Bugünleri yaşamak gerçekten çok güzel. Yıllarca keçiboynuzu misali küçük başarılarla avunan bizler için bugünlerin önemi çok büyük. Çok güzel günler yaşıyoruz. Bugünlerin anlamını ve kıymetini çok iyi kavramak gerek. Bu şehirli olmaktan her zaman gurur duyduk. Bu şehri yüceltebilmek için her zaman canla başla çalıştık. Bursaspor'u da bu şehrin en önemli olgularından biri olarak görerek, bir marka olabilmesi için elimizden geleni yaptık.
İtiraf etmeliyim ki bu çabalarımızda uzun yıllar boyunca başarısız olduk. Yerimizde saymak bir yana, geriye bile gittik. Yetmişli yıllarda Anadolunun gururu olan Bursaspor; sonraki seksenli, doksanlı yıllar boyunca elindeki sermayeyi yiye yiye tüketti. Aradaki geçici, göreceli başarıları saymazsanız sürekli başarısızlıklar yaşadık. Bu başarısızlıkları da 2004 yılında küme düşererk taçlandırmayı becerdik.
Şöyle örneklemeye çalışayım: İstanbul takımlarına karşı elde edilen galibiyetlere bir göz atalım. Bu galibiyetlerimn çok önemli kısımlarının yetmişli yıllar ile 2006 yılından sonra elde edildiğini görürüz. Bunların dışında geçen yirmibeş yılın yirmi yılında sürekli başarısızlıklar yaşandığı görülür. 1987-1992 ve 1996-1998 dönemleri dışında sürekli alt sıralarda, sürekli küme düşmemeye oynayan bir takımdık.
Şimdi, bütün bunları ben niye anlatıyorum? Bütün bu başarıları, bu güzel günleri iyi kavramamız, değerini çok iyi bilmemiz gerek. Yılllarca acılarla yoğrulup, sıkıntılarla boğuşup bu günlere geldik. Bu başarıda yönetim kurulumuzun ve teknik kadromuzun çok önemli bir yeri vardır. Gün onları takdir etme günüdür. Gün bu başarıyı paylaşma zamanıdır.
Saracoğlu'nda destansı bir galibiyet aldık. Oysa, herşeyin daha yirminci dakikada bittiğini düşünmüştük. Maçın farka doğru gittiği korkusuna kapılmıştık. Batalla'nın erken gelen golü umutlarımızı hafifçe yeşertse de, yenebilecek bir gol herşeyin sonu olabilecekti. Bu golden sonra maç bıçak sırtında oynandı. Gol yememek çok önemliydi. Bu amaca yönelik olarak kontrollü bir oyunla Fenerbahçe'yi kalemizden uzakta tutmaya çalıştık. Bunda da başarılı olunca maçın sonlarında risk alabildik. Fenerbahçe'nin fizik gücünün de düşmesiyle rakip kale önünde daha fazla görünür olduk. Maçın sonlarında (biraz da şansımızın yardımıyla) gelen beraberlik golü sonrasında galibiyeti her iki takım da çok istedi. İşte bu kontrolsüz istek Fenerbahçe'nin sonu oldu: Çünkü fizik olarak Bursaspor kadar güçlü değillerdi. Bursaspor'un üç kişiyle çıktığı hücuma bir kişiyle cevap verebilmeleri onların sonunu hazırladı.
Bu galibiyet sonrasında çok önemli ve zorlu bir sürece girdik. Önümüzdeki üç - dört haftada oynanacak maçlarda alınacak sonuçlar, neyin mücadelesini verdiğimizn en büyük göstergesi olacak. İşin artık şakası yok. Ligin bitimine on iki (Bizim için on üç) maç kaldı. Eşi benzeri bulunmaz bir fırsat önümüzde. Bazı şarkıları henüz yüksek sesle söyleyemesek de şöyle hafiften terennüm etmeye başlayamaz mıyız?
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 24 Şubat 2010
24.02.2010 12:19:04, Tonguç Akkuş
Bu yazı 3618
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.
