Gaziantep maçının üzerinden iki gün geçti. Okuduğum tüm haberleri ve yorumları tekrar okudum. Nasıl büyük bir fırsat kaçırdığımızı yeniden duyumsadım. Hani denir ya “kaçan balık büyük olur” diye... İşte tam da öyle. Kaçan fırsat gerçekten de çok büyük oldu. Son haftaya Galatasaray’ın yalnızca bir puan arkasında girebilseydik gerçekten de şansımız son derece büyük olacaktı.
Bunu söylerken, Trabzon’daki hakem kararı ile yenilgiyi hiç hesaba bile katmıyorum. O gün orada haksızlığa uğramasak, Bursa’da ayağımıza kadar gelen fırsatı tepmesek; bugün çok farklı şeyleri konuşuyor olabilecektik. Trabzon maçına edilecek bir söz yok. O maçı hakem kararı ile verdik. Ama Gaziantep maçının mazereti olamaz. O maçı ne yapıp edip kazanmanın bir yolunu bulabilmeliydik. Rakip istekli oynadıysa, bu maçı onlardan daha istekli oynayarak çevirmeliydik. Hakem takdir haklarında hep rakibe yakın olduysa, hakemi de altedebilmeliydik. Olmadı. Çok üzgünüz. Şimdi ufacık da olsa, umuda bir yolculuğumuz daha var. Umarım herşey istediğimiz gibi gerçekleşir.
Yeniden kongre atmosferine giriyoruz. Bu kongre hiç hesapta yoktu. Ama bana sorarsanız, yeniden kongreye gidiliyor olması çok da iyi oldu. Dünyayı sarsan ekonomik krizin, Bursaspor yönetimini sallamaması mümkün değildi. Ve Bursaspor yönetimi de bu krizden etkilendi. Yeni bir kongre, yeni bir yönetim demektir. Ve bu yenilenmenin Bursaspor’a faydası olacaktır.
Kongrenin gündeme gelmesiyle, adaylar da ortaya çıktı. Adayların ortaya çıkması ile birlikte (bence) görüldü ki siyaset elini Bursaspor’dan çekecektir. Son iki yönetim kurulunda siyasete ödün olarak Bursaspor yönetimine giren kişi bu kez başkanlık için adaylığını açıklamıştır. Ve bence Bursaspor Başkanlığına hiçbir koşulda seçilebilme olasılığı yoktur. Bu da Bursaspor’un geleceği açısından son derece sevinilecek bir gelişmedir.
Adaylardan Lemi Keskin’i medyadan, internet sitelerinden tanıyoruz. Bursasporluluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok. Ama salt Bursasporlu olmak hiç kimseye bir üstünlük getirmez . Bursaspor’un iyi yönetilmesinden söz ediyoruz. Bursaspor’u sevmeyenlerin zaten Bursaspor yönetiminde ne işi olabilir?
Geçtiğimiz yıllarda oldukça sert ve bazen düzeysiz stat tartışmaları yaşamıştık. Lemi Keskin’i bu tartışmalar sırasında daha iyi tanıma olanağı bulmuştuk. O günlerde yazdığı bir yazıda stadın yerine yapılmasını isteyenleri siyasi muhalifler olarak tanımlamış, aslında kendisinin ne kadar siyasi bir bakış açısına sahip olduğunu istemeden açığa vurmuştu. Öyle ya! Stadın senin istediğin yere yapılmasını istemeyenler siyasi muhalifler ise; isteyenler de iktidar yanlılarıdır, değil mi? Yazısında da şöyle demişti:
şu Gruplar Hikmet Şahin'in karşısında olmuşlardır.
1)Siyasi Muhalifler,
2) Bursa'da yaşayıp , ileride bu projeye talip olabilecek, ama şu an talip olamayacak kişiler.
3) Hikmet Şahin'den veya Belediyeden istekleri olup alamayanlar.
4) İlk 3 maddede saydığım kişilerin , muhalif fikirlerinin etkisinde kalan bazı taraftarlarımız.
Ona göre Stadın BUTTİM’e yapılmasını istemeyen bizler siyasi muhaliflerdik. Bizler, Hikmet Şahin’den istekleri olup alamayan kişilerdik. Bizler, şu an işleri bozuk olup yarın bu projeden pay kapmaya çalışan kişilerdik. Bizler kişliksiz, bazı çıkar gruplarının etkisi altında kalan zayıf insanlardık.
Yaa Lemi Keskin! Şimdi o insanlardan oy isteyeceksin öyle mi? Listene istersen Hikmet Şahin’i de al. Ama bence hiç şansın yok, onu da söyleyeyim.
İbrahim Yazıcı başkanlığındaki yönetim kurulu başlangıçta yapılan bazı yanlış işlere rağmen sonuçta başarılı olmuş bir yönetim kuruludur. Bu yönetimin en büyük hatası Samet Aybaba’yı futbol takımının başına getirmiş olmasıdır. Yapılan tüm transfer yanlışları bu hataya bağlı yanlışlardır. Samet Aybaba’nın ardından takımın başına Güvenç Kurtar’ın başına getirilmesi de önemli bir hatadır. Ancak Ertuğrul Sağlam’ın göreve getirilmesi ile birlikte bütün yanlışlardan dönülmüş, çok önemli başarılara yol alınmıştır.
Ligin bitimine dört hafta kala matematiksel olarak şampiyonluk, bir hafta kala da Avrupa Ligi şansınız bulunuyorsa başka başkan aramaya hiç gerek yok. Aradığımız başkan, zaten başımızda.
Tonguç AKKUŞ
Ankara,26 Mayıs 2009