Bu yıl ilk kez sezon açılışında İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşılaşmasında izlediğim Bursaspor, oynanan bir hazırlık maçı olmasına karşın bana her zamankinden farklı ışıklar vermişti. Bu kanım yenildiğimiz Galatasaray maçında daha da pekişmişti. Bursaspor bu yıl her kiminle oynarsa oynasın, rakibine sahayı dar ediyor. Maçın her anında rakibe üç kişi basıyor. Sürekli baskı uygulanıp rakip hataya zorlanıyor. Gençlerbirliği maçında fazla seyirci olmaması nedeniyle saha içi konuşmalarını da dinleyebilmek mümkün oldu. Futbolcular birbirleri ile sürekli konuşup birbirlerine yardımcı oluyorlar. Bu da olası hataları en aza indirgiyor.
Yıllardır böyle bir Bursaspor’u izlemenin özleminde olan Bursaspor yandaşları artık çok mutlu ve yarınlardan umutlu. Bu arada Gençlerbirliği maçını mercek altına alacak olursak: Tribünlerde sayıları en az Gençlerbirliği taraftarı kadar ama onlardan kat kat organize olmuş, takımına maç boyunca destek veren bir Bursaspor taraftarı vardı. Anlamsız bir kaos yaşayan Bursaspor Yönetimine yaptığı tezahürartlarla destek vermeleri de –bence- takdir edilmeye değerdi. Son yıllarda –öyle yada böyle- oluşturulmuş olan en iyi Bursaspor takımı, iç çekişmelere kurban edilmemelidir.
Bursaspor takım oyununu çok iyi oynamaya başlamış. Ancak takım oyununu iyi oynayabilmenin yolu, takımı oluşturan tüm bireylerin güçlü olmaları ve üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeleri ile mümkündür. Duruma böyle bakınca Bülent Korkmaz’ın takımı çok iyi hazırladığı gerçeğini herkesin görmesi gerekir.
Bireysel irdelemelere geçersek: Kalede Vega’ya pek fazla iş düşmemesine karşın her haliyle güven veriyor. Solda Volkan Bekiroğlu sağladığı yüksek konsantrasyonla maçtan hiç kopmuyor. Partneri Yenal Tuncer oyunun savunma yönünü ihmal ettiğinde zaman zaman zorlanıyor. Ortada Ömer Erdoğan ve Egemen Korkmaz için söylenecek tek söz ikisinin de mükemmel olduklarıdır. Sağda Cihan Haspolatlı oyunun hem hücüm hem de savunma yönünü oynamaya çalışıyor. Ama bazen geri dönüşlerde sorun yaşıyor. Onun da en büyük sorunu Partneri Veli Acar’dan savunmaya yönelik destek bulamaması. Ön liberolar velice Sumulikoski ve Mustafa Sarp oyunun her iki yönünü de çok iyi oynadılar. Top kaptılar, takımı yönlendirdiler. Takmı gol pozisyonlarına soktular. Sinan Kaloğlu takım içinde kendisine yer arayan Bülent Korkmaz’a en iyi cevabı sahada verdi. Dedi ki: ”Elinde Sinan Kaloğlu gibi bir santrforun varsa fazla arayış içinde olmana gerek yok.” Herve Tum ise sahada bir terminatör gibi. Çok dayanıklı ve çok güçlü bir oyuncu. Rakip defansı adeta parçalıyor. Oyuna sonadan giren Bekir Ozan Has ve İsmail Güldüren de üzerlerine düşeni yaptılar.
Veli Acar’a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Bu maçta onu ayrı bir gözle izledim. İki üç yıldır ne oynadığını bir türlü algılayamadığım bir oyuncu olarak bu maçta özel olarak onu anlamaya çalıştım. Veli Acar, futbol mantalitesi olarak, topun peşinden koşan ve fırsat bulduğunda da topa vuran bir anlayış içinde. Bu da onun en büyük hatası. Topsuz oyunun ne kadar önemli olduğunun farkında değil. Boşa çıkmıyor, yardıma gitmiyor. Ayrıca, vücüdünu da kullanmayı bilmiyor. Atılan topların peşinde koşmaktan başka hiç bir şey yapmıyor. Bülent Korkmaz ona acilen topsuz oyunun gereklerini ve gerekliliğini anlatmalı. Yoksa yazık olacak. Defansına yardım etmemesi de hem onun için hem de Yenal Tuncer için önemli eksikliklr. Bir an önce düzeltmeleri gerekir.
Bu Bursaspor bizlere çok güzel günler gösterecek! Emin olun! Ve Bursaspor’a destek olun!
Haydi herkes Trabzon maçına!
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 27 Ağustos 2007