Bir puan mı kazandık? Yoksa iki puan mı kaybettik? Ya da son iki haftada iki puan mı kazandık? Yoksa dört puan mı yitirdik? İnanın bana iki haftadır yaşananları yerli yerine oturtmakta güçlük çekiyorum. Baktığımda iki maçta altı puanı almış olmamız gerekirdi diyorum. İki haftada kaybedilen, hatta çarçur edilen dört puana yanıyorum. Öte yandan özellikle Denizli’ye yenilmemiş olmanın önemli olduğunu görüyorum. Bütün benliğimle ikirciklenip duruyorum. Henüz hiçbir şeyin belirlenmemiş olması gerçeği de beynimi kemirip duruyor. Bursaspor en azından Gaziantep’i yenmeliydi, yenebilmeliydi. O gün onu becerebilsek bugün burada çok başka şeyler konuşuyor olabilecektik. O gün yitirdiğimiz iki puan, kendimizi (henüz orta yerinde olmasa da) bir yangın yerinde bulmamıza yol açtı. Orada yaptığımız hata bütün kredimizi tüketmemize yol açtı.
Artık yapılacak en ufak bir hataya tahammülümüzün olmadığı bir noktaya geldik. Bundan böyle yapılacak hatanın telafisi yok. Küme düşme hattıyla aramızda bulunan üç puanlık avantajımızı yitirmemek durumundayız. Bir de lig sonu matematiğinin bizim bildiğimiz matematikle hiçbir ilgisi olmadığı gerçeği unutulmamalıdır. Korkulu rüya görmek istemiyorsak, geri kalan üç haftada en az dört puan toplamak zorunluluktur. Bunun yolu da sahaya çıkıp elimizden gelen mücadeleyi sergilemekten geçiyor. Uzaktan bakıldığında son üç maçımız ne kadar zor görünürse görünsün, akıllı olup sahada gereken mücadele verildiğinde, Bursaspor’a en az altı puan getirecektir. Beşiktaş’ın son üç maçını izledim. Bu kadar şanslı bir takım daha görmediğimi belirtmek durumundayım. Antalya ve Sivas Beşiktaş’ı ezdiler. Deyim yerindeyse Beşiktaş’a eze eze yenildiler. Beşiktaş’ın kazanması için ortada hiçbir sebep yoktu ama her nasılsa kazandı. O işin öyle yürümeyeceği açıktı ve zaten yürümedi. Bu Beşiktaş’ı, bu Bursaspor, Bursa’da yenecektir.
Üç sezon önce Bursaspor’un ligden düşmesini sağlayanlarla sportif anlamda hesap görme vakti artık geldi. Gün o gündür. Bursalı olmanın onuruyla Beşiktaş’a hak ettiği ders sahada verilecektir. Bundan hiç kuşkum yok. Bundan Beşiktaşlıların alacağı ders, futbolun sahada oynanan (en azından oynanması gereken) bir oyun olduğu gerçeğini görmeleri olacaktır. O gün her şey Atatürk Stadının çimleri üzerinde yaşanmalı ve maçın bitiş düdüğüyle birlikte bitmelidir. Futbolu sahada oynamayıp başkalarının kaderi üzerinde etkili olan bu camiaya (bence) küfür bile edilmemelidir. Edilecek her küfrün, sahaya atılacak her yabancı maddenin Bursaspor’un önümüzdeki maçlarında cezaya yol açabileceği asla unutulmamalıdır. Ve hatta bazı çevrelerin bunu nasıl da dört gözle beklediğini hiç unutmamak durumundayız. Herkese “bir” olarak uygulanan cezaların Bursaspor’a nasıl “iki” ve “üç “ olarak uygulandığının asla göz ardı edilmemesi gerekir.
Bu ayrımın yapılmasının ne kadar güç olduğunun ben de farkındayım. Ama bir şeyin yapılmasının güç olması, onun yapılmamasını gerektirmez. Bursaspor taraftarı sağduyulu bir biçimde yalnızca takımını destekleyip, Beşiktaş’a futbolun sahada nasıl oynanacağının dersini verecektir. Küfrün ve şiddetin Bursaspor’a ve Bursa’ya kazandıracağı, kazandırabileceği hiçbir şey olmadığı gerçeğini hepimiz görmek durumundayız.
Bursa Beşiktaş’ı unutmadı… Bursa Beşiktaş’ı hiçbir zaman unutmayacak. Bursa, bu deneyimlerden alınması gereken dersleri yönetimi, takımı ve taraftarı ile aldı. Şimdi ders alma sırası Beşiktaş’ta. Ama kırıp dökmeden, hakaret ve küfür etmeden… Zor ama böyle olmalı. Kişisel ve toplumsal tepkilerimizden Bursaspor’a herhangi bir zarar gelmemeli. Unutmayalım ki başka Bursaspor yok. Öfke, kin, şiddet ve kızgınlık Bursaspor’a yarar getirmez. Ama hırsımız Beşiktaş’a yeter. Sahada futbolcular, tribünde seyirciler bu hırsı mücadeleye yansıttıkları takdirde, Bursaspor başarılı olup Beşiktaş’ı yenecektir. Top Beşiktaş’a geçtiğinde bütün seyirci ıslıklamalı, Bursaspor’a geçtiğinde o top gol olacakmış gibi tezahürat yapılmalıdır. Hatta Beşiktaş topla oynarken öyle ıslıklanmalı ki iki pas yapamamalıdır. Taraftarlar küfür ve hakaretle enerjisini boşa harcamamalıdır.
Beşiktaş’ı yendiğimiz gün bayram günü gibi olmalı, bayram gibi kutlanmalıdır.
Bayramımız kutlu olsun.
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 7 Mayıs 2007