Uzun zamandır keyfimiz hiç bu kadar yerinde olmamıştı diyeceğim, ama, aslında bu dediğim de doğru değil. Ertuğrul Sağlam takımın başına geldiğinden bu yana, Bursaspor’un çizgisi sürekli yükseliyor. Bursaspor yıllardır gerçekleştiremediklerini birer birer gerçekleştirerek, her geçen gün kendini aşıyor. Geçen yıl otuz altı puanla bitirilen ligin ikinci yarısının ardından, bu yıl dokuz maçta toplanan on dokuz puan Bursaspor’u çok değil bir yıl önce bile hayal edemeyeceğimiz, rüyamızda görsek hayra yormayacağımız noktalara taşıyor. Trabzon’dan on dört yıl sonra puanla döndük. Sivas’ı Sivas’da, Manisa’yı Manisa’da ilk kez yendik. Denizlispor’u Denizli’de yenişimizin üzerinden tam on yıl geçtikten sonra tekrar yendik. Ve o Denizli’yi sakın unutmayın: O Denizli bize UEFA kupasına, Hagi’ye mal olmuş bir takımdır.
Üstüne üstlük, Denizli’yi Denizli’de yenerken kalecimiz ve santrforumuz sakat, yedek santrforumuz da kaçak durumdaydı. Kalede Ivankov gibi güven veren bir kalecinin yokluğunda, savunma bloğumuz son derece tedirgindi ve bu tedirginlik maçın son on dakikasına kadar da sürdü. Savunmamız bu tedirginliğin etkisi ile kaleye çok yakın oynamak durumunda kaldı. Denizli’nin ilk atağında gelen gol lise kalecimiz ile defans bloğumuz arasında bir güven bunalımına yol açtı. Durum böyle olunca Bursaspor savunması hücuma destek verme konusunda epey zorlandı. Veli Acar ve Volkan Şen’in de Bursaspor hücumlarında etkin rol alamamaları da bir olumsuzluk olarak sahaya yansıdı. Bu da, Sercan Yıldırım’ın yokluğunda zaten zorlanan Bursaspor hücum hattını olumsuz olarak etkiledi. Durum böyle olunca, iş ölü toplara ve hücum oyuncularının sergileyecekleri bireysel performansa kaldı. İşte burada, hem de tam burada, Turgay Bahadır devreye girdi. Turgay Bahadır öyle bir oyun, öyle bir inanç sergiledi ki, inanılmaz. Sürekli, koştu, pres yaptı, alan daralttı, rakibi hataya adeta mecbur etti. Bu emeklerinin karşılığını da ilk yarı biterken aldı.
İlk yarının sonunda gelen gol, Denizli üzerinde şok etkisi yaratırken, Bursaspor’u moralli ve umutlu olarak soyunma odasına gönderiyordu. İkinci yarıda Bursaspor daha etkili ve ne istediğini bilen bir futbol sergiledi. Oyun Bursaspor’un konrolü altında oynanıyor. Denizlispor’a boş alan bırakılmıyordu. Yine topun ve oyunun kontrolü Bursaspor’da iken sahne alan Turgay Bahadır üstün gayreti ile ikinci golün atılmasını sağladı. Bu pozisyondaki şansımız, Volkan Şen’in özensizliğinin, şansın yardımı ile Batalla’nın önüne gol pası olarak gitmesiyle ortaya çıktı. Volkan Şen’in ceza sahası içinde kaleye bu kadar yakın bir pozisyonda daha özenli ve dikkatli olması gerekirdi. Böylesine güzel pozisyonlar bu kadar kolay çürütülmemeli. Pozisyonu Batalla takip etmese o top auta çıkıyordu. Aman Volkan Şen, aman, biraz daha dikkat! Bursaspor golle birlikte ağırlığını daha da hissettirince üçüncü golü bekler olduk. Herşey böylesine iyi giderken, Turgay Bahadır’ın yine üstün gayretleriyle elde ettiği kırmızı kart ve ardında direkten dönen top, bu maçın iyice kolaylaştığını hepimize gösteriyordu. Ama işler öyle gelişmedi. Bu kolaylık gevşemeye yol açınca topu ağlarımızda görüverdik. Golün ardından yaşanan küçük şok , yerini hemen hırsa bıraktı.Sekseninci dakika ile birlikte tüm hatlarıyla Denizlispor’un üzerine giden bir Bursaspor izledik. Birbiri ardına kaçan goller tam ümidimizi tükenme aşamasına getirmişti ki o anda Zapotochny sahne aldı. Onca kişinin içinde topu adeta sökerek Denizli ağlarına yollayınca bütün Bursasporluların sevinmekten başka şansı kalmıyordu.
Doğrusu biz de tadını çıkara çıkara sevindik. Puan cetvelini keserek masamızın en görünür yerine iliştirdik. Bir zamanlar ilk yarının bitiminde görebileceğimiz (ve hatta bazen göremediğimiz) puanları daha dokuzuncu haftada görmüş olmanın verdiği özgüvenle adeta yeni başarıların hayallerini kurmaya başladık. Bu başarı azımsanmamalı,. Her Bursasporlu bu başarıyı özümsemeli. Ve daha da artması için çabalamalı. Bu hafta Belediyespor önünde de galip gelmeliyiz. Ligin altı haftasında bu ligin bittiğini ilan edenlere hadlerini bildirmeliyiz. Bursaspor ligin son haftasına kadar bu mücadelenin içinde olmalıdır.
Bu arada bir sözüm de Ertuğrul Sağlam’a… Sevgili Hocam! Bu takımın başına getirilmenden söz edildiği andan itibaren hep seni destekledim. Zaman ilerledikçe de yanılmadığımı gördüm. Sen çok önemli bir futbol adamısın. İlkelerin var, ideallerin var. Ama sevgili hocam, bazı şeylerin cazibesine kapılıp, Bursaspor olgusunu yarıda bırakmaya kalkışma. Bak Kayseri’den Beşiktaş’a geçtin. Başarılıydın. Ama Kayseri işin yarım kaldı. Beşiktaş’ta çalıştın. Bence orada da başarılıydın. Sebepleri haksızdı. Ama o iş de yarım kaldı. Şimdi Bursa’dasın. Başarılısın. Adın, Milli Takım Teknik Direktörlüğü için geçiyor. Bu bir onurdur. Ama daha zamanı var hocam. Önce Bursaspor’u çok önemli yerlere getirmen gerek. Bursa da geçmişinde yarım kalan işler arasında sayılmamalı. Farkındaysan henüz tamamladığın bir işin söz konusu değil. Bu arada Bursaspor’u yarı yolda bırakmam deyip eklemişsin: Sezon tamamlandıktan sonra olabilir diye. Şunu da hatırlatmama izin ver sevgili Ertuğrul Sağlam: Bursasporla sözleşmen sezon sonuna kadar değil 2013 yılına kadar. Ve sen Bursaspor’dan –hangi sebeple olursa olsun- bu tarihten önce ayrılırsan Bursa’ya borçlu kalırsın.
Ve sayın İbrahim Yazıcı, siz hala niye duruyorsunuz? Ertuğrul Sağlam’ın önüne beş yıllık yeni bir sözleşme koymak için bundan daha uygun bir zaman olur mu?
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 20 Ekim 2009
23.10.2009 10:00:11, Tonguç Akkuş
Bu yazı 3606
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.
