Fatih Terim yine kaybetti! Bakmayın dünyanın şu an en çok kazana teknik direktörü olduğuna, Fatih Terim bence hükmen mağlup! Türkiye-Ukrayna maçının daha ilk dakikaları oynanırken twitterde TT olmuştu bile Fatih hoca… Zaten arka arkaya Ukrayna’nın golleri gelince, nefret timsali haline gelen Terim’in kaderi, maç sonunda gelecek skora bağlı da değildi ya, neyse. Türkiye kaybetmedi belki ama bence Fatih hoca kaybetti! Maç 2-2 bittiği için değil, Avrupa Şampiyonası sırasında olanlar ve sonrasında yaşananlar nedeniyle Fatih Terim kaybetmişti… Fransa’dan sonra kesinlikle istifa etmesi gerekiyordu. Etmedi. Yok, etmedi değil, bence edemedi… Edememesinin birçok nedeni var. Siz deyin parasal, ben diyeyim duygusal(!) Ama bir gerçek var ki, o da Milli Takım’a yansıyan gergin havanın tek ve bir numaralı sorumlusu, kayıtsız şartsız Fatih Terim’dir! O kibrini kontrol edebilse, Arda başta olmak üzere, diğer oyuncuları “düşmanca” bir husumetle dışlamasa, Fransa’da ektiği nefret tohumlarını bugün yeşertmeyecekti… Belki Ukrayna’yı yenebilirdi de Milli Takım. Lakin Fatih Terim’in üzerindeki antipati kalkmayacaktı. Çünkü ortaya konan futbol berbat ötesi… Ve bunun tek bir sorumlusu Terim’dir! Ukrayna kesinlikle bizden çok daha iyi oynadı ve galibiyeti de hak eden taraftı. 2-2’lik skor aslında Hırvatistan’da aldığımız bir puanın rastlantı olduğunu da bir kez daha gösterdi. Terim gibi deneyimli bir teknik adamın yapmayacağı tercih yanlışlarını izliyoruz yıllardır. Avrupa Şampiyonası’nda savunma kurgusunu oluştururken yaptığı hataları sürdürdüğünü anımsatmaya bilmem gerek var mı? Ukrayna gibi bir takıma karşı, forvette birbirine benzer iki futbolcu ile maça başlamak nasıl bir mantıktır anlayan var mı? Andry Shevchenko gibi efsane bir futbol adamının teknik adamlığında yeniden yapılanan konuk takım Ukrayna’yı küçümsemek ise Fatih Terim’in aslında abartıldığı kadar olmadığının da göstergesi… Kaldı ki, ilk yarıda sahada görünmeyen Cenk’in yerine, bir şeyler yapmak için didinen, forma giydiği Twente’de harikalar yaratan Enes’i çıkarması ise teknik direktörlük tercih değil, başlı başına oyunu okuyamamaktır. Maçtan sonra yaptığı açıklamada Enes'i daha erken oyundan almayı düşünmüş ama çocuğu kaybetmemek adına riske girerek devreyi beklediğini söyledi Fatih Terim. Bir de maç sonunda takımın gelişen saha dışı olaylardan etkilendiğini de ifade etti, sanki olaylara kendisi sebebiyet vermemiş gibi... Emre Mor'un bu gidişle milli takıma yarar yerine zarar verebileceği endişesini de taşımaya başladım. O ne agrasifliktir öyle... Mahallenin şımarık çocuğu gibi. Bundesliga'da da aynı hareketleri yapabiliyor mu, yoksa Dortmund'taki teknik direktörü onu dizginliyor mu, varın siz düşünün! Terim yaşlandıkça olgunlaşacağı yerde, kendisini bugünlere taşıyan özelliklerini kontrol edemediği anlaşılıyor. Emre ve hatta Caner'i müthiş şekilde tölere ederken, aynı hoşgörüyü Enes'e gösteremedi mesela.. Emre Dortmund'da sürekli oynayamamasına rağmen, el üstünde, Hollanda Ligi'ni sallayan ve takımı Twente'de banko oynayan Enes'e 45 dakika tahammül edebiliyor! Belki Arda'yı da bu yüzden kafasından sildi. "Elimde Emre Mor var ne de olsa, Arda'ya ihtiyacım yok!" diye düşünüyor olabilir! Terim’in son damlasına kadar istifa etmeyeceğinden adım gibi eminim. Ukrayna'ya yenilseydik de etmeyecekti. Yıllar yıllar önce, Terim ikinci gelişinde başarısız olunca Galatasaray’dan ayrılmış, tekrar Avrupa’da takım çalıştırmanın hayalini kuruyorken, Milli Takım’ın başında Ersun Yanal vardı ve o dönem Yanal’ın Milli Takımda kovulması için Star TV’dene yaygara yapan Serhat Ulueren ve ekibi bir hayli çaba harcıyordu… Ama Terim, “Milli Takım dâhil Türkiye’de takım çalıştırmayı düşünmüyorum” gibi kibirli ve iddialı açıklamalar yapıyordu. Ersun Hoca bir süre sonra Milli takımı bırakınca Fatih hocanın, “Milli Takım dâhil" sözünü yalayıp, koşa koşa görevi kabul ettiğini gördüğüm gün, benim için bitmişti… Şu kadar maaş alıyormuş, tazminatı şu kadarmış, ben ona bakmıyorum. Türk futbolunu ve Milli Takımı babasının çiftliği gibi mi kullanıyor, yoksa gerçekten futbolumuza hizmet mi ediyor, ona bakıyorum. Sonuç: Kovulduğu Milan’dan talebesi olan Shevchenko’nun tırnağı bile olamadığını tüm dünya bir kez daha gördü, ama bizimkiler hala görmek istemiyor!
07.10.2016 10:47:34, Suat Oktay Şenocak
Bu yazı 2191
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.