ben de o dönem Tofaş Sas’ta yüzüyordum yani Sas’tan sonra Tofaş oldu Tofaş Sas oldu. Yüzüyordum ve 29 Ekim Cumhuriyet Kupası Yüzme Yarışları yapıyorduk, benden rica ettiler, sonuçları gazeteye getirebilir misin? dediler, ben de götürdüm. O zaman Bursa Hakimiyet Gazetesi, Dilek Sineması’nın arkasında bugünkü Adli Tıp Kurumu’nun morgunun bulunduğu binadaydı. Ahmet Dalman Gerçeksi’nin Günaydın Gazetesi’yle yaptığı ortaklık sonucu çıkmış çünkü Alman harbinin de matbaası o binadaydı. Oraya götürdüm sonuçları. Götürdüm sonuçları ve götürdüğümde de bir eleştiri getirdim yani siz niçin ilgilenmiyorsunuz, işte havuzlu parkın sorunları var, yüzücülerin sorunları var, havuz çok sağlıklı temiz değil. Biz atlıyoruz arkadan kurbağalar atlıyor, kurbağalar atlıyor biz atlıyoruz falan. Hiç unutmuyorum rahmetli Feridun Evronosoğlu ki Bursa basınının benim gördüğüm en nitelikli insanlarından biriydi. O zaman oğlum, gel çocuğum bu eleştirileri çalışarak yerine getir. Çalışarak yerine getirmeye 29 Ekim 1975’te başladım. Spor muhabirliğiyle başladım. İşte o zaman Ticaret Lisesi öğrencisiydim ama gazeteyle okul doğal olarak yürümedi, akşam Ticaret Lisesine geçiş yaptım. Akşam Ticaret Lisesi’nde velim Kahraman Atılgandı. Kahraman Atılgan abiye de buradan sevgilerimi ileteyim. İşte akşam ticaret lisesi bitti, sabah çalıştım akşam okudum. Böyle çok yoğun bir tempo ardından Kocaeli Meslek Yüksek Okulu bitti, 4 yıllığa erme şansım yoktu kendimi eğitim açısından o yüzden bir ön lisans yapmak zorundaydım. İşte Kocaeli’nde okurken de çalıştım. Çünkü benim mesai vermem gerekiyordu yani pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma. Örneğin Kocaeli’nde okula gidiyordunuz ama benim bu arayı kapatmam gerekiyordu. Bir formül ürettik. Ben cuma akşamları gazetenin binasına giriyordum, pazartesi sabahı çıkıyordum binadan. Aradaki boşluğu böylece değerlendiriyorduk, dolduruyorduk. Ve gazetecilik yapıyorduk. Tabi o dönemlerde Bursaspor, spor muhabirliği, amatör spor kulüpleri, sporun diğer branşlarının hep içindeydik. İçinde oldum. Kendi reklamımı yapıyorum gibi algılanmasın ama Bursa’da hala bugün bile konuşulan çok önemli spor etkinliklerinde imzam var. Yani bu tür röportajların, bu tür söyleşilerin tarihe birer belge olduğuna inandığım için bunları söylüyorum, örneğin Minikler Arası Futbol Turnuvası düzenledik Merinos sahasında, onlarca takım katıldı. Rahmetli Ercüment Şeftalioğlu’nun büyük katkıları vardır, emeği vardır. Onu organize ettik. İlkokullar Arası Kros Yarışları, işte efendim Halk Koşusu, işte ne bileyim Minikler Arası Penaltı Yarışmaları vardı, onların organizasyonlarında bulundum ve çok genç denecek yaşta da Bursa Hakimiyet’in spor servisi sorumluluğunu üstlendim. Çünkü bizim mesleğin bir takım şeyleri vardır alışkanlık mı diyeyim ya da yanlış mı diyeyim meslektaşların belli kültürleri vardır. Büyükler bir deplasman dönüşünde anlaşamadılar, ya takıldılar ya içki içmek için mola birazcık fazla olunca Bursa Hakimiyet Gazetesi’nin yönetiminde spor yönetiminde bayağı bir tırpan oldu benim orada çalıştığım dönemde. Hiç unutmam Avrupa Güreş Şampiyonası vardı Bursa’da. O dönemde ben Bursa
Hakimiyet Gazetesi’nin spor servisinin sorumluluğunu yüklenmek zorunda kaldım. Ve işte o dönem önemli bir dönemdi. Tofaş’ın başında Muharrem Atik gibi çok önemli bir usta vardı. O da rahmetli oldu. Onu da saygıyla analım. Ve Bursa’da binlerce kişi salona geliyordu. İşte Güreş Organizasyonu yapılıyordu. Avrupa Şampiyonası’nı organize ediyordunuz ve çok genç bir gazeteci de Bursa Hakimiyet’in spor servisini o dönemde yönetmek zorunda kalmıştı. Yüzümüzün akıyla yaptık o işi. Tabi Bursaspor maçları önemliydi, Merinostaki maçlar önemliydi, Veledrom’daki maçlar önemliydi, başka sahalardaki maçlar önemliydi. Örneğin Merinosta Erdoğan İzmirli çok önemli bir isimdi. Merinos’un o dönemlerini hiç unutmuyorum. Şimdi yeni Merinos stadı yapıldı. Doğrusunu isterseniz ayaklarım geri geri gidiyor ve Merinos stadını yapılırken izlemiştim ama orada hiç daha maç seyretmedim. Neden maç seyretmedim çünkü zor geliyor. Buram buram amatörlük kokan bir yapının içinde çocukluğum, gençliğim, mesleğinin çok önemli dönemleri geçmiş. Sonra oraya bir stat yapılmış. Gidemedim. Yani gidemedim. Niye gidemedim bunun nedenleri bu, nedeni bu. Ama gitmek istiyorum. Bir gazeteci olarak o stadın yapılışındaki yanlışları bir şekilde görmem lazım çünkü çok sağlıklı maç seyredilmediği falan söyleniyor. Böyle bir süreç işte.
Bursaspor.net: Toprak saha gibi gözüken ama aslında beton gibi olan bir sahadaki anılar bir anda gitti işte yani söylenecek çok şey yok. Bursa’da amatör kümede top koşturmuş herkesin yolu oradan geçmiştir. Amatörler için çok güzel bir duygu, çok büyük bir olay.
Levent Gencelli O zaman tabi çok farklı ama çok güzel bir olaydı. Yani işte efendim seyirci sahaya girmesin diye Erdoğan abi rahmetli telleri yağlardı. Ama orda iç içe bir yaşam vardı. Hakemiyle, antrenörüyle, futbolcusuyla, seyircisiyle iç içe gazetecisiyle hatta oraya gelen, görev yapan genç hekimlerle doktor adayları arasında da iç içelik durumu vardı. Neyi paylaşıyorduk? Soğuğu paylaşıyorduk. Neyi paylaşıyorduk? Teri paylaşıyorduk. Neyi paylaşıyorduk? Golün güzelliğini paylaşıyorduk.
Bursaspor.net : Merinos amatör kümede oynayanlar için bir vitrindi, Merinos’taki maçlara özel hazırlanılıyordu. Peki Merinos stadından Merinos fabrikasına gecersek neler söyleceksiniz?
Levent Gencelli – İşte Merinos’taki başkalaşım aslında bir Bursa başkalaşımı bir Bursa talihsizliği ya da bir Bursa yanlışı ya da başkalaştırılan Bursa’nın bir vitrini. Şimdi Merinos sahasının yerinde bir stad var ama Merinos fabrikası bugün yok. Neden yok? Çünkü ha Merinos fabrikası yok. Çünkü Atatürk’ün adının verildiği bir kültür merkezi var. Merinos parkı var. Bütün bunlar kendi içinde. Bakın çok özellikle söylemek istiyorum. Bunun altını çizmek istiyorum. Kendi içinde tutarlı proje olabilir ama bu kent açısından baktığınızda, kentin üretim süreci açısından baktığınızda, kentin üretim değeri açısından baktığınızda ben eski merinosu istiyorum arkadaşım. Bütün değerleriyle istiyorum. Neden istiyorum? Orada üretim vardı. Orada binlerce insan ekmek yiyordu. Ha orada bir takım sendika yanlışlıkları yapıldı, siyasi yanlışlıklar yapıldı, işte ne bileyim işçi ağalığı yapıldı, siyasi ağalığı yapıldı. Bunları ayrıca tartışalım ama merinosa biçilen model bence farklı bir model olmalıydı. Merinos nasıl bir yerdir? Merinos, Bursa’nın işgaline yanıttır. Genç cumhuriyetin yanıtıdır. Atatürk ve arkadaşları, Bursa’nın işgal süresi kadar 2 yıl 2 ay içinde koca Merinosu yapmışlardır. Bunu niye yaptılar? Türk ekonomisinin lokomotifi olsun diye yaptılar. Sümerbank felsefesinin Bursa’daki önemli bir durağıydı, önemli bir işletmesiydi. Yani 1930’lu yılların teknolojisini düşünün. Merinos gibi bir entegre sistemi, bir entegre fabrikayı yapıyorsunuz 2 yıl 2 ayda. Şimdi çok basit bir binayı 2 yıl 2 ayda kamu kaynaklarıyla yapamıyorsunuz. Üstelik yapılan kamu, aktarılan kamu kaynaklarının bir bölümü de çalınıyor. Ha Merinos üretime devam edebilirdi. Örneğin Uludağ Üniversitesi, Merinos’un hem üretimi hem turizme katkısı hem tekstile katkısı hem eğitime katkısının devam etmesi için bir proje geliştirdi. Bu projeye katkı koyan insanlardan biri yani o dönemlerde bizim tezimiz şuydu. Merinos üretmeli. Üretimden asla kopmamalı. Merinos geçmişinden aldığı dersle eğitim sektörü içinde kullanılabilmeli. Örneğin bir Merinos Üniversitesi yapılabilmeli. Merinosun içindeki diğer alanlar da turizme açılmalı. Bütün bunlar bir entegre yöntemle yapılabilirdi. Eğer üniversiteye verilebilseydi. Üniversitenin o günlerde taahhüttü şöyleydi; Burada kaç işçi çalışıyor? O işçiyi ikiye katlayacak yatırımı yapacak, yüksek teknolojili bir üretim devam edecek, merinosun diğer üniteleri de turizme katkıda bulunacak, eğitime katkıda bulunacak, Bursa’nın sosyal yaşamına katkıda bulunacak. Şimdi bakıyorsunuz Merinos’ta çok önemli birtakım binalar yapılıyor. İşte efendim turizm merkezi, kültür merkezi vs. bütün bunların bir kente gerekli olduğunu düşünebilirsiniz evet bende düşünüyorum ama Merinos’un o tarihsel felsefesi yok edilerek mi bunlar yapılmalıydı? İşte sorgulanması gereken bu. Yani 3 liraya Merinos’un üretimi daha doğrusu Merinos’un inşaat kalitesi dünyanın en iyi inşaat kalitelerinden bir tanesiydi. Biliyor musunuz o binaları yıkmak için çok zorlandılar çünkü o binalar yapılırken çalınmadı, o binalar yapılırken Türk halkının gücü kondu, Türk halkının bilgisi kondu, Türk işçisinin, mühendisinin emeği kondu. Yani orada ayrı bir şehir vardı ve o fabrikanın altında olası bir savaş sırasında bir sığınak vardı. Santim santim gezdiğim için biliyorum yani. Ama şimdi ne oldu? Kendi içinde tutarlı bir proje olabilir ama bu projeye bu kadar fazla para harcanmaz. Bu harcanan paralar nerelere nasıl gitti, kimler hangi kaynaklardan neler harcadı, hangi kaynaklar nerelere aktarıldı? Bursa’nın bütün bunları sorgulaması gerekiyor. Şimdi, Bursa Büyükşehir Belediye binası çok sıradan bir bina değil arkadaşlar. Bursa Büyükşehir Belediye binası bizim bağımsızlık binamızdır. Yani Kurtuluş Savaş’ı sırasında Türk Bayrağı o binaya çekilerek buradaki işgalin sona erdiği dünyaya ilan edilmiştir. Şimdi Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi o binada toplanmak zorundadır. Ne oluyor? Merinos’a taşınıyor. Kent meclislerini, büyükşehir belediye meclisini, kenti temsil eden meclisi, kentin bağımsızlık simgesi, bağımsızlık örneği, bağımsızlık bayrağı konumundaki Bursa Büyükşehir Belediye binasından söküyorsun, Merinos’a götürüyorsun.
Bakın Merinos’un bugünkü hali altın kaplamalı olabilir, işte efendim klimaları olabilir, iklimlendirme farklılığı olabilir, lüks içinde olabilir, herkes çok rahat olabilir ama hayır. Bu bir felsefedir. Yani bu neye benzer biliyor musunuz? Bu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, Ankara’dan alınıp bir başka kente götürülmesine benzer. Bu böyle bir paralellik kurmak zorundadır Bursa. Ama ben bakıyorum Bursa’da iki üç kişi dışında burada, bu kentte sus pus, kocaman bir bant yapıştırıldı Bursa’nın ağzına. Görmüyoruz, duymuyoruz, konuşmuyoruz. Ne oluyor? Geleceğimizden çalışıyoruz.
Bursaspor.net : Sayın Levent Ağabey stadyum konusuyla ilgili bayağı bir çaba gösterdiniz. Takip etme fırsatımız olduğu kadar takip ettik. Hem yazılarınızdan hem de birkaç tane de olsa verdiğiniz söyleşilerden, panellerden takip etmeye çalıştık. Benim sormak istediğim; özellikle TSC, Ünitimsah ve Grup Çeynç üyelerinin özellikle katıldığı bu yanılmıyorsam Bursa Mali Müşavirler Odasının salondaki toplantıda aldığınız elektrik neydi? Bursaspor taraftarından da biraz konuşabilirmiyiz?
Levent Gencelli – Şimdi o toplantıdaki elektrik şuydu. Ben Bursaspor taraftarıyım. Bursaspor taraftarını kentin en önemli unsurlarından biri olarak görüyorum. Hakikatten bizim taraftarımız, Bursaspor taraftarı çok özel bir yapısı var ve çok özel karşı duruşlar ortaya koyuyor. Ha eğitimleriyle ilgili, davranış yanlışlarıyla ilgili eksikleri ayrıca tartışabiliriz ama taraftarın geneline baktığınızda bu yapı çok saygı duyulacak ve sosyolojik açıdan da özel olarak incelenecek bir yapı. Şimdi bu ana yapının içinde yani ana yapıyı oluşturan gruplar arasında benim özellikle sevdiğim ve çok fazla saygı duyduğum gruplar var. İşte az önce sen de isimlerini saydın. Bu gruplar bir kere okur-yazar yapıları var. Kente bakışları, Bursaspor’a bakışları bağımsız. Yani kentteki yanlışı bir takım insanları yüzüne söyleyebilme cesaretine sahipler, Bursaspor’daki yanlışları da birtakım insanların yüzüne söyleyebilme cesaretine sahipler. Ve gençliklerinin getirdiği bir enerji var. Bu nedenle ben bu tür çağrılara genellikle uyuyorum ve bildiklerimi orada tartışmaya açıyorum. Ben oradaki havadan mutlu oldum. En azından benim aktardıklarımın önünü, ardını ve geleceğini kavrayabildiler, sorgulayabildiler ve bu aktarımları kendi yakın çevrelerine aktarma şansları olduğunu da inanıyorum. Benim aldığım elektrik çok iyi bir elektrik. Ben yazdım da. Ben bu tür toplantılardan sonra zaman zaman şöyle bir tanımlama yapıyorum. Yani akülerimi dolduruyorum. Hakikaten ben orada akülerimi doldurdum çünkü ortak değerler adına, ortak mücadeleler verebilecek bir yapının olduğunu gördüm.
Bursaspor.net: Sizce stadyum mücadelesinde gelinen nokta olumlu mu? Bu şehir görünen o ki adeta uçurumun kenarından döndü. Bursa ve Bursasporlular için hakikaten çok endişe verici bir dönem...
Levent Gencelli – Şimdi stadyum mücadelesinde gelinen noktayı şöyle değerlendirmek lazım. Hala uçurumun kenarındayız. Ama şöyle bir süreç var, şöyle bir sürecin içindeyiz. Eğer bu konuda kentin gücü, kentin enerjisi yeniden harekete geçirilmezse o kenarından döndüğümüz uçurumu daha da derinleştirirler. Şimdi düşmedik ama uçurum daha da derinleşti. Bu sefer atarlarsa daha derin bir uçuruma atacaklar Bursa’yı, Atatürk stadını.
Bursaspor.net : Atatürk stadı olayını sadece spor tesisi kavgası olarak mı görmeliyiz yoksa içinde başka şeyler de mi var?
Levent Gencelli Atatürk Stadı olayını salt stat kavgası olarak görmemek gerekiyor. Bu kente spor tesisi gerekiyor mu? % 1 milyar gerekiyor. Kesinlikle doğusunda, batısında kuzeyinde, güneyinde adam gibi spor tesisleri gerekiyor ama nasıl spor tesisleri gerekiyor? Dört dörtlük spor tesisleri gerekiyor. Yani futbol sahasıyla, atletizm pistleriyle, yüzme yatırımlarıyla. Olimpiyat felsefesiyle, olimpizme uygun insanların yaşam boyu spor yapabileceğini de olanaklı hale getiren tesisler gerekiyor. Bu gerçeği hiç kimse yadsıyamaz. Bu gerçek ortada. Ama siz bu gerçek ortadayken sadece Bursaspor’a stad gerekiyor, işte bu stadı yıkalım yerine arena yapalım ya da bu stadı yıkalım bu stadı yap satçılara verelim, bu stadı alış-veriş merkezlerine verelim, bir başka yerde Timsah Arena yapalım diye ortaya çıkarsanız bunun karşısına insanlar çıkarlar. Levent Gencelli çıkar, sokaktaki yurttaş çıkar, aklı başında insanlar çıkar ve sorgulamaya başlarlar. Sorgulamaya başladığında da şöyle bir fotoğraf ortaya çıkar. Ha stad bahane, rant şahane. Niçin bunu söylüyorum. Bir kere bizim stadımız çok sıradan bir stad değil. Neden değil? Dünyanın birçok kentinde çok önemli stadlar şehir merkezlerindedir. Şehir merkezlerindeki statlar kentlerin mobilyalarıdır. Bu mobilyayı daha iyi bir duruma getirebilirsiniz. Ayrı mesele bunu tartışırım. Ama bunu kentin içinden atamazsınız. Onun ötesinde Bursa Atatürk Stadı büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bir armağanıdır. Çünkü o insan çok ileri görüşlülüğüyle Bursa’da bir spor sahası yapılmasıyla ilgili talimat vermiştir ve kendi cebinden bin lira da vererek bu yolu açmıştır. Şimdi bir takım aklı erenler, işte efendim Atatürk’ün yaptırdığı stadın yeri öğle değildi, işte sahası farklıydı, kuzeyden güneyeydi, doğudan batıyaydı falandı filandı. Bu tartışmaların hepsi zırva tartışmalardır. Çünkü Atatürk’ün orada getirdiği bir felsefe vardır. Şimdi Atatürk stadını iyileştirmeyle ilgili her türlü çabaya evet, ama Atatürk stadını oradan kaldıracaksınız, yerine alış-veriş merkezi yapacaksınız, işte efendim Bursaspor’a da Timsah Arena. Şimdi bu Timsah Arena da nereden çıktı bilmiyorum. Yani bu kentte bir takım spor merkezleri yapılacaksa bu kentin spor merkezlerinin isimleri de kentin adına yakışır bir takım isimlendirmeler olabilir. Timsah, Bursaspor açısından bir motif olabilir, biraz da yapmayla gelmiş bir motiftir ama bugün için bir motiftir, sadece motiftir. Atatürk stadının adını değiştirerek Timsah Arena peşinde koşmaksa abesle iştigaldir. Şimdi Atatürk Stadı’nın kavgasını değerlendirirken mutlak suretle çok boyutlu bakmamız gerekiyor. Çünkü o stad üzerinden çok büyük bir rant var. Ve o rant kentlerdeki başkalaştırma operasyonları için kullanılacak bir ranttır. Daha doğrusu Atatürk stadının oradan kaldırılarak, yok edilerek bir başka yere taşınması sadece stad olarak bir başka yere taşınması operasyonu bir Truva atı operasyonudur. Şimdi buna körü körüne destek olmak yanlıştır, sorgulamadan teslimiyeti getirir. Sorguladığınızda ne çıkıyor ortaya. Kocaman bir rant operasyonu ortaya çıkıyor. Şimdi ben bunu Bursa’nın kent içinde geleceğe yönelik rant operasyonun bir adımı olarak adlandırıyorum. Nasıl bir adım olarak adlandırıyorum, Bursaspor daha doğrusu Atatürk stadı, Altıparmak’a doğru gidin SSK, yukarıya doğru çıkın Çarşamba pazarına girin, Çarşamba pazarının tamamı, Kent Meydanı, Kent Meydanı’ndan dönün Merinos, Merinos’tan dönün sıcak su, sıcak sudan dönün Kültürpark, İpekçilik ,Yahudi mezarlığı, İpekçilik, Atatürk lisesi, spor salonu, stat. Atatürk Stadı’nın yerinden kalkmasını isteyen güçlerin önemli bir bölümü daha doğrusu Atatürk stadının üzerinden kendisine yeni ufuklar açmaya çalışanların önemli bir bölümü bu halka içindeki rantı düşünüyorlar. Atatürk stadının yerinden sökülerek yok edilmesiyle, bir başka yere ışınlanmasıyla gelecek bir başka rant var. Yani Buttim rantı.
Bursaspor.net : Rant operasyonunu telaffuz etmek istemedim ama aslında düşüncelerinizi paylaşmanızı istediğim konu bu.
Levent Gencelli – Şimdi şöyle bir süreçle karşı karşıya Bursa. Bir kere fotoğrafı çok net okumak gerekiyor. Ama bir doğruyu da ısrarla savunmak gerekiyor. Şimdi bu Bursa ülke ekonomisine, şimdi çok zor dönemler yaşıyor, esnaf kan ağlıyor, üretimi pişiyor, üretimin içindeki unsurlar yavaş yavaş üretimden çıkıyorlar, sadece tüketime veya sadece perakende satıcılığa başladılar falan filan. Bütün bunlara rağmen Bursa diğer kentlerden ülke ekonomisine katkısı çok fazla. Örneğin Bursa’ya 1 geliyorsa, Bursa 7 veriyor, 10 veriyor kişi başına. Şimdi bu fotoğrafa baktığınızda hiç kimse bana masal anlatmasın. 1’e 7, 1’e 10 ülke ekonomisine kişi başına katkıda bulunan Bursa’nın bırakın stadı, 4 tane olimpiyat tesisi hakkıdır, bırakın stadı kente devlet bütçesinden gelecek olan katkı böyle kalmamalıdır. Ha şimdi stat vezirganlığı yapan siyasetçilere sadece şunu söylemek istiyorum siz haddinizi bileceksiniz bir, görevinizi yapacaksınız iki, ve bu kente hak ettiği kaynağı aktaracaksınız. Ortada fotoğraf. 1’e 7, 1’e 10. Hangi kent bu kadar fazla katkıda bulunuyor.
Hiç kimse bana Atatürk Stadı yıkılmadan yeni stat yapılamaz gibi masal anlatmaya kalkmasın.
Bursaspor.net : Gördüğümüz kadarıyla sizin stadyumun yapılışı ve yeri konusunda fikriniz net. Stadın yerinde yenilenmesi, yerinde bir şekilde Bursa’nın ve Bursaspor’un kullanımına devam etmesini savunuyorsunuz. Bunun yanında aynı şekilde bu stat mücadelesinde bir yerinden bizi destekleyen bazı meslek odaları oldu ve bunların bazılarından stadın yerinde kalmasının trafiği arttıracağını, yoğunluğu arttıracağı görüşü çıktı. Onunla ilgili ne düşünüyorsunuz.
Levent Gencelli : Evet bir grubun Atatürk Stadı yerinde kalırsa stadın, stat nedeniyle kent trafiğine yoğunluk gelir diye bir tezi var. Bu tez tartışılabilir. Bu tezi tartışabilirsin, ama Atatürk Stadının yerinde kalması, Atatürk Stadına gelen yoğunluk çok sıradan, çok düz bir kitle değil. Oraya gelen yoğunluk yaşayan yoğunluk ve yaşatan yoğunluk. Dünya yaşanabilirlik kavramı üzerinde bir takım tartışmalar yapılıyor. Hoş küreselleşmenin getirdiği yaşanabilirlik, sürdürülebilirliği ayrıca tartışırız ama Atatürk Stadında bir maç olduğunu düşünün. Bursa’da maç olduğu gün, en az 10 saat önce orda bir hareketlenme olur. Bursa’daki bütün esnaf bu hareketlenmeden payını alır. Ve dünyanın diğer statlarına baktığınızda ulaşımı ve boşalımı en rahat merkezlerden biridir. Şimdi bütün FIFA kuralları, UEFA kuralları bir otopark zorunluluğunu getiriyor yani işte İstanbul olimpiyat stadını yaptılar. Oraya gitmek bir rezalet, çıkmak bir rezalet, ulaşmak bir rezalet, park bir rezalet. Rüzgarı bir başka rezalet. Şimdi Atatürk stadına baktığınızda herşey futboldan yana. Otopark sorunu yoktur... Şimdi, Kültürpark buna uygun, Atatürk spor salonunun önündeki otopark buna uygun, o bölgedeki başka otoparklar buna uygun. Bu noktada şimdi Kültürpark otopark mıdır? diye bir soru sorduğunuzda hayır otopark değildir. Kaldı ki Kültürpark’a otopark gibi bir takım gereklilikleri yaparken de Kültürpark’ın doğasını, doğal güzelliklerini bozma operasyonları var, bu da ayrıca tartışılır. Yani aslında Kültürpark’ta ayrıca tartışılması gereken bir gerçektir ve Kültürpark üzerinden oynanan oyunları da ayrıca tartışmalıyız çünkü Kültürpark üzerinden oynanan oyunlar Bursa üzerine dönmektedir, Bursaspor’a dönmektedir, işte efendim oradaki bir takım çıkar çevrelerinin kendi sosyal rantını kendilerine döndürmesi operasyonuna dönmektedir falan. Bunların ayrıca hepsi tartışılır. Şimdi Atatürk Stadının ulaşımı asla sorun değildir, boşalımı asla sorun değildir. Atatürk Stadıyla ilgili tartışmaları doğru merkeze oturtmak istemeyenler bu tür gerekçeleri gündeme getirerek asıl parsaya yol açmak istemektedirler ki bu yanlıştır. Atatürk Stadının bakıma ihtiyacı var mı? % 1 milyar var, Atatürk Stadının çağdaş tuvaletlere ihtiyacı var mı? Var ama burada iki model öne çıkıyor. İşte efendim bir Fenerbahçe stadı modeli, bir İnönü stadı modeli. Gerçi her iki stada da kentler üzerinde rant hesapları var o statlarla da ilgili ama ben olaya doğru pencereden bakılmasından yanayım. Atatürk Stadı bugünkü teknolojiyle çok rahat yerinde iyileştirilebilir. Bu kadar basit ve çokta fazla büyük paraya ihtiyaç yok. Şimdi Atatürk stadını orada yerinde yapalım ama virgülüyle gelen ya da ama’ yla gelen yeni bir tezgahla karşı karşıya Bursa. Şimdi bu fotoğrafı da görmek gerekiyor. Bu fotoğrafta şu... Atatürk Stadı için para gerekiyor. Cepte paramız yok diyorlar. Hortumlara para var, işte efendim imar değişiklikleriyle doğan çok dişli bir takım insanlara kaynaklar var, Bursa’ya gelince kaynak yok. Yok böyle bir şey. Kaynak var ama bu bahane. Şimdi para yok, ne yapalım? Atatürk Spor Salonu’nu yıkalım, oraya alışveriş merkezi olsun, o parayla da Atatürk Stadı’nı yenileyelim. Hooooo… Ha Ali Mehmet, ha Mehmet Ali. Yani işte bunu da şimdi görmek gerekiyor. Geçenlerde sayın Vali Bursaspor Divan Kurulu toplantısında buna benzer bir şeyler söylediğinde karşı çıktım. Hem ben karşı çıktım hem Semih Pala gerekçelerini anlatarak karşı çıktı. Yani Bursa’ya bir stat gerekiyorsa bu yapılmalı, Atatürk Stadı da yerinde kalmalı. Bu kadar basit. Hiç kimse de sudan gerekçeler ortaya koymasın. Şimdi Faruk Çelik, Sayın Bakan, Bursaspor’la ilgili birtakım girişimler yaptı. Gönül isterdi ki siyasetin hiçbir unsurunun Bursaspor’un içine elini sokmamasını gönül isterdi ama Bursa’nın koşulları, Bursa’ya dayatılan koşullar böyle bir fotoğrafı ortaya çıkardı ama benim bugünkü çok güçlü olduklarını söyleyen iktidar milletvekillerine şöyle bir önerim olacak. Benim onlar açısından güçlerini ortaya koyacakları bir şans varsa bu şanslardan bir tanesi Atatürk Stadıdır. Zaman zaman Bursa’ya gökteki yıldızları dahil indirdiklerini iddia ediyorlar, birleştirsinler güçlerini görelim. Yani birkaç milyon liraya çıkacak, birkaç trilyon liraya çıkacak iyileştirmeyi yapsınlar. Görelim bakalım ne kadar şey ama galiba burada hesaplar çok farklı.
Bursaspor.net : Stadın yeri seçimi konusunda bile birçok çok ses cıktı, birçok söylenti oldu. Neyseki şu anda bu söylentileri az da olsa geride bıraktık. Söylentilerin hararetli olduğu dönemde Başbakanın Bursa’ya gelerek stadyum konusunda yer tayininde bulunmaya çalışması sizce ne kadar doğru?
Levent Gencelli : Bana göre Sayın Başbakanın yaptığı doğru işlerden, bana göre çok ender yapıyor bu doğru işleri ama, doğru işlerden bir tanesi de Atatürk Stadıyla ilgili fotoğrafı görmesi.. ama bu doğruyu, bu kadarlık doğruyu görmesi yapılan yanlışları da görmemize de engel değil. Şimdi şöyle bir şeyle karşı karşıyayız. Bir tuzakla karşı karşıyayız. İşte ben Kayseri, Trabzon, İstanbul yaptı, Bursa’da yapmalı. Peki Trabzon denizi dolduruyor, Trabzon’daki o rant nasıl orta çıkacak, işte efendim Kayseri’de tartışmalı bir stat yapımı var. Davalar açıldı, durduruldu, şu oldu, bu oldu.
Bursaspor.net: İlave olarak bir iş adamının ciddi şekilde ön ayak olduğu bir yapı var Kayseri’de, başlangıcı da farklı gelişimide...
Levent Gencelli : Evet ama işte bu tür şeylerde bence sorgulanmalı. Anayasa devlete hangi görevi vermiş. İnsanların sağlığını korumak zorundasın diyor, insanlara spor alanı sağlamak zorundasın, insanların temel gereksinimlerini sen karşılamak zorundasın diye anayasanın talimatı var. Anayasal bir devletsek biz, anayasamız varsa o zaman benim bu ülkenin yurttaşı olarak şunu söylemeye de hakkım var. Kardeşim, aktarılan kaynağın çok fazlasını veren Bursa’da, neden siz Bursa’yı stat tartışmalarına mahkum ediyorsunuz. Stat üzerinden Bursa’nın başka değerlerini birilerine peşkeş çekme noktasına geliyorsunuz, görevinizi yapın aktarın kaynakları. Verin ya. Bu kadar basit bu.
Bursaspor.net : Stadyumun sürekli Buttim’e yapılması yönünde bir ara kamuoyu oluşturulmaya çalışıldı. Bu bölgeye yapılacak bir stadyumun birilerine faydası olabilir mi?
Levent Gencelli : Valla Demirtaş’a, Buttim’e, Tofaş’ın olduğu bölgeye, o bölgeye baktığınızda kimlerin öncelikle yatırımı var? Onları araştırsanız bu sorunun cevabını bulursunuz.
Yani bugün stadın oraya yapılmasını istemeyen Bursa’nın farklı isimleri, hesaplar değiştiğinde farklı davranabilirler. Yani stat olayı çok derinliği olan bir olaydır, ama sizin şu yorumunuza katılıyorum. Demirtaş, Yalova yolu, Buttim ve çevresinde bazı grupların son derece önemli yatırımları, planları vardır. Son olarakta bir otel inşaatı söz konusu. Ben de gazetelerden okudum.
Bursaspor.net : Bu durumu şöyle bir hareket olarak algılayabiliriz. Eğer stat yerinden çıkacaksa bizim olduğumuz yere çıksın, bize yakın bir tarafta olsun.
Levent Gencelli : Önce Buttim’i denediler. Bu deneme yapıldı. Stat konusunda bir başka şeyi daha söylemek istiyorum. Şimdi bakın ben birkaç gündür, birkaç kez hem yazdım hem söylüyorum. Bursa Basketbol Spor Kulübü diye bir kulüp var. Bu kulüp gazetelerde ben Bursaspor’un adını aldım. Bursaspor adıyla İkinci Basketbol Ligi’nde oynayacağım falan dedi. Bursaspor Yönetim Kurulu üyelerinin bana yaptığı açıklamada böyle bir şey yok. Örneğin başkan yemin ederek dedi ki: “ Hayır. Bu konu gündeme geldi ama Bursaspor Yönetim Kurulu’nun aldığı ‘Bursaspor adını kullanın’ diye bir karar yok.” Şimdi Bursa Basketbol Spor Kulübü bir şirketin denetiminde. Siz bir şirket kuruyorsunuz. Bu şirket bir basketbol kulübünü kuruyor. Ve bu şirket kuruluşu için ilgili yerlere verdiğiniz şirketin ne iş yapacağına, eskilerin deyimiyle iştigal alanı, yapacağı işler sıralanıyor. Bu şirket içindekilerin basketbol kulübünün yapacağı işler arasında, sıkı durun, “stat yapmak ve işletmek” maddesi de var. Şimdi ben bunu geçenlerde divan kurulunda anlatmaya başlamıştım. Bursaspor Stadı, bu Atatürk stadı yerinden kalkmalıdır, bu stat rezil stat, bu stat Bursa’ya yakışmıyor, bu stat şöyle stat, işte bilmem nedir… diye yazılar yazan Mustafa Tunçakın bana ben kürsüde konuşurken, bilerek ya da bilmeyerek müdahale etti. Şimdi ben de o gün çok gergin bir divan kurulu vardı. Daha fazla gerginliğe yol açmamak adına konuşmamı bitirdim. Daha sonra söz verilemedi çünkü divan kurulu toplantısı sona ermek zorunda kaldı. Bunu söyleyecektim. Yani Bursaspor’un adını kullanmak o kadar kolay değil. Üstelik basketbol federasyonu yönetim kurulu üyesi Ayhan Barışıcı’ya ben bunu sordum. Dedim ki nedir bu dedim. Yani Bursaspor adını kullanmak isteyen bir şirket var. Basketbol federasyonundan böyle bir karar çıkmadı dedi. Ben şimdi gazetelerde okuyorum. Kestim, sakladım. Arşivime de koydum. Bursaspor Başkanı iki basketbolcuyla, bir basketbolcuyla sözleşme imzaladı. Fotoğrafa bakıyorum, haber Bursaspor başkanı diye altında yazılmış, Bursaspor başkanı diye fotoğraf altı yazılan ya da haberi yazılan haberde kişinin adı Turgut Özkan. Turgut Özkan kim? Bursa Basketbol Kulübünün başkanı. Yani gazetelerde, Bursa timsah’a iki basketbolcu, Bursa’ya bir basketbolcu, bilmem ne. Şimdi Bursaspor’un adı o kadar önemli ki. Yani Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş birtakım sponsorluk anlaşmaları yapıyorlar. Ama onu yönetimlerden geçiriyorlar. Hatta bana kalırsa kongrelerden geçmesi gerekli. Siz kongreye getirmişsiniz, yönetim kurulundan böyle bir karar çıkmış, Bursaspor adını kullanıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Ha şimdi Levent Gencelli buna karşı çıktığı içinde yine gündemde, yine hedefte. Yine kapalı kapılar ardında kellesi isteniyor ama yani sen basketbola nasıl… Basketbola karşı çıkmak falan yok. Beni bu konuda eleştirenlerin birazcık geçmişe bakmaları gerekiyor. Ben Bursa Hakimiyet Gazetesi’nde Spor Yazarı olarak başladım. Onların izlemediği sayıda basketbol maçı izledim, onların izlemediği sayıda salon sporlarını takip ettim, ama katkım oldu. Yani hiç kimse oturduğu yerden ahkam kesmeye kalkmasın. Şimdi olayları da böyle görmek gerekiyor. Aslında Bursaspor.net olarak umarım bu söyleşinin bir metnini de bana verirsiniz, çünkü bunun bir kitap olması gerekiyor. İşte Bursa..!
Bursaspor.net : Aslında satır aralarında birkaç bir şey daha yakaladım ama maalesef onu kaydedemedim. Bursa’daki basının patron gazeteciliğinden bir değişim içerisinde olmasının dezavantajları ve avantajları nelerdir? Mesela şöyle açmak gerekirse bugün Cavit Çağlar’ın bu durumda olması, Bursa için, Bursaspor için avantaj mıdır, dezavantaj mıdır? Ya da başka şekilde soralım sizin şu an içinde bulunduğunuz Bursa Haber gazetesinin daha önceki yıllarda ve halen Gençoğlu ailesinde olması, onların bakış açısı nedir? Bizim gördüğümüz kadarıyla daha rahat bir konumdasınız.
Levent Gencelli : Ben çok rahatım. Ben rahatım, çünkü benim bu söylediklerim yeni söylediğim şeyler değil. Yazdıklarım yeni yazdığım şeyler değil. Ben mesleğe hangi noktada başladıysam, hangi çizgide başladıysam, o çizgideyim. Ben özgeçmişime şunu yazıyorum. Atatürk ilke ve devrimlerinden yana taraf, değiştirilmesi bile teklif edilemeyecek, anayasa maddelerinin sonuna kadar, anayasanın o maddelerinin sonuna kadar savunur ve Bursalıdan yana taraftır. Ben bütün olaylara böyle bakıyorum. Ben bu konuda tarafım arkadaşlar. Ha şimdi TMSF’nin Olay Gazetesi’ne el koymasıyla ilgili süreci nasıl değerlendirmek gerekiyor. Bir benzetme yapacağım. O da şu. Sovyetler Birliği’nin, dünya siyasetinden devre dışı bırakılması dünyanın birliğini bozdu. Cavit bey’in de, Çağlar grubunun da, Cavit Çağlar’ın da ki ayrıca yaptıkları sorgulanmalı, yaptıklarıyla ilgili bütün olaylar mercek altına alınmalı. Yargısal süreçleri zaten devam ediyor. Bütün bunları ayrı tutuyor ama Cavit Çağlar’ın ya da o grubun etkisizleştirilmesi Bursa’da ciddi bir boşluk yaratmıştır. Bu boşluk kimler tarafından dolduruluyor, bir şekilde dolduruluyor. Ama tabi bir başka şeyi de sorgulamak gerekiyor. Bu güçler dengesini, ülkenin, kentin ve Bursaspor’un aleyhine değiştirmeme süreçlerini kamuoyu denetimiyle, toplumun denetimiyle yapmak zorundayız. Yani işte ne bileyim, sözü edilen unsurlar, adı geçen unsurlar, çok güçlü oldukları, erki eline geçirdiklerinde neler yaptıklarını da tarih yazıyor. Böyle bir süreç var. Şimdi tabi o meslektaşlar açısından da olaya bakıyorum ben biraz, orada bazı gazetecilerin yazı yazma hakları ellerinden alındı. Bunun basın özgürlüğü açısından kabul edilir hiçbir tarafı yok. Ama bütün bunları değerlendirirken, örneğin Ahmet Emin Yılmaz’a bugün yazı yazdırılmıyor. Orada başka arkadaşlarımızın da Lale Akasay’a da yazı yazdırılmıyor. Orada çok ciddi bir şekilde TMSF daha doğrusu iktidar baskısı var. Ama basın özgürlüğü bir genel fotoğraftır, bir büyük fotoğraftır. Bugün ben orada yazı yazdırılmayan kişilerin haklarının, özgürlüklerinin gasp edildiğini açık açık söylüyorum. Ama o kişiler bu kentte haksızlığa uğrayan gazeteciler ortadayken sessiz kalmışlardı. Şimdi bir bölümü sessiz kalmıştı. O zaman milyonlarca kamu emekçisi meydanlarda haykırıyor. “Susma sustukça sıra sana gelecek!.” Şimdi geçmiş dönemde susmuşlardı, sıra ne yazık ki kendilerine geldi. Ama şimdi Bursa susmalı mı susmamalı mı? TMSF başkanı geçenlerde geldi ve bir takım açıklamalar yaptı. Ama o açıklamaları yapacağı basın toplantısına da Bursa’daki bütün gazeteciler çağırılmadı. Ajanslar davet edilmiş. Bir takım mesajlar verdi. Ama o mesajların karşısına da yerel siyasetçilerin hiçbiri çıkamadı. Yani sanıyorum bir Semih Pala bir takım şeyler söyledi. İşte internet sitesinde konuyu gündeme getirdi ama nerede diğer siyasi partiler. Örneğin CHP, MHP, Demokrat Parti, ne bileyim Saadet Partisi, aklınıza ne geliyorsa. Neredeler? Özel Sigorta Fonu, TMSF Başkanı’nın bu söylediklerini ya kabul ettiler, sustular ya da bundan önceki çıkışları sadece medyatikti. Yani Bursa çok farklı bir kent. Bursa’da güçler dengelerine göre hareket eden birtakım unsurlar var ama bu kent çok güzel bir kent her şeye rağmen çok güzel bir kent. İşte Bursa’nın, Bursaspor’un kodlarını çözdüğünüzde bazen sinirleriniz çok bozuluyor. Bursa’nın kodlarını çözdüğünüzde çok sinirleriniz geriliyor. Çok fazla doluyorsunuz. Çok fazla şey söylüyorsunuz. Bazen size deli diyorlar. Örneğin son dönemde erişemeyecekleri ciğere mundar diyen kediler gibi ortalarda dolaşan bir takım insanlar sağda solda benim için deli falan diyorlarmış. Valla rezil olmaktansa deli olmayı tercih ederim. Bu kentin delilere de ihtiyacı var ama her şeyden önce yüreklilere ihtiyacı var. Karnından konuşmayanlara ihtiyacı var. İşte efendim bazı masalarda meze olmayacak insanlara ihtiyacı var. Kentin çıkar gruplarına soytarılık yaparak öne çıkmaya çalışanlar ne derlerse desinler. Hiç bizi ilgilendirmiyor. İşte ben bakıyorum. Tarihe bakıyorum, kentin tarihine bakıyorum, doğasına bakıyorum. Baktıkça da bu kentle ilgili doğruları söylemenin bir yurttaşlık görevi olduğuna inanıyorum.
Bursaspor.net : Sizin son dönemde hep farklı bir konunuz, işleviniz oldu. Gerek genel kurullarda, gerek Bursaspor genel kurullarında, gerekse Bursa medyasının, tamamen Bursa basınının. Çünkü son 20 yılda bu işin gerçekten Bursa’da bir kitle oluştuysa, bir bilinçli bir Bursa, Bursaspor taraftarı oluştuysa bunu sağlayan birtakım insanlar vardı, birtakım yazarlar vardı. Enver Ayhan’lar, Niyazi Menteş’ler. Bunların devamı olarak görülen bir tek siz varsınız. Aynı şekilde Bursaspor genel kurullarında da bir grup insanın tek güvendiği, hakikatten söylediklerine kulak verilen, söylediklerinin gerçekten Bursa ve Bursaspor için samimi olduğu düşünülen bir isimsiniz. Bunun oluşmasında sizin etkilendiğiniz isimler var mıydı? Gerçekten sizinde takip ettiğiniz?
Levent Gencelli : Her şeyden önce şunu söylüyorum. Keşke bunları herkes gündeme getirebilse. Bizim söylediklerimiz, söylenenlerin sayısı 10, 20, 30, 40, 50, 100, 1000, 10000, 100000, 1000000 olabilse. Ama koşullar nedeniyle ya da koşullara teslim olma nedeniyle azınlıkta kalıyorum. Bir kere söylediklerin için teşekkür ediyorum. Yani ben sadece yurttaş olarak çıkıyorum, konuşuyorum. Gerçi bu aralar çok ciddi bir ambargo var. Yani işte televizyonlar kapalı, gazetelerde ne bileyim bir toplantıya gidiyorsunuz yanınızdaki insanların fotoğrafları kesiliyor falan. Böyle benim fotoğrafımı koymasınlar diye. Bunlar beni güldürüyor. Hakikaten güldürüyor, çünkü doğruları söyleyen insanları 9 köyden kovarsınız ama 10. Köyde söyler, 11. Köyde söyler. Ben bütün bunları söylerken şöyle yapıyorum, şöyle düşünüyorum. Bir kere benim gazeteciliğini örnek aldığım, insanlığını örnek aldığım, mücadelesini örnek aldığım bir isim var. Uğur Mumcu. Uğur ağabeyle ben Cumhuriyet gazetesinde birlikte çalıştık, omuz omuza çalıştık. Uğur Mumcu gazeteci gerektiğinde güç odaklarına karşı savaşı göze alan kişidir. Yani o bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz der. Bu mesleği yaparken, bu çıkışları yaparken onun meslek ilkelerine, onun yaşama bakışına, bakışı bana son derece önemli örnek olmuştur. Tabi bunun ötesinde Atatürk’ün felsefesi benim için yol göstericidir. Yani öyle bir süreçteyiz ki ben bunu zaman zaman yazıyorum, zaman zaman da söylüyorum. Atatürkçü geçinenler var, Atatürk’ten geçinenler var. Bütün bunların dışında da gerçekten Atatürkçü olanlar ve sonuna dek bu ülkenin tam bağımsız olarak hareket etmesi gerektiğine inananlar var. Tam bağımsızlık, kentte bağımsızlığı getirir, meslekte bağımsızlığı gerektirir, sporda bağımsızlığı gerektirir, bilimi gerektirir, bilinci gerektirir. Eğer biz takunyayla bu işin yapılmayacağını görseydik olimpiyatlarda nal toplamazdık. Yani adamına göre, imamına göre işte efendim tarikatına göre antrenörler seçilmeseydi, üniversitelere bu kadar fazla saldırıda bulunulmasaydı,üniversitelerin özerkliğiyle oynanma süreci içine girildi, işte olimpiyatlarla ilgili fotoğraf budur. Kocaman bir ülke, çok önemli genç bir kaynağı olmasına rağmen, genç insan kaynağı olmasına rağmen geldiği noktaya bakar mısınız? Peki bu ülke Londra olimpiyatlarından bu yana bir yığın madalya aldı çünkü çok zor koşullarda spor yapan insanlar, madalyalar getirdiler. Yani bu fotoğrafları Çin’deki fotoğrafı içimize sindirebiliyorsak, Bursa Atatürk Stadı’nın yerinden kaldırılmasını da içimize sindirebiliriz, Bursaspor’un şampiyon olmamasını da içimize sindirebiliriz, amatör sporların yerlerde sürünmesini de içimize sindirebiliriz ama Çin olimpiyatları, Çin’deki olimpiyatlar belboyunboz.
Bursaspor.net : Bursaspor, kulüp üyeliklerinde birtakım değişiklikler yaptı. Bunu nasıl görüyorsunuz. Üye sayısı 1500 civarında şu an. Bildiğim kadarıyla daha önce gizli üyeler de vardı işin içinde. 3500 civarında üye vardı şu anda 1500 civarında. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce olması gereken bu mu? Veya daha geniş kitlelere ulaşmak mı gerekiyor.
Levent Gencelli : Şimdi yıllardır şunu savunuyorum. Belli zaman aralıkları içinde, geçmişte, Bursaspor’un defterleri ya yanardı ya asite düşerdi, dolap devrilirdi ya asit dökülürdü ya bilmem ne olurdu. Birileri çıkar işte şu kadar milyar dolar bağışladım, şunu yaptım bunu yaptım falan derdi. Ben o günlerden bu güne hep şunu savunuyorum. Bursaspor’un tüm hesapları şeffaf olmalı. Her santimi her satırı şeffaf olmalı. Şimdi spor kulübü üyelikleri yeni de, kentte yaşayan herkes ve kendisini Bursasporlu olarak gören herkesin, Bursaspor’un koşullarını taşıdığı sürece kulübe üye olmasından yanayım. Şimdi bunu niye söylüyorum. Ama bütün bu açılımı yaparken önce Bursaspor’un şeffaflığını sağlayacağız. Yani Bursaspor hesap verebilir olacak. Bursaspor’un hesaplarına girdiğinizde, düğmeye bastığınızda, internete baktığınızda hangi futbolcuya kaç lira verilmiş, hangi menajere kaç milyon dolar verilmiş, kaç bin dolar verilmiş.
Bursaspor.net : Siz deneyimli bir gazeteci olarak bunlara ulaşabiliyor musunuz?
Levent Gencelli : Çok zor. Çok zor !
Bursaspor.net : Ulaştığınız bilgilerin teyidini yapabiliyor musunuz?
Levent Gencelli : Şimdi şöyle yapıyorlar. Bir şey sorduğunuzda yanıt vermemezlik yapmıyorlar. Yani soruyorsunuz en son basketbolla ilgili sordum. Böyle bir yönetmelik yokken yönetimden geçmiş bir kararın olup olmadığını, olmadığını söylediler yani ama ulaşamıyorsunuz. Bursaspor’un önce şeffaf olması gerekiyor. Zaten işte Uefa kriterleri falan, Uefa kriterleri de şeffaf olmayı getiriyor. Hesap veremeyen hiçbir kulübün bundan sonraki yolculukta yeri olmayacak.
Bursaspor.net: Bursaspor’da örneğin bir futbolcuya verilen bedelin gerçekte var olduğundan farklı olmasını, Bursaspor’un çıkarları doğrultusunda Bursaspor yönetimleri tarafından gizlenmesi nedenini nasıl yorumluyorsunuz? Bunun tamamıyla sorgulanmaması durumu genelde “Bursaspor’un çıkarlı doğrultusunda…” diye başlayan açıklamalar yapılır.
Levent Gencelli : Hiçbir yapının çıkarı, hiçbir kurumun çıkarı benim ülkemin çıkarlarından yüksek değildir. Şimdi bu ülkede işsizlik sayısı hızla artarken, her 10 gençten 6 tanesi 7 tanesi işsizken, okur-yazar insanların işsizlik oranı patlamışken, üretim dibe vurdurulmuşken işte küreselleşmenin boyunduruğu altında ezilmeye başlamışken hiç kimse çıkıp a futbolcusuna, b yabancı futbolcuya bilmem kaç yüz bin dolar verip bunu işte Bursaspor’un menfaatleri nedeniyle gizliyorum deme hakkına sahip değildir . Bunu kongrelerde de söyledim, divan kurulu toplantılarında da söyledim. Bursaspor kulübünün varsa vergi borcu son kuruşuna kadar ödemelidir. Bu borcu yaratanlardan da hesap sorulmalıdır. Ama Bursaspor vergi borcunu son kuruşuna kadar ödemelidir.
Bursaspor.net : Bu yapının düzelmesi için Bursaspor yönetimlerinin de devamlılığı önemli mi sizce?
Levent Gencelli : Tabiî ki yani Bursaspor yönetimlerinin devamlılığı önemli. Ama nasıl devamlılığı önemli. Bir kere bu stadın içinde bulunduğu yapının gerçeklerini göreceksiniz ve çok açık yüreklilikle ortaya çıkacaksınız. Nasıl çıkacaksınız? Diyeceksiniz ki: arkadaş; ben kendi özgür irademle, birilerinin dolduruşuna, birilerinin sahaya sürüşüne, birilerinin kolumdan tutup sürüklemesine, arkamdan itmesine bakmaksızın kendi özgür irademle Bursaspor kulübü başkanlığına aday oluyorum. A şahıs, b şahıs, c şahıs. Aday oluyorum. Kadrom bu, bütçem bu, programım bu, hedeflerim şu. Ben Bursaspor’u öncelikle şeffaf bir kulüp haline getireceğim. Altyapıyı şöyle yapacağım. Okullarını oluşturacağım. Bilmem kaç yıl sonra da sportif başarının doruğuna çıkacağım. Bu süreçte sportif başarı olabilir ama bu kulüp önce şampiyon gibi yaşamayı öğrenecek, şampiyon gibi yönetilecek, şampiyon gibi geliştirilecek, sonra şampiyon olacak. Şimdi kulübün içinde, Bursa’nın içinde olduğu gibi birtakım şeyler var. Labirentler var. Yani sisteminiz tam oturmadığı için, şeffaf olmadığı için bu koşullardan yararlanan birtakım insanlar ortaya çıkıyor. Kimi durumdan görevi alıyor üzerine, kimi sosyal çevresi genişlesin işte ben Bursaspor’un yöneticisiyim desinler diye bu işe sığınıyor, kimi de çok can sıparhane ben Bursasporluyum arkadaş, yağmurda, çamurda, karda, kışta varım diye ortaya çıkıyor.
Bursaspor.net: Şu anda Bursa’da Bursaspor için planı, programı olan insan grupları var mı?
Levent Gencelli : Benim bildiğim yok ama Bursa gibi bir kentte olmaması mümkün değil. Yani biz bugün şimdi 3 kişiyiz, 4 kişiyiz, 5 kişiyiz, 10 kişiyiz. Çıkın çarşıya gidin 10 dükkandan 5 tanesine Bursaspor konuşuluyordur. Ya da 6 tanesinde Bursaspor konuşuluyordur. Bu nedenle bu tür bir kentte oluşum ortaya çok kolay çıkar. Önemli olan Bursasporluluğundan hiçbir şekilde şüphesi olmayacak insanların ve bursaspor’u kullanmayacak insanların bir araya gelip programlarını ortaya koymaları, aday olmaları, herkesin aday olma gibi bir şansının olduğunu düşünüyorum . Tabi bu adaylık sürecini de bir takım kurallara bağlamak lazım. Ben Bursaspor başkanı olacağım. Tamam kardeşim aday ol. Ne yapacaksın. Geçenlerde kongrelerde bir tanesinde biri aday oldu. Dedi ki Bursaspor’a para kazandırmak için arsa var. Şu kadar, bu kadar arsalar var. İşte şu arsaları satarız, bunları satarız falan. Ben de çıktım dedim ki. Kimin malını kime satıyorsunuz. Arsa spekülatörlüğü mü yapacaksın, Bursaspor kulübü başkanlığı mı yapacaksın? Önce buna karar vereceksin. Üstelik satarız, yaparız işte sanayiyi açarız falan dediği araziyi de biz dava açmıştık o dönem dava nedeniyle o arazinin satışı durdurulmuştu. Oradaki fonksiyon değişikliğine falan gidilmişti. Şimdi tabi bursa ve Bursaspor şöyle bir sürecin içindeyiz. Bursa’da Bursaspor’da bu kentte yaşayanlar için araç değil amaç olmalı. Ne yazık ki Bursaspor araç. Bursaspor’a araç gibi bakıyorlar. Bursaspor üzerinden bir yerlere gelmeye bakıyorlar: tabi son dönemlerdeki sürtüşmelerde benim canımı sıkıyor. Yani işte o Körüstan’a yönelik haksız eleştiriler benim canımı sıkıyor. Yani bir insan 300 küsür bin dolar veriyor. Öbürü de diyor ki ben vereceğim ama şöyle bir endişem var, şöyle sıkıntım var, şöyle bir gerekçem var. Ben İbrahim Yazıcı’nın yönetim anlayışını beğenmiyorum. Bu yüzden vermiyorum falan diye açıklama yapıyor. Vay efendim nasıl böyle bir şey olurmuş diye üzerine gidiliyor. Ha bu tür yaklaşımlar bursaspor’a zarar veriyor. Örneğin ben divan kurulu oluştuğunda şunu söylemiştim. Bu topluluk akil adamlar topluluğu olması gerekiyor. Yani uluslar arası sorunlarda akil adamların öngörüleri vardır, görüşleri vardır. Bursa ve Bursaspor açısından da divan kurulu akil adamlar olmalıdır, akil adamlar topluluğu olmalıdır. Akil adamlar gibi davranmalıyız demiştim. Hala o umudumu korumak istiyorum. Yani Bursaspor divan kurulu devreye girebilir. Körüstanla İbrahim Yazıcı arasındaki sıkıntı bir şekilde giderilebilir. Giderilmeli de. Kaldı ki. Ama işte kapalı kapılar ardında söylenenler. Yiğitçe ortaya çıkıp eleştiri yapmayanlar. Her kafadan bir sesin sadece kendi çıkarları için çıktığı bir süreci yaşıyoruz. Bu süreçteyiz.
Bursaspor.net : Arsalardan bahsettiniz bize az önce. Bursa Ticaret Sanayi Odasının, Bursaspor’un fabrika arsalarını almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Levent Gencelli : Şimdi BTSO adının başında Bursa bulunulan Bursa Erkek Lisesi, yani o kenti temsil eden aidiyetliği olan yapılardır. Bursa Ticaret Borsası. BTSO. Bursaspor. İşte efendim, Bursa Haber. Bursa Hakimiyet. Bursa Olay. Eğer siz bunları böyle kullanıyorsanız birtakım sorumluklarınız olmalı. Bu sorumluluklar da o kurumların kuruluş yasaları ve Türkiye’deki mevcut yasalara göre ortaya konulmalı. Hiç kimse zorla BTSO bursaspor’a şu kadar milyar katkıda bulunsun deme hakkına sahip değildir. BTSO da başka yerlere, başka kaynaklara, başka yatırımlara paralar aktarırken, kaynaklar aktarırken ben bursaspor’a hiçbir şekilde para vermem deme lüksüne de sahip değildir. Çünkü BTSO .ok önemli bir yapıdır. Bu yapı sürekli gündemdedir, sürekli göz önündedir. Ama BTSO da zaten yasasının da getirdiği bir kuraldır bu. Her aşamada denetime açık bir yapıdır. İşte ne bileyim meclisi vardır. Yönetim kurulu vardır, yönetim kurulunun yetkilileri vardır, meclisinin yetkilileri vardır. Bu iki kuruma, bu iki yapıya yetki veren yasalar vardır. Bursa’nın bir tavra ihtiyacı var. Ama bunun içinde önce Bursaspor’un bütün çıkar ilişkilerinden soyutlanıp çok özel bir yere konulması bu özel yerinde muhafaza edilmesi için her türlü önlemin alınması, gerekli tüzük değişikliğinin yapılması ve ondan sonra bu amaca yönelik katkıların sağlanması gerekiyor. Sanıyorum bu BTSO ile Bursaspor arasındaki bağlar ya da bursaspor’un BTSO ilişkileri yaklaşan BTSO seçimleriyle de biraz doruğa doğru tırmanıyor. Bu böyle bir yükselecektir, bir alçalacaktır. Türkiye’nin konjektörüne de biraz bakmak gerekiyor ve bir başka şeye daha bakmak gerekiyor o da yerel seçimlere bakmak gerekiyor. Yerel seçimlerde kapıdan şimdi bursa, Bursaspor kullanılarak yerel seçimlere birtakım çalışmalar başladı. Devam edecektir. Ben yaşam görüşü olarak, felsefe olarak, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığının Bursaspor kulübü başkanı olmasını istemeyen bir insanım... Bursaspor’a destek olmaları onların varlık nedenleridir zaten. Yani Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Bursaspor’a katkı yapmaksızın, Bursaspor’a destek olmaksızın başarılı olma şansı da yoktur. Bu bir sosyal psikolojidir, bu bir sosyal fotoğraftır, bu bir sosyal zorunluluktur. Ama Bursaspor’u yönetme, yönlendirme merkez olarak ta görmemesi gerekiyor belediye başkanlarının. Yani belediye başkanlarına yakın bir takım isimlerin Bursaspor yönetim kurullarında yerlerinin banko olmaması gerekiyor. İşte ben hep söylüyorum. Her yerde söylediğim içinde bunu rahatlıkla burada da söyleyebilirim. Bursaspor yönetim kurulu’na girecek olan isimleri Bursaspor başkanı belirleyebilir, tüzük böyle. Ya da gönüllü insanlar ben bursaspor’un yönetim kurulunda olmak istiyorum diye başkan adayı olan kişiye gidebilir. İlkeleri, ekonomileri, programları örtüştüğünde bu adaylık olabilir. ben belediye başkanının falancasıyım, ben bakanın kardeşiyim, ben büyükşehir belediyesinden şu kadar milyarlık, şu kadar trilyonluk iş yapan mütehaidim diye Bursaspor yönetim kurulunun üyeliği olmaz. Yani Bursaspor başkanı da buna hayır demeli. Bursa’daki belediye başkanları da böyle bir dayatma içine girmemeliler. Birilerini bir şekilde çekebilirler ama destek olmak zorundadırlar. Hiçbir şey yapmıyorlarsa gölge etmesinler.
Bursaspor.net : Zaten bu noktaya getirmek için üye yapısıyla ilgili sorular sorduk ama siz net bir şekilde siyasetle Bursaspor’un ilişkilerini ortaya koydunuz, teşekkür ederiz..
Levent Gencelli : Şimdi tabi Bursaspor müzesini geçenlerde ben Özlüce’de gördüm. Geçte olsa Bursaspor’a bir müze kavramının yerleşmeye başlaması doğru gibi. Ama bu doğrunun içinde farklı sorular sormamız gerekiyor. Bir kere şunu Bursa’da sorgulamak zorundayız. Bursa’da tarih, tarihçi, müze, müzeci dendiğinde sağdan say 3, soldan say 5 bir elin parmakları kadar bir takım insanlar AKP iktidarında da öndeler, Anap iktidarında da öndeler, demokrat parti geldiğinde de öne çıkacaklardır, ne bileyim bir başka CHP yerel iktidara geldiğinde de bu isimler öne çıkacaklardır. Hep bilinen isimler. Çünkü müze, tarih bütünüyle baktığınızda çok büyük bir rant ortaya çıkartıyor. Belediyelerin bu tür kişilere, bu tür çalışmalara aktardıkları kaynağın haddi hesabı yok. Şimdi ben yurttaş olarak merak ediyorum. Osmangazi Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi, Nilüfer Belediyesi, işte efendim Kemalpaşa, Gürsu aklınıza hangi yerel yönetim gelirse gelsin tarihçi adı altında, müzeci adı altında kimlere kaç lira kaynak aktardı, kaç lirayı hangi eser karşılığında verdi, kaç lirayı hangi ihale sonucu açılan ya da bir yarışma sonucu açılan ihale sonrasında verdi. Bütün bunların açıklanması gerekiyor. Şimdi müzecilik, tarihçilik, araştırmacılık Bursa’da tek el altına alınmış durumda. Hangi iktidar gelirse gelsin hep aynı isimler sahnede ve o isimlerden icazet alınmadan müzecilikte yapılmıyor, tarihçilikte yapılmıyor, sözüm ona araştırmacılıkta yapılamıyor. Böyle olunca da ne oluyor? Sorgulama yapamıyorsunuz. Şimdi Bursaspor’un müzesi olmalı mıdır? % 1 milyar olmalıdır. Olmalıdır, olmalıdır, olmalıdır. Ama nerede olmalıdır? Özlüce’ye de müze yapabilirsin. Ayrı ama bursa müzesi, Bursa’nın ta göbeğinde olmalıdır. Bursaspor’un müzesi kolay ulaşılabilen yerde olmalıdır ve Bursa’nın müzesi, Bursaspor’un müzesi Özlüce’de birkaç metre karelik alana zorla sıkıştırılan, sığdırılan bir yapıda olmamalıdır. Ha oraya emeği geçenlere teşekkür edelim. Ayrı ama Bursaspor’un müzesini de kent merkezinde sınırlı tutmayalım. Müzecilik deyince akla 3-5 kişinin gelmemesi gerektiğini savunuyorum. Savunalım. Bu tür değerler üzerinden kendi kasalarına, kendi ceplerine çok fazla girişlerin olmaması gerektiğini söylüyoruz. Bunu her zaman söylüyorum. İşte efendim Bursaspor’un müzesi yapıldı tamam. Güzel. Ama o Bursaspor’un Müzesi’ni geleceğin Bursasporlusunu oluşturacak öğrenciler göremedikten sonra o müze yaşayan bir müze olmadığı sürece o müzeye katkılar genişletilmediği sürece o müze kocaman bir hale gelmediği sürece bir başlangıç olarak kalır ama bu tür başlangıçlar müzecilikte efendim araştırmacılıkta, tarih araştırmacılığında tekelleşmeyi yaratmamalı diye düşünüyorum. Böyle bir bakış açısı gerekiyor. Bursaspor’a müze gerekli ama daha iyi daha katılımcı daha şeffaf ve daha iyi dizayn edilmiş daha iyi kurgulanmış, daha iyi tasarımlanmış bir müzeyi Bursa rahatlıkla yapabilir. Ama müze kurmaktaki hedef salt müze kurmak içinse; Hayır. Bunu ayrıca tartışırız.
Bursaspor.net : Bu noktada Grup Çeynç olarak bir dilekte bulunmak istiyoruz. Bursa Atatürk Stadı eğer yerinde bizim istediğimiz, bütün Bursa halkının dinamiklerinden bilgi ve rıza alınarak el ele yapılabilirse orada bir müze yapılabilir. Kulüp binası da Bursa şehir merkezine taşınıp halkla iç içe olmalıdır. Yani bunun Vakıfköy de olması Bursaspor’a 15-20 sene kaybettirdi. Halkın içinde olmaması Bursa’ya gerçekten kaybettirdi. Yani sadece siyasi partilerle işleri olanlar, bir dakikada, bir gecede Bursaspor’a üye yapıldılar. Ondan sonra da bu noktalara gelindi.
Levent Gencelli : Harika olur. Özlüce çok güzel bir yer, çok fazla para harcadılar. Çok fazla emek harcanmış. Kentin batısı. Rantın yüksek olduğu bir bölge. Ama o bölgede benim bildiğim batı spor sahası, batı spor merkezi, batı spor vadisi olarak adlandırılan bir proje var. Erdem beyin bir projesi var. O proje esas alınarak orada bir takım şeyler yapılabilir. Şimdi hep endişeleniyorum yani Bursaspor’a bağlı olmak, Bursaspor’a destek olmak çok güzel ama seçimler yaklaşırken Bursaspor, özlüce, Bursaspor’a destek gibi sözcüklerin çok fazla telaffuz edilmesi doğrusunu isterseniz beni endişelendiriyor. Sevinmek istiyorum bu ilgiye. Ne kadar güzel oldu demek istiyorum. Ama Bursa’da denetim yapacak siyasi yapı yok. Yani muhalefet yok. Muhalefet olmayınca da herkes istediği gibi, istediği ölçülerde kamu oyunu yönlendiriyor. Muhalefet olmadığı gibi sorgulayabilecek bir basın yayın organı da, yapısı da tam anlamıyla yok. Bağımsız bir basın yapısı da yok. Bütün bunlar birleşince o zaman zaman toplantılarda da söylüyorum. Bursa’da bir maç oynanıyor. Bu maç tek kale ve bütün goller de bursaspor’a atılıyor. Bursa’ya atılıyor.
Bursaspor.net : Bursaspor’un 2008-09 sezonunda giydiği turuncu forma hakkında ne düşünüyorsunuz?
Levent Gencelli : Tek kelimeyle rezalet.
Bursaspor.net: Renkten dolayı mı yoksa Bursaspor’un yeşil beyazdan başka renk kullanmaması açısından mı?
Levent Gencelli : Şimdi renkler çok farklı mesajlar içerir. Renkler vardır ülkelerle birleşiktir. Renkler vardır kentlerle bütünleşmiştir. Yani bizim kırmızımız beyazımız dururken milli takımlara başka bir rengi getirip koymanın mantığı nedir? Bu mantık başkalaşım kültürünü, yozlaşma kültürünü, değerlere bağlı olma kültürüyle ilgili bir takım insanların dünya çağındaki tezgahlarıdır. Yani bu nedenle renklerle oynamak başka şeydir, renklere sahip çıkmak başka şeydir. Bursaspor’un iki temel rengi vardır. Yeşil ve beyaz. Bu iki temel rengi dururken turuncuyu kabul etmek ihanettir. Bakın bu kadar açık yüreklilikle söylüyorum. İhanettir. Şimdi siz turuncuyu koyarsanız ortaya insan yaşamında 50 yıl 60 yıl çok uzun gelebilir ama kentlerin yaşamında yüzlerce yıl binlerce yıl çok önemlidir. Şimdi biz Bursaspor, bursa gibi olguların yüzlerce yıl yaşaması gerektiğini, ve yüzlerce yıl sahip çıkılması gerektiğini savunuyoruz. Şimdi turuncu renkli formayı yerleştirdiğinizde bu tezgaha kenti düşürdüğünüzde yüz yıl sonra yüzeli yıl sonra yeşili ve beyazı nasıl anlatacaksınız. Bu felsefeyi nasıl anlatacaksınız. Bursaspor’un renginin Uludağ’ın beyazından, ovanın yeşilinden kentin yeşilinden oluştuğunu nasıl ortaya koyacaksınız. Ha üçüncü renk UEFA talimatıdır falan, ben onu bazen söylüyorum yani siyah rengi, üçüncü renk olarak bir aykırı renk olması gerektiğini söylediler böyle bir tüzüğe de bu işlenmek zorunda olduğu için işlendi. Şimdi yeşili ve beyazı kirlettik. Uludağ’ın ırzına geçtik, ovanın ırzına geçtik. Utandık. Yeşil beyaz Bursa’yı da gri bursa haline getirdik, yavaş yavaş siyaha doğru götürme süreci içinde bir takım güçler. Herhalde yeşil gitti, beyaz gitti, siyah konacak. E turuncu nereden çıktı deyince. Benim kafam birazcık farklı çalışıyor. Yani bu meşhur spekülatör Soroz’un dünya coğrafyasında birtakım insanları kandırarak paralar karşılığında, küreselleşmenin gereksinimlerini yerine getiriyorum diye insanların canlarıyla, kanlarıyla oynanan bir süreç var. İşte küreselleşme deniliyor ya da başka şeyler deniliyor. Onların bir takım devrimleri var. Şurada burada turuncu devrim, bilmem ne devrim falan diyorlar. Ama Gürcistan’da yapılan turuncu devrimin Gürcü halkı için ne kadar büyük sıkıntı getirdiğini şu son yaşadığımız kriz ortaya çıkardı. O topluluğu, o insanları binlerce yıllık tarihlerini göz ardı ederek başka güçlerin oyuncağı haline getiren bir lider binlerce kişinin kanına girdi, canına mal oldu. Bu nedenle renkler aman ha, aman ha…
Bursaspor.net : Şimdi sizin söylediğinizle bağlantılı olarak dünya da böyle bir eğilim var. Özellikle Nike firması ırklara karşı, ırkçılığa karşı, renklere karşı bir savaş içerisinde olduğu için bunları birbirine katarak bir de ticari olarak kullanarak bunlarda bir takım kırılmalara sebep oluyor. Şöyle diyebilir miyiz. Bu turuncu formadan elde edilecek 3 kuruş bursaspor’un temel direklerinden birini sarsar. Getirisi götürüsünden fazla olan bir harekettir diyebilir miyiz?
Levent Gencelli : Evet, kesinlikle deriz. Budur yani. Bu renksizliktir.
Bursaspor.net : Renksizliği getirmeye çalışıyorlar, dünyada eğilim böyle.
Levent Gencelli : Bu kişiliksizliktir, bu değerlere sahip çıkmamaktır. 19.yy. başında Bursaspor’un renklerini alırsınız turuncu yaparsınız, yarın öbür gün başka renklerinizi sorgulamaya doğru giden tehlikeli bir sürecin başlangıcının taa göbeğinde olursunuz. Bu, bu kadar kolay değil. Biz kırmızımıza da beyazımıza da, ayımıza da yıldızımıza da, yeşilimize de beyazımıza da sahip çıkacağız. Bu kadar basit.
Bursaspor.net : Bizim geleneksel olarak, Grup Çeynç olarak, Bursaspor.net olarak şöyle bir yaklaşımımız var. Sizin bahsettiğiniz gibi Olay medyanın son dönemlerinde güçsüzleştiğinizi veya daha önceki dönemlerde başka bir takım mualif denebilecek işte muhalefet görevini gören demokrasinin sivil toplum kuruluşlarının kurulması, aynı şekilde son dönemde Türkiye çapında yapılan bir takım hareketlerin, bir takım organizasyonların boşluğunda biz de Bursaspor.net olarak bir boşluğu doldurmaya çalışıyoruz aslında. Bu bağlamda mesela İsmail Doğan isimi duyurmaya, söylediklerine yer vermeye gayret ettik. Çünkü gördük ki Bursa Hakimiyet’te, Olay’da veya diğer Bursa’yla ilgili medya kuruluşlarında gerektiği kadar yer verilmediğini gördük. Bu boşlukta değerlendirmeye çalıştık. Bizim göremediğimiz, sizin artık fikirlerini bir hedef doğrultusunda işte Bursaspor’un ve Bursa’nın daha çağdaş bir şekilde, daha evrensel ilkelerle yönetilmesi açısından, insanların uyanması açısından önem vermemiz gereken, kulak vermemiz gereken isimler var mı? Bizim gözden kaçırdığımız. Ya da yönlendirebileceğiniz.
Levent Gencelli : Şimdi ben tabi isim verme konusunda kendimi karar veren mekanzma olarak göremem ama şu kadarını söyleyeyim bakın çocuklar. İki Bursa var. Bir gösterilen Bursa. Görünmeyen bursa var. Ben bunu hep söylüyorum. Gösterilen, cilalanan, vitrinlenen, pohpohlanan Bursa gerçeklerin haykırılamadığı bir Bursa. Çıkar kümelerinin adalar oluşturduğu ve bu adalar üzerinde, adalar arasında sörf yapılan sanal sörflerin yapıldığı bir Bursa. Bir de gerçek bir Bursa var. Onun derinliği tarihin derinlikleri kadar. Bu nedenle gerçek Bursa’yla, gösterilen Bursa arasında bir çizgi çekmeniz ve cilalanan, sanal Bursa’nın ötesine çıkıp o gerçek Bursa’dan birtakım unsurlara ulaşmanın gerekiyor. Ama bana isim verin derseniz bu anlamda kendime saklayayım. Şöyle kendime saklayayım çünkü bir isim verince diğeri… ama Bursa’da ben biliyorum Bursasporlu çok fazla, ben ve benim gibi düşünenler yalnız değiller. Onun ben farkındayım ama işte o sanal Bursa, görünmesi geren Bursa’nın önünde bir duvar. Bence bu duvar utanç duvarı ve bu utanç duvarını yıkmamız lazım.
Bursaspor.net: Son olarak Bursa Merinosu sormak istiyoruz. Bursa Merinos’un amatör kümeye düşmesi ve bu süreç hakkında ne düşünüyorsunuz?
Levent Gencelli : Şimdi işte bakın Bursaspor, Bursa Merinosspor. Eski Bursa olsaydık, denetleyen, denetleyebilen, sorgulayan eski bursa olsaydık, Bursa Merinos’un bu hale gelmesi durumunda Bursa ayağa kalkardı. Sorgulanırdı, şuydu buydu. Ama Merinos’un temeli elden gitmiş, kapatılmış. Şimdi turizm adına çok büyük yatırım yaptık diyorlar. İçki yasağının uygulanmaya başlandığı bir noktaya geldi Merinos. Oradaki ihale edilen işletmelerin resmen içki yasağı yok ama fiilen bir içki yasağı var. Yani bunu sorgulayamayan, sorgulamaktan korkan Bursa, Bursa Merinos’un da küme düşmesini bir şekilde sessiz kalıyor ama Bursa’nın gücü bu değil. Bursa’nın gelmesi gerek yer bu değil, Bursa olması gereken yerde değil. Önemli olan bizim güçlerimizi doğru kulvarda buluşturup geleceğe doğru yürümemize bağlı. Yani Bursa Merinosun başına gelenlere sessiz kalmak bu Bursa için doğal. Ses çıksaydı zaten Bursa Merinos’un üzerinde kimse oyun oynayamazdı, Bursa Merinos’u kullanarak geçmişte bir takım rantlar elde edilmezdi. Bursa Merinos kulübünü daha doğrusu Bursaspor’un pilot takımını kullanarak… Merinos’un Bursa Merinosun daha doğrusu pilot takımın bence hem bugünü hem yakın geçmişi ciddi şekilde mercek altına alınmalıdır.
Bursaspor.net: Bursaspor dergisinde birtakım problemler oldu. Siz de yazılarınızda belirttiniz. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz yeni çıkan oluşumu?
Levent Gencelli : Şimdi tabi ben biz gazeteciyim benim birtakım medya daha doğrusu birtakım dergilerim beğenmem ya da onlarla ilgili a çok çok iyi olmuş demem çok kolay değil. Ama şunu söylüyorum Bursasporla çıkar ilişkisi olanların geçmişte bu dergiyi yapmaları yanlıştı. Yanlıştı. 1 liralık bile çıkar ilişkisi olsa bu dergiyi yapmaları yanlıştı. Bu insanların, bu kişilerin, bu gazetecilerin Bursaspor dan para alarak Bursaspor u bir yayın organı yapmaları, bir eliyle bunları yapmaları, öbür eliyle de şirketleşme Bursaspor falan üzerinden ahkam kesmeleri etik değildi. O ilişkinin sonlandırılması doğruydu. Ama o ilişkiyi sonlandıran irade o dönemki dergilerden çok daha iyi ve kapasiteli bir dergi yapmak gibi de bir sorumluluğu var. Bu sorumluluğu tartışmaya açmak gerekiyor. Bursaspor bir kurumsa bu kurumun içinde sadece bursaspor’a bağımlı, işi Bursaspor olan geçimini salt bursaspor’dan sağlayan ve 24 saat esasına göre bursaspor’a bağlı olan çalışanların çıkaracağı bir dergi olabilir. ha katkı alırsınız ayrı ama o dergi bu tür yayın organları başka isimler ya da başka yapılar karşısında haksız rekabete açmamalı. Böyle bir süzgeç. Yani Bursaspor çok önemli bir yapı bursaspor’un B’sini söylerken bile 100 kere düşünmemiz gerekiyor, 1000 kere düşünmemiz gerekiyor. Ama ben bu düşünmenin taraftar arasına çok can sıparhane yapıldığını, çok duygusal yapıldığını çok önemli açılımlar önerildiğini biliyorum ama bu açılımlar, bu düşünceler, bu heyecan işte o gösterilen Bursa’da parlatılan Bursa’da, cilalanan Bursa duvarına çarpıp geri dönüyor, ne zaman biz bursa’yı ya da bursaspor’u araç değil amaç olarak algılayacağız o zaman daha önemli şeyler yapacağız.
Bursaspor.net: Sayın Levent Ağabey sizi çok yorduk bu önemli ve Bursa ve Bursaspor tarihine ışık tutacak söyleşi için çok teşekkür ederiz.
Röportaj: Özgür Tetiköz & Uğur Çelikkol
Bant Çözümü: Uğur Hacıoğlu
Fotoğraflar&Organizasyon: Uğur Çelikkol
Tarih: 18.08.2008 - Kozahan