Kayseri iyi takım. Bursaspor’u yendi. Bu sonuçtan sonra Engin İpekoğlu’nun mantığı nasıl işleyecek merak ediyorum.  Aldığımız Kayseri yenilgisi Bursaspor’u kötü takım yapar mı? Konya galibiyeti iyi takım yaparsa, Kayseri yenilgisi de kötü takım yapar. Sonuçlara bakarak yorum yapacak olursanız işte böyle yaprak gibi savrulur durursunuz. Futbol bu. İçinde her türlü sonuç var. Her türlü sonuç olduğu gibi her türlü oyun da var. Çeşitli ayak oyunları da bu oyunların içine dahildir.

Önemli olan, sahaya çıkıp futbol oynamak, onurlu bir duruş sergileyebilmektir. Sezonun ilk yarısında son derece iyi bir performans sergileyen Bursaspor, ikinci yarıyla birlikte düşüşe geçti. Oyun iyi değil, futbol iyi değil, hava iyi değil, moraller iyi değil. Saman alevi gibi gelip geçen bir dönemin ardından işler hiç de iyi gitmiyor. İşler her geçen gün daha da sarpa sarıyor.

Ligin ikinci yarısında oynanan on bir maçtan yalnızca üç galibiyet çıkarabildik. Rize, Sakarya ve Konya. Rize ve Konya maçlarında nasıl zorlandığımız ortada. Bursaspor hiç ama hiç iyi gitmiyor. Kazanırken ne kadar zorlandığımız konusunda herkes aynı fikirde. Yenildiğimiz maçlarda ise çok ama çok kolay yeniliyoruz. Direnç gösteremiyoruz. Fenerbahçe, Kayseri ve Sivas maçları birer utanç abidesi olarak orta yerde duruyor. Çok zor kazanıp çok kolay kaybediyoruz. Bu ise, Bursaspor’un geleceği açısından bizi karamsarlığa itiyor. Sezonun ilk yarısında aynı dönemde Bursaspor on iki puan toplamış ve ardından Raşit Çetiner görevden ayrılmıştı. Engin İpekoğlu’nun topladığı fazladan bir puan onu görevde tutmaya yetecek midir? Ya da soruyu başka bir şekilde soralım: İlk yarı Raşit Çetiner bir puan daha toplayabilse görevde kalacak mıydı?

Sahada takım futbol oynamıyor, kenarda teknik yönetim bir işe yaramıyor, yönetim sürekli olarak taraftarla didişiyor, taraftarın kafası karışık kimi nereye oturtacağını şaşırtıyor. Her taraftar grubu kendince suçlu ilan ettiği kişilerin üzerine çullanıyor. Bu bağlamda, taraftarın özellikle Volkan Bekiroğlu ve Egemen Korkmaz’a haksızlık ettiği kanısındayım. Bu iki oyuncu da bu yıl en üst düzeyde mücadeleyi sergileyen futbolculardır. Bu konuda Egemen Korkmaz’a da bir eleştirim var. Her profesyonel gibi onun da transfer sezonu geldiğinde transfer yapma hakkı vardır. O zaten yıllardır transfer yapma isteğini kısa süreli sözleşmeler yaparak açığa vurdu. Giderse Bursaspor Egemen Korkmaz’dan hiç transfer geliri elde edemeyecektir. Taraftardaki hoşnutsuzluk bu durumadır. Ama bu hoşnutsuzluğun dışa vurumu sırasında yaşananlar, her iki taraf için de çok yanlış olmuştur.

Açıkça konuşmak lazım: Levent Kızıl, Engin İpekoğlu, taraftar üçgeninde onulmaz yaralar açıldı. Taraftarın bir yere gideceği yok. Levent Kızıl’ın her ne kadar taraftarla yıldızı barışmadıysa da (hakkını teslim etmemiz lazım) Kulübü çok iyi yönetiyor. Ancak olağanüstü kongre kararının alınmasından sonra aday olmayacağını açıkladı. Son yaşananların ardından Engin İpekoğlu’nun Bursaspor’un esenliği için yeni sezonda göreve devam etmemesinde fayda var.

Yeni sezonda Levent Kızıl başkan olarak kalmayacak. Engin İpekoğlu da görevini sürdürmeyecektir. Futbolculardan hangilerinin takımda kalacağını ise kalan altı maçta ortaya koyacakları sportif mücadele belirleyecektir.

Önümüzdeki maçlarımıza bakarsak, yendiğimizin, hatta berabere kaldığımızın devrileceği bir döneme giriyoruz. Manisa, Gaziantep, Denizli, Beşiktaş, Trabzon, Galatasaray. Ne dersiniz? Hangilerini deviririz? Çok dikkatli olmamız gereken bir dönemin eşiğinde olduğumuzu asla unutmamız gerek. Yenemesek de yenilmediğimiz an, karlı çıkan biz oluruz. Bunun bilincinde olmak çok önemli.

Son sözüm de şu: Kardeşim ne kırk puanmış bu yahu? Bir türlü alamadık gitti.

Tonguç AKKUŞ

Ankara, 17 Nisan 2007