Bu ne kadar zor bir şeymiş. Oynadığın, kazandığın her maç bir sonraki maçı daha önemli hale getiriyor. Oynayacağın her yeni ve önemli maç, geçmişte yaptıklarının tamamını önemsiz hale getiriyor. Dün diye bir şey asla yok. Yarın diye bir şey de öyle… Varsa yoksa bugün. Bugünü doğru değerlendirebiliyorsan, yarınlara yelken açabiliyorsun. Hepsi bu kadar. Bu yüzden de çok ama çok zor.
Kelimenin tam anlamıyla, Sırat köprüsünden geçiyoruz. Hata yapmamak için gerçekten çelik gibi sağlam sinirlerinizin olması lazım. Bir taraftar olarak ben soğukkanlılığımı muhafaza edebilmekte gerçekten çok zorlanıyorum. Maç öncesi, sırası ve sonrasında ben, ben gibi davranamıyorum. Dış dünya ile iletişime kapanıyor, başka hiçbir şeye konsantre olamıyorum.
Bursaspor'u yönetenlerin ve sahaya çıkarak temsil edenlerin stres yönetimi konusunda biz taraftarlardan çok daha önde olduklarını sevinerek görüyorum. Her türlü zorluklara rağmen bir onur mücadelesi verdiklerinin bilincindeler. Mazeret üretmek yerine başarılı olmayı seçiyorlar. Bu da yetmiyor, başarıların kalıcı olmasını sağlıyorlar. Ve yıllardır başarısızlıklara abone olmuş bir camianın insanları olarak bizler, bu stresi taşımakta zorlanırken, onlar, bizlere "hayat" dersi vermeye devam ediyorlar.
Bizler taraftar olarak gönül bağıyla bağlı olduğumuz takımımızın başarılarına ortak olmaya çalışırken, onlar, her biri iyi bir profesyonel olarak, kariyerlerine silinmez harflerle kazınacak bir şampiyonluğun peşinde koşuyorlar. Bunu yaparken de kırk yıllık Bursasporluların yapamadığı kadar da Bursaspor'u yüceltiyorlar. Dediğim gibi bizler Bursasporlu olarak böyle güzel günleri çok az yaşadığımız için ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Ama onlar duygu bağı da kurdukları Bursaspor'a karşı profesyonel yaklaşım sağlayarak serin kanlılıklarını da korumayı becerebiliyorlar.
Her bir futbolcu sahaya çıktığı anda ne yapması gerektiğinin bilincinde. Sahaya çıkan herkes üstüne düşenin fazlasını yapmaya çalışıyor. Mücadele, pres, yardımlaşma… Ne isterseniz var. Zaman zaman stresin etkisi altına girerek hata yaptığımız anlarda olmuyor değil. Dün geceki Denizli maçının son on beş dakikasındaki gibi. Her ne olduysa oldu, Bursasporlu oyuncular top peşinde koşmaya başkladılar ve golü yedik. Her zaman söylerim, dünyanın en iyi ortası da yapılsa, korneri de atılsa; ona vurabilecek bir oyuncu yoksa o topun hiçbir anlamı yoktur. Top peşinde koşarken Roberts unutuldu ve golü atıverdi. Son on beş dakikada çok zorlandık. Her an ikinci golü yiyebilir ve hüsrana uğrayabilirdik. Hatta Denizlispor'a verilmeyen bir penaltıdan da söz edilebilir. Maçın sonunun muhasebesinin çok iyi yapılması şart. O hatalardan gereken derslerin çıkartılması gerek.
Şampiyonluk yolu çok zor ve dikenli. Atılan her adımın, yapılan herşeyin bir bedeli var. Her oynanan maç bir sonraki maçı daha zor hale getiriyor. Düne kadar Manisa, Denizli maçları en zor maçımızdı. Şimdi Belediye maçı en zor maç. Zoru kolaya çevirecek şey ise, sahaya çıkıp son derece soğukkanlı bir biçimde sonuna kadar mücadele etmek.
Bursasporlu teknik yönetimi ve oyuncuları bunun için ayrıca tebrik etmek gerek. Oyundan kopmuyorlar, sinirlenmiyorlar. Görülen kartların çok az sayıda kalması da bunun en büyük kanıtı.
İvankov'u, Ali Tandoğan'ı, Ömer Erdoğan'ı, İbrahim Öztürk'ü, Mustafa Keçeli'si, Hüseyin Cimşir'i, İvan Ergiç'i, Volkan; Şen',i, Ozan İpek'i, Sercan Yıldırım'ı, Turgay Bahadır'ı, Zapatochny'si, Batalla'sı, Haktan Odabaşı'sı ve Ertuğrul Sağlam'ı ile Bursaspor ne yaptığını biliyor. Mücadeleleri ve sorumluk bilinçleri ile yarınlara "büyük umutlar" taşımamızı sağlıyorlar.
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 23 Mart 2010
23.03.2010 13:05:15, Tonguç Akkuş
Bu yazı 3790
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.