Korku dağları beklemeye başladı artık. İlk altı haftada on beş puan toplayan Bursaspor, ikinci altı haftalık dilimde yalnızca iki puan toplamayı becerebildi. Bu da artık o çok bilinen kaygıları gündeme getirdi. İlk altı hafta itibarı ile, ikinci altı haftada karşılaştıracağımız performans, Antalya ve Kocaeli’nin performanslarıdır. İlk altı haftada Kocaeli, Antalya ne yaptıysa, ikinci altı haftada Bursaspor o kadarını yapabildi. Bu açıdan bakıldığında Bursaspor’un kıyaslanabileceği takımlar Antalya ve Kocaeli’dir demek hiç de haksız bir yaklaşım değildir. Bursaspor sıradanlaşmanın da ötesine geçerek “başarısız” takımlar arasında yer aldı. Hangi Bursaspor’un daha gerçek olduğunu ilk yarının bitimine kadar yapacağımız beş maçlık dönem gösterecek. İçeride oynayacağımız Antalya, Trabzon, İstanbul Belediye; dışarıda da Konya ve Gaziantep maçları akıbetimizi belirleyecek. Bu beş maçta; ilk altı maçta on beş puan toplayan Bursaspor mu yoksa ikinci altı maçta iki puan toplayan Bursaspor mu sahne alacak? İşte asıl sorun bu noktada:
Olmak veya olmamak... İşte bütün mesele budur...
Öyle bir istikrarsızlık anıtı olduk ki hiç sormayın. Önümüzdeki beş maçta on beş puan da alınsa; üç puan da alınsa şaşırmam. Üzülürüm ya da sevinirim: Ama asla şaşırmam.
Radyo başında heyecan içinde dinledik Denizli maçını. Maçın önce gitmesi, sonra geri gelmesi ve sonra tekrar gitmesi futbolseverlere büyük heyecan yaşattı. Son yıllarda örneğine az rastlanır bir maçtı. Dokuz maçın beşinin golsüz beraberlikle sonuçlandığı (anlaşılması mümkün olmayan bir durum) bu kısır haftada (Atılan toplam on iki golün yedisi bu maçta atıldı) Denizli-Bursa maçı futbolseverlerin umudu oldu. Bu yıl zirveye ulaşan teknik adam kıyımı, bütün teknik adamların yenilmeme kaygılarının doruğa çıkmasına sebep oldu. İlk on iki hafta sonucunda dokuz teknik direktörün iş bırakmak zorunda kalmaları, geri kalanların çoğunun da benzeri tehdit altında olmaları (Aragones, Skibbe), futbol ligimizde kaybetmeme refleksi geliştirdi. Zaten “aman gol yemeyeyim” diye sahaya çıkartılan takımlar, “gol yersem işssiz kalırım” diyen teknik adamların da zorlamasıyla, en az altı adamla savunma yapıyorlar. İnanması çok güç ama oyuncuların karakteri itibarı ile sekiz kişi ile defans yapan takımlar bile var.
Bana soracak olursanız: tatsız tuzsuz bir maçta 1-0 yenilmektense heyecanlı bir maçta 4-3 yenilmeyi tercih ederim. Ve her ne kadar yenilgi de almış olsalar, böyle bir mücadeleyi sahaya koyan futbolcuları bütün kalbimle kutlarım.
Diyeceksiniz ki yazının başında söylemediğin kalmadı. Şimdi de övüyorsun. Evet tam olarak öyle yapıyorum. Altı maçlık periyodunu eleştirdiğim Bursaspor, bu serinin en son maçında övülmesi gereken bir mücadele ortaya koydu. Sonuç alamadı bu ayrı. Ama son haftaların, belki de bu sezonun en iyi, en heyecanlı, en mücadeleli maçını oynadılar. Bu maçta sergilenen mücadele, geleceğe biraz olsun umutla bakabilmemizi sağlayan en önemli olgudur.
Doğru bir beklenti midir? Göreceğiz.
Tüm öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun!
Tonguç AKKUŞ
24 Kasım 2008