Bursalı ve Bursasporlu Olmanın Onuru Maçın sonuna doğru Ömer Erdoğan'ın sahaya girmek üzere hazırlandığını görünce şaşırdım. Ertuğrul Sağlam, "İbrahim Öztürk ya da Zapotocny'yi çıkartıp ne elde etmeyi planlıyor olabilir?" diye düşündüm. Hemen ardından Sercan Yıldırım'ı oyundan alınca şaşkınlığım iyice arttı. (2-1) mağlup durumda iken "mağlubiyeti kolaylıkla koruruz" demekten kendimi alamadım. Hem de o an, bu haftaki yazımı kafamda şekillendirdim. Yazımın başlığı "Hakem Kararı İle" olacaktı. Yazımda, hakemin yanlı ve kasıtlı tutumlarından söz edecek, bir paragrafı da Ertuğrul Sağlam'ın yanlış oyuncu değişikliklerine ayıracaktım. Haydi Turgay Bahadır neyse de; sonradan oyuna kurtarıcı olarak giren Veli Acar ve Ömer Erdoğan konusunda Ertuğrul Sağlam'ı eleştirecektim. Zaten Ertuğrul Sağlam da maçtan sonraki basın açıklamasında da bu konuya değindi. Yaptığı değişikliklerle riski göze aldığını, eleştirilebileceğini bildiğini, ancak olumlu sonuç alınınca bunların rafa kalktığını söyledi. Hoca haklıydı. Hem de çok haklıydı. Yüzde yüz eminim, ki Bursaspor Beşiktaş maçı üzerine yazı yazacak kişilerin tamamı (evet tamamı) bu konuyu yazacaktı. Lamı cimi yok yazmayacaktım diyen yalan söyler. Maçtan sonra yazılanların tamamına yakınını okudum. Bu konuya dikkat çeken bir yazara bile rastlamadım. Adam gibi adam diyoruz. Bari bu adam gibi adama haksızlık etmeyip adam gibi davranalım. Herkesten bu durumu yazıp, en azından dürüst olmalarını beklerdim.
Hep söylerim; Bursaspor için Beşiktaş maçlarının anlamı bambaşkadır diye. Bunca senenin Bursasporlusuyum. Beşiktaş'a yenilince üzüntüm çok farklı oluyor. Beşiktaş'ı yenince de sevincim çok büyük oluyor. Adeta kendimi kaybediyorum. Daha önce de bir yazımda yazmıştım. Beşiktaş'ı yenince beynimde tatmin olmamış bir tek hücre bile kalmıyor. Cuma gecesi de öyle oldu. Bursasporluluğum doruğa çıktı. Bursasporlu olmanın onurunu doyasıya yaşadım. Son Beşiktaş galibiyetinde küçük bir bebek olan oğlum da, ben atılan gollerle zıplayıp oradan oraya koştukça; ardımdan o da zıplayıp koşuşturdu durdu evin içinde. Hem de koşumuz bitince "Nooldu baba niye koştuk, niye sevindik? diye sordu. Ben de ona "Bursaspor gol attı ya oğlum, ondan seviniyoruz " dedim. O da bana bütün masumiyetiyle "Gol nasıl oluyo baba?" diye sordu. "Kaleyi görüyorsun ya oğlum. İşte top o kaleye girince gol oluyo" dedim. Gollerin tekrarı verildikçe "Baba yine gol oldu bak!" diye sevindi oğlum. Çocuklar böyle anları yaşadıkça Bursasporlu olacaklar diye geçirdim içimden. Bursa'ya Bursasporlulara bu zaferleri yaşatmak geleceğimizin de teminatıdır. O akşam İnönü Stadında bu zaferi yaşayıp, yaşatanlar Bursaspor'un geleceğine de çok önemli bir katkıda bulundular.
Ağır hava şartlarında, özellikle ilk yarıda takımımızı gururla izledim. Adeta göle dönen İnönü stadının zemininde topa hakim olarak Beşiktaş'a top göstermedik. Sürekli olarak oyunun kontrolü bizdeydi. Biz ne istediysek, o oldu. Bastık, mücadele ettik; futbolun olumsuz hava koşullarında nasıl oynanması gerektiğinin dersini verdik. Aslında sahaya çıkan takımı gördüğümde de şaşırmıştım. İbrahim Öztürk, Hüseyin Cimşir Ve Ozan Has'ı sahada görünce durumu algılamakta zorluk çektim. İlk onbirin gediklileri Ömer Erdoğan, Turgay Bahadır'ın yanı sıra son haftaların yıldızı Kirita'da sahada yoktu. Maç başlayınca ortaya çıktı ki sahaya çıkan oyuncular zorlu hava koşullarının oyuncularıdır. Her biri Beşiktaş'ın iflahını kesinceye kadar yapmaları gereken ne varsa hepsini bir bir yaptılar. Onlarla gurur duyduk. Özellikle İbrahim Öztürk ve Bekir Ozan Has onca maç eksikliklerine rağmen nasıl bu kadar hazır kalabildirler. Onları ayrıca tebrik etmek gerek.
İkinci yarının başında Sercan Yıldırım'ın kaçırdığı gol ile birlikte Bursaspor'da yaklaşık yarım saatlik bir düşüş süreci başladı. Bu süreçte hakemi de yanına alan Beşiktaş, haksız bir şekilde öne geçti. Ama sonunda Beşiktaş ile birlikte hakemi de yenmenin keyfi çok büyük oldu. Hakem de bu maçtan alacağı dersleri de alıp hakemliğin ne kadar zor ve önemli bir iş olduğunu kavramıştır. Ve yine umarım ki bu hakem bir daha hiç kimseye hakemi de yenmiş olmanın keyfini yaşatmaz. Adil olmaya özen gösterir.
Şimdi sıra şehrin dinamiklerinde. Bu takım otuz beş puan ile ilk yarıyı -tarihinde ilk kez- kapatıp aklımıza bile gelmeyecek başarıların sinyalini verdi. O yüzdendir ki "dinamikler" "dinamitlikten" bir an önce vazgeçmeli, yaşadığı şehre Real Madrid, Barcelona, Inter, Milan, Bayern Münih gibi takımları getirmenin planlarını şimdiden yapmaya başlamalıdır.İnanın bana "Bursa-Barça" maçı artık hayal değil. Üzerinde yürüdüğümüz yol, er ya da geç bizi o noktaya ulaştıracaktır.
Unutmayın; Küme düştüğümüzde, şehir olarak topyekün düşmüş, bütün olumsuzlukları hep birlikte yaşamıştık. Şimdi ise bu takım sınıf atlayıp Avrupa arenasına çıktığında topyekün şehir olarak sınıf atlayacağız. Bundan da başta Bursa şehri olmak üzere herkes kendi nasibini alacaktır.
Ne diyelim? Gökten üç elma düşmüş…
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 21 Aralık 2009
22.12.2009 17:30:56, Tonguç Akkuş
Bu yazı 4593
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.