Sitemizi izleyenler bilir. Bursaspor 14 Mayıs 2004 günü küme düştüğünde şöyle yazmıştık: Bursa Beşiktaş’ı unutmasın. Öyle yazmıştık çünkü Bursaspor’un küme düşmesinde Beşiktaş’ın “unutulmaz” katkıları söz konusu olmuştu. Beşiktaş takımı, ikinci yarıda oynadığı İstanbulspor, Rizespor, Akçaabatspor karşılaşmalarının herhangi birinden bir puan alsa Bursaspor ikinci lige düşmeyecekti. Beşiktaş bu üç maçı da yitirerek Bursaspor’un ikinci ligde iki yıl geçirmesine sebep oldu. Bu Bursaspor için “yitirilmiş” bir iki yıldır. O günleri gözümüzün önüne getirirsek, özellikle Rize’de yaşananları hatırlarsak, her şey tüm açıklığı ile ortaya çıkar.
Evet, Bursa Beşiktaş’ı unutmasın dedik. Ama nasıl? Bu nasıl sorusunun yanıtı, konunun kendisinden çok daha önemli. Yine, sitemizi izleyenler bizleri ve olaylar konusundaki tavırlarımızı gayet iyi bilirler. Hiçbir olay karşısında hakareti ve küfrü ön plana çıkartmayız. Küfrü ve hakareti öne çıkaranları da sevmeyiz. Beşiktaş’ın Bursaspor’un küme düşmesinde bunca etkisine rağmen, adının çeşitli argo benzetme ve yakıştırmalara malzeme yapılmasına ve küfür edilmesine hep karşı çıktık.
Beşiktaş Türk Futbolu içinde yeri olan, önemli bir camiadır. Bugünün bazı Beşiktaşlıları hata etmiş ve bu hatayı hala sürdürüyor olabilirler. Bu Beşiktaşlıların en önemli sorunudur ve çözmek Beşiktaşlılara düşer. Ama bu durumu eleştirmek de bizim görevimiz. Beşiktaş bu hatasını düzeltmedikçe, bizim eleştiri hakkımızı kullanmamızı da hiç kimse engelleyemeyecektir. Ama küfür, hakaret ve kavgayı da tümüyle reddediyoruz. Her ne sebeple olursa olsun: Birinin Beşiktaşlı olduğu için burnu bile kanamamalı, herhangi bir hakarete uğramamalıdır. Bizim Bursasporlu olmaya hakkımız olduğu kadar, başkalarının da Beşiktaşlı olmaya hakları sonuna kadar vardır. Bunun için hiç kimseye hiçbir zarar gelmemelidir.
Cuma günü Beşiktaş ile oynuyoruz. Futbol üç sonuçlu bir oyundur. Cuma akşamı sahadan kazanan taraf olarak ayrılmayı şehir olarak istiyoruz. Ama sonuçta futbol sahada oynanacak. Oynanacak oyun ne olursa olsun, çıkacak sonuca peşinen saygı göstermek zorundayız. O günün Beşiktaşlı futbolcuları Sinan Kaloğlu, Eser Yağmur, Daniel Pancu bugün Bursaspor’un başarıları için ter döküyor. O günün Bursasporlusu Serdar Kurtuluş Beşiktaş’ta… Durum geçen iki yılda biraz daha değişti. Camiaları, kişileri öne çıkarıp tartışmaktansa, ilkeleri tartışmak daha akıllıca. Çünkü eleştirileri ya da övgüleri her kim yapıyor olursa olsun camialardan (Bursaspor ve Beşiktaş) daha büyük olamazlar. Bugünün Beşiktaşlıları bazı ilkeleri koruyamadılar. Bu onların ayıbıdır ve bu ayıplarını düzeltmelidirler. Onlar düzeltene kadar da biz onları eleştirmeye devam ederiz. Yapabileceğimiz budur. Bu eleştiri kavramının içine kavga, dövüş, küfür ve hakaret asla girmemelidir.
Maçın anlamı çok büyük. Maç yalnızca bir futbol maçı olmaktan çok ötede. Birçok yerde intikam çığlıkları atılıyor. Bir futbol maçı bunca yükü taşıyabilir mi? Yenersek iyi de… Ya yenemezsek? Ya yenilirsek? Sportif anlamda intikam gerçekten mümkün müdür? Türkiye Ligleri var oldukça Bursaspor Beşiktaş maçları da olacaktır. Her maç intikam duyguları içinde mi oynanacaktır? Diyelim ki yendik. Seneye yenilirsek ne olacak? Bugün ve yarın bu durum futbolculara nasıl anlatılabilecektir? İki yıl öncesinden takımda olan futbolcular Egemen Korkmaz ve Frasineanu. Onlardan başka hiç kimse yok. Bursaspor taraftarlarının içinde bulunduğu psikolojiyi bu futbolculara nasıl aktaracağız? Diyelim ki aktardık. Sahaya çıktılar. Çok da iyi oynadılar. Ama sonuç alamadılar… Onların sırtına vurduğumuz yükün ne kadar ağır olduğunun farkında mısınız? O günlerde Malatya’da, Denizli’de, İstanbul’da, Trabzon’da, Diyarbakır’da futbol oynayan insanlardan öcünüzü almalarını bekliyorsunuz.
Cuma gecesi İstanbul Beşiktaş İnönü Stadı’nda yalnızca bir futbol maçı oynanacak. Maç ya beraberlikle bitecek ya da takımlardan biri galip gelecek. Yenersek çok ama çok sevineceğim. Daha önceki yıllarda Beşiktaş’ı yendiğimizde ne kadar sevindiysem o kadar… Hadi itiraf edeyim biraz daha fazla… Yenilirsek de: Düştüğümüz sene Beşiktaş’a yenildiğimizde ne kadar üzüldüysem o kadar üzüleceğim. Ne bir eksik, ne de bir fazla.
Bu arada güzel futbol oynayıp kazandığımız Denizli maçı da doğrusu güme gitti. Sahaya çıkıp takır takır futbolunu oynayan Futbolcu kardeşlerimize buradan gönül dolusu selamlarımı iletiyorum. Burada üç hafta önce de yazdığımız gibi, üç haftada dokuz puan almak çok önemliydi. Bursaspor'u düzlüğe çıkartan herkese teşekkürlerimizi iletiyoruz. Engin İpekoğlu oynattığı futbolla içimiz ısıtmaya devam ediyor. Ama bu arada başarılar beklentileri daha da arttırıyor. İlk yarının son üç haftasına girerken, Türkiye’nin futbol gündemini belirlemek Bursaspor’un elinde. Bu maçlardan çıkarabildiğimiz kadar puan çıkarırsak, hayal bile edemeyeceğimizi başarılara yelken açarız.
Gündem belirlemeye Beşiktaş maçı ile İnönü Stadı’nda başlıyoruz. Koca yüreklerinizi sahaya koyun. Bu bile pek çok şeyi başarmaya yetecektir.
Ankara, 20 Kasım 2006