Dünya futbolunun bu kadar savunma ağırlıklı ve yavan olmasından sorumlu tuttuğum İtalya Milli takımının Hollanda karşısında bu kadar zavallı durumlarda kalıp ezilerek yenilmesini zevkle seyrettim. Golsüz maçların, tek gollü maçların, bilemediniz en çok iki gollü maçların takımı İtalya’yı böylesine aciz, böylesine güçsüz görmekten nasıl mutlu olduğumu anlatabilmem, inanın, mümkün değil. Sahaya gol yememek için çıkan, rakibin bütün silahlarını kilitleyen; gol yemeyeyim de nasıl olsa bir tane atar maçı kazanırım diyen bir futbol takımının sahadan silinmesi, futbolun yarınlarına olan inancımı daha yükseklere taşıdı.
Yetmişli yıllarda Hollanda futbolu, kulüp ve milli takımlar bazında Avrupa ve dünya ölçeğinde bir efsane idi. Cruyff’lu, Neeskens’li, Krol’lu, Rep’li Hollanda milli takımı ve Ajax fırtınalar koparır; izleyenlere büyük zevk verirdi. Yine aynı dönemlerde Müller’li, Beckenbauer’li, Breitner’li, Bohnhof’lu Alman milli takımı her organizasyonda fırtına gibi eserdi. Bu takımlara Arjantin ve Brezilya milli takımlarının sağladığı önemli katkılar, futbolun hem de nasıl seyirlik bir gösteri olduğunu cümle aleme kanıtlardı.
Sonra 1982 yılında İtalya diye bir milli takım çıka geldi. Pozisyonsuz heyecansız maçlar ortaya çıktı. Seyrederken uyukladık. Canımız sıkıldı. Grup maçlarını üç beraberlikle tamamlayıp averajla üst tura çıktılar. Bu bir ilkti ve sonra da son oldu. Sırf İtalyanlar yüzünden –ileriki yıllarda grup maçlarında üç puanlı sisteme geçildi. Sonrasında eleme maçlarında belki de tüm zamanların en iyi Brezilya’sını kupa dışına atarak milyonlarca futbolseveri üzdüler. Bununla da kalmayıp o yıl dünya şampiyonu oldular. Bu (başarı)! ile birlikte de dünya futbolu giderek seyir zevkini yitirmeye başladı.
İtalya’nın futbolu bütün dünyadaki teknik direktörlere yeni ilhamlar vermeye başladı. Öyle ya! Ne diye gol atmaya çabalayacaksınız ki? Gol yemezseniz maçı berabere bitirmişsiniz demektir. Eh! Bir tane de attınız mı tadından yenmez! Ne diye öyle futbol oynayıp gol atmaya çalışacakmışsınız? Hem bir tane yediniz mi iki tane atmanız gerek! Bu da zor. İşin kolayı nedir? Sert oynar, karşı takımı yıldırır, onların oyununu bozarsınız. Sonra da bir gol: İşte galipsiniz...
Yıllar içinde bu futbol mantalitesinin yerleşmesi ile futbolda seyir zevki diye bir şeyden söz edilmez oldu. Tek santrforlu takımlara karşı dörtlü defans blokları yetmedi, iki tane de ön libero icat edildi. Niye? Karşı takım gol atamasın diye... Gol yoksa futbol neden seyredilsin ki? Bu uzun vadede intihar değil de nedir? Giderek seyirci sayıları azalmaya başladı. Bana 74 ve 78 dünya kupaları ile ilgili detay sorular sorun. Yanıtlamaya hazırım. Ama iki yıl önce İtalya’nın dünya şampiyonu olduğu maçlardan herhangi bir şeyi anımsayabilmem mümkün değil.
Umarım Hollanda’nın İtalya karşısındaki bu galibiyeti, futbolda yeni açılan bir çığırın müjdesidir. Bundan sonra seyir zevki daha yüksek maçlar göreceğimiz anlamına geliyordur. Yoksa 15-20 yıl sonra kimse futbol izlemez olacak. Gidiş o gidiş.
Ah be Hollanda! Niye bu İtalya’ya iki-üç gol daha atmadın ki?
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 10 Haziran 2008