İlk altı haftada lig bitiren yorumcuları arıyoruz. "Bu ligin birincisi ile ikincisi belli. Geri kalanlar ancak üçüncülük için çekişir" diyenleri arıyoruz. Bursaspor'u her türlü oluşumun dışında görenleri arıyoruz. Sanki yirmi puanla, otuz puanla şampiyon olunabilirmiş gibi, ligi erkenden bitirenleri arıyoruz. Arıyoruz ama bulamıyoruz. Çünkü onlar zaten çoktaaan kıvırtmaya başladılar.
O ne maçtı öyle? Maçın başından sonuna dek sahanın hakimi Bursaspor'du. Hafta başından bu yana zaten bütün şehir bu maçı alacağımızdan emindi. Maç başladığında da gördük ki takım da bu maçın kazanılacağına inanmış. Geçtiğimiz birkaç hafta boyunca kötü oyunundan dolayı eleştirdiğimiz Bursaspor gitmiş, yerine sahanın her yerinde ne yaptığını, ne istediğini bilen bir Bursaspor gelmişti. Topa sahip olduk, pas yaptık, pres yaptık: Galatasaray'ı adeta sahadan sildik. Bunun gururunu yaşamak gerçekten çok güzeldi.
Kim iyiydi, kim kötüydü onun muhasebesini yapmak bile aslında anlamsız. Takım olarak Bursaspor çok iyiydi. Haftalardır takımda yer almayan Tuna Üzümcü, Sercan Yıldırım ve Stelian Krita bile çok iyiydi. İvankov'u, Ömer Erdoğan'ı, Zapotochny'si, Mustafa Keçeli'si, İvan Ergiç'i, Volkan Şen'i, Ozan İpek'i, Turgay Bahadır'ı hepsi üzerlerine düşenden fazlasını yaparak bu zaferi yaşadılar, yaşattılar.Ama gene de bazı isimleri öne çıkartmak gerekirse, Ömer Erdoğan, Zapotochny, İvan Ergiç, Stelian Krita, Turgay Bahadır ve kaleci İvankov'u biraz daha öne çıkartmak mümkündür. Ama bana sorarsanız gerekli de değildir. Çünkü Galatasaray gibi bir takımı ancak takım olarak iyi oynarsanız yenebilirsiniz. Bursaspor takım olarak çok iyiydi.
Günümüz futbolunda, bazıları "ön liberoların kadar konuş" derler. Aslında bu söz günümüz için en önemli futbol gerçeği haline dönüştü. Orta sahada mücadele edip, savunma ile hücum arasında bağlantıyı sağlam tutabilen takımlar başarıya daha kolay ulaşıyorlar. Bursaspor'da da bu gerçeği gözlemliyoruz. Ön liberoda Hüseyin Cimşir ile oynadığında hücumda zorlanan Bursaspor, Stelian Krita ile oynadığında hücumda daha farklı çeşitlilikler yaratabilmektedir. İşin sırrı burada yatmaktadır. Bunun da ötesinde, Turgay Bahadır'ın önüne Sercan Yıldırım'ın konması da rakibe kendi yarı sahasında baskı yapılarak rahat hücuma çıkma olanağının verilmemesini sağlamaktadır. Bütün bunların hayata geçirilmesi ile bir hafta önce gol atabilmesi tesadüflere bağlı bir takımın ne kadar çok gol pozisyonu üretebileceğini göstermiştir.
Yapılan bilinçli tercihlere, üstün mücadele azmi ve her ne koşulda olursa olsun başarılı olma isteği eklenince, ortaya çıkan koskocaman yürekler bzie bu mutluluğu yaşattılar. Ama oynanan her final maçı yeni finalleri de beraberinde getiriyor. Hafta sonu Kayseri ile çok önemli bir maç daha oynayacağız. Bir önceki başarının taçlanabilmesi için bir sonraki maçtan da başarı ile ayrılmak gerek.Bu sporun doğasında var olan bir gerçek. Herhangi bir başarıyı yeterli görmek sporun ruhuna aykırı. Gelen her başarı, yeni başarıları gündeme getirir. Oynanan her maç, ardından gelen maçı final havasına sokuyor. Bu da zaten zor olan işleri daha da zorlaştırıyor. Bir de böyle önemli maçlardan sonra takımlarda görülen düşüş var ki en büyük korkumuz da o zaten.
Hepimiz Kayseri'den güzel haberler bekliyoruz. Bekliyoruz ki Beşiktaş maçının anlamı daha da büyük olsun.
Yabancısı olduğumuz, daha önce içerisinde hiç bulunmadığımız mücadeleleri yaşadıkça, aldığımız keyif daha da büyüyor. Demek ki küme düşme mücadelesinin ötesinde daha güzel heyecanlar da varmış. Küme düşmemeyi hedefleyerek de futbol oynamak mümkünmüş. Bu heyecanları bizlere yıllardır yaşatmayanlara, yaşatamayanlara kızgınlığım gün geçtikçe daha da artıyor. Kendi yüreklerine sığdıramadıkları başarı azmini sırtlanmaya taraftar olarak bizim yüreklerimiz çoktan hazırdı, hazırmış. Adım adım bu hedefe bizleri adeta sürükleyen Ertuğrul Sağlam'a her Bursasporlu bir teşekkür borçludur. Bütün bunların da İbrahim Yazıcı yönetiminde yaşandığı da unutulmamalıdır.. Sezar'ın hakkı Sezar'a… Aybaba, Kurtar dönemlerinde acımasızca eleştirdiğimiz yönetimin de hakkını teslim etmeliyiz.
Bu arada bütün bunları yazdığım ve eleştirilerini haksız bulup eleştirdiğim için Hocam bana kızmış. Demiştim ki ona: Aslında başarılı olan bir yönetime, teknik adama ve takıma, bu başarılar tesadüfidir derseniz; hem de bunu bir futbol kulübünün kongresinde yaparsanız, normaldir, ıslıklanırsınız. Ve eklemiştim: "Oxford'da konferans vermiyorsunuz. Bir spor klübünde, dinleyenlerle eşit oy hakkına sahip olduğunuz bir ortamda değerlendirme yapıyorsunuz. " İsim vermeyerek aslında Prof. Dr. İsmail Doğan Hocamızı kastetmiştim. Aslında hocamı incitmek ya da kızdırmak gibi bir niyetim yoktu. Ben bir durum saptaması yapmıştım. Bu saptamanın doğruluğuna hala da inanıyorum. Her kim olursa olsun, tarihimizde yaşamadığımız başarıları yaşatanları böyle eleştirirse, salondan protesto sesleri yükselecektir. Ama ben gene de şunu ekleyeyim: Siz ne kastederseniz kastedin, karşınızdaki inciniyorsa; hatalısınız demektir. Söylemek istediklerimi hocamı incitmeden söyleyemediğim için hatalıyım ve ondan özür diliyorum.
01.12.2009 15:44:21, Tonguç Akkuş
Bu yazı 3996
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.
