Düşünsenize! Elinizde çok önemli kozlar var ve siz bunları kullanamıyorsunuz. Onca para ve zaman yatırımı yaptığınız çok önemli futbolcuları, yanınızda oturtuyorsunuz. Sonra da haftalarca gol atamamaktan şikâyet ediyorsunuz. İşte bu olmaz. Olmamalı. Bir futbol takımının kadrosu bir bütündür. Kadroda yer alan tüm futbolcuları hazır hale getirmek, onlardan alınabilecek en yüksek verimi alabilmek, teknik yönetimin en önde gelen görevidir. Her insanda olduğu gibi; futbolcuların da her zaman en üst düzeyde verimli olabilmeleri beklenemez. Kadroda yer alan futbolcuların da mutlaka inişleri çıkışları olacaktır. Zaten işte bu yüzden kadrolar yirmi altı kişidir ve bunların on bir tanesi sahaya çıkar ve oynar. O gün iyi olamayanların da üç tanesini oyun içinde değiştirme hakkına sahipsiniz. Eder on dört! Elinizdeki yirmi altı oyuncudan on sekiz tanesini sürekli hazır halde tutmalısınız. Eğer bunu yapamıyorsanız, şikâyet etmeye hakkınız da olmaz.
Elinizdeki Pancu gibi kendini kanıtlamış bir değeri, koskoca bir ligin ilk devresi boyunca hiç kullanmamışsınız. Yetmemiş, ikinci yarının ilk üç maçında da yanınızda oturtmuşsunuz. Bu olmaz. Bir Pancu’nuz varsa O’nu kullanacaksınız. Onu hazır etmek sizin görevinizdir. Haftalardır yazıyoruz. Sonunda Engin İpekoğlu da yanlışından döndü. Pancu’nun sahada yaptıklarını sevinçle izliyoruz. Sezon başından bu yana, hazır bir Pancu sahada olsaydı: Bugün Bursaspor’un puan sıralamasındaki yeri ne olurdu? Bu sorunun yanıtını sizlere bırakıyorum.
Lig uzun bir maraton. Geçen hafta Sumulikoski ile Egemen Korkmaz kart cezalısı idi. Bu hafta da Pancu ile Souza Antalya maçında formalarını giyemeyecek. Kenar yönetiminin görevi, geri kalan oyunculardan on sekiz tanesini hazır hale getirerek en iyi on biri sahaya sürmektir. Beğenip de kadroya kattığınız, ara transfer döneminde göndermediğiniz her futbolcudan memnun olduğunuz varsayımından hareketle, hiçbir futbolcudan şikâyet etmeye hakkınız yoktur. Futbolcu hazır değilse, kusur, futbolcuyu kadroda tutanlarındır.
Zorluk derecesi çok yüksek bir Sakarya maçından zaferle ayrıldık. Bu zor maça takımı iyi hazırlayıp kafaca da hazır on bir kişiyi sahaya süren kenar yönetimini kutlamak gerek. Sahaya çıkıp sonuna kadar mücadele eden bütün futbolcuları içtenlikle kutluyorum. Bu başarı Bursaspor’u çok daha önemli başarıların eşiğine getirdi. Bu fırsat bu kez değerlendirilmeli, Bursaspor sınıf atlamalıdır.
Bursaspor yine çok önemli bir yol ayrımına geldi. Önümüzdeki iki haftada alınacak (veya alınamayacak) puanlar hedefimizin ne olacağı konusunda çok önemli ipuçları verecektir. Ya sınıf atlayacağız: UEFA veya Şampiyonlar Ligi mücadelesinin içinde olacağız. Ya da, düşmeyelim yeter “fikir fukaralığı”nın içinde kavrulacağız.
Bir düşünün İstanbul’un üç takımı Bursa’ya gelecek. Sivas’la Vestel Manisa ile Ankaraspor ile göreceli olarak kolay dış saha maçları oynanacak. Kayseri, Konya, Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe ile Bursa’da oynayacağız. Zor dış saha maçları olarak söz edebileceğimiz maçlar, yalnızca Denizli ve Trabzon maçları. Lig ikincisi ile aramızda yalnızca altı, lig üçüncüsü ile aramızda dört puan var. Ve o lig ikincisi ve üçüncüsü ile ligin son üç maçında Bursa’da oynayacağız.
Şampiyonlar Ligi hiç bu kadar yakın olmamıştı. Geriye kalan on iki maçta sergilenecek üstün bir performans, bugüne kadar hayal bile edemediğimiz birçok şeyi gerçekleştirmemizi sağlayabilir. Her şey hayal kurmakla başlar.
Eğer Bursaspor yönetimi, teknik kadrosu ve futbolcuları bu başarıyı yakalarlarsa Atatürk Stadyumu yakınlarında her birinin heykelleri dikilir. Benden söylemesi!
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 26 Şubat 2007