Tek Devrelik Bursaspor Tek devrelik maçlar izlemeye alıştık artık. Karabük maçı ile başlayan tek devre oynama, tek devre uyuma serisi sürüyor. Karabük, Ankaragücü, Fenerbahçe, Manchester United ve Antalya maçlarının tamamında tek yarılık oyunlar sergiledik. Sebepleri üzerinde durulmalı. Tamam, yenilmedik ama üç beraberliğin iki yenilgiyle eşdeğer olduğu gerçeğini de göz ardı etmemek gerek. Ankaragücü maçındaki gibi bir yarıya beş gol sığdırırsanız sorun yok da, geçtiğimiz haftalarda da görüldüğü gibi, tek yarılık maçlarda bir yarıya sığdırdığınız iki gol bile galibiyeti getirmeye yetmeyecektir.
Antalya karşısında da ilk yarıyı neredeyse hiçbir şey yapmadan tamamladık. İlk yarıda izlediğimiz Bursaspor, bir zamanlar içimize sıkıntı veren Bursaspor gibiydi. Üzerinden henüz çok uzun zaman geçmedi. Hala hatırlamakta güçlük çekmeyiz. Savunma yapamayan, hücum edemeyen, hiçbir türlü organize olamayan bir Bursaspor vardı sahada. Sıkıntı ve endişe içinde izlediğimiz bu maçın sonunun nereye varacağı konusunda ise karamsar düşünceler içindeydik. Her zaman takım olmanın bilinciyle, sahada hiçbir şey yapmadıklarında bile birbirleriyle yardımlaşan futbolcular, birbirlerine destek olmaktan bile çok uzaktaydılar. Kimse sorumluluk almıyor, girilen mücadelelerden başarısızlıkla çıkılıyordu. İlk yarının ortalarında gelen gol kara bulutların daha da artmasına sebep oldu. Hem de ne gol? Bursaspor'dan izlemeye alıştığımız golü Antalyaspor kalemize gönderiverdi.
Ne olacak da, nasıl olacak da bir gol atıp durumu eşitleriz diye düşünmeye çalışırken, bir umut ışığı göremeyince; bari ilk yarı böyle bitsin düşüncesine bürünüverdik. Ama o da öyle olmadı. İlk yarının son dakikasında evire çevire; göstere göstere Antalyaspor'un golü geldi. Ve aslında bütün umutlarımız da orada tükendi. Yıllar öncesinin sıkıntılı, kasvetli, umutsuz Bursaspor'u yine karşımızdaydı.
İkinci yarı ile Ertuğrul Sağlam Hüseyin Çimşir'in yerine Kirita'yı sahaya sürdü. Bu mu dedim kendi kendime? Bu kadarcık mı yani? Hüseyin çıkacak, Kirita girecek ve her şey düzelecek öyle mi? Seyredelim görelim bakalım diye söylendim, inançsızca kendi kendime. Evet bu kadarcıktı ve işe de yaramıştı. Üzerinde ölü toprağı olan bir takım bu kadarcık bir dokunuşla bile silkinmiş, alıştığımız Bursaspor gibi oynamaya başlamıştı. Aslında her şeyi tek bir oyuncu değişikliğine bağlamamak gerek. İkinci yarıda tüm futbolcularda bir anlayış değişikliği ve kaybetmeme hırsı da gözlenebiliyordu. Gol gecikmedi. Ama erken gelen bu gole hiç sevinemedik. Ali Tandoğan'ın topa kafayı vurması ile aynı anda aldığı aldığı darbe, havada uçan kuşun vurulması misali, yere düşmesine sebep olduğunda, hepimiz çok ciddi bir durumla karşı karşıya olduğumuzu anlamıştık. Sıkıntı içinde beklerken Ali'den gelen olumlu haberler içimize su serpti. Aklımız Ali Tandoğan'da iken Antalyaspor'un yaptığı bir hatayı golle sonuçlandırınca daha da fazlasını ister olduk. Her şey aslında iyi de gidiyordu. Mücadele ediyor, pozisyonlara giriyorduk. Ama oyuna girişi ile Bursaspor'un kendine gelmesini sağlayan Kirita, yaptığı kontrolsüz hareketle takımını eksik bırakıyor, alınacak beraberliği "iyi sonuç" haline getiriyordu. Yaptığı olumlu ve olumsuz işlerle Kirita "günün kahramanı" oluverdi.
Bu sonuçla sekiz haftadır gururla taşıdığımız liderlik bayrağını Trabzonspor'a teslim ettik. Bu hafta maçımız Trabzonspor ile. Bu bayrağı tekrar elde etme fırsatı elimizde. Alınacak kötü bir sonuç ise zor günlerin başlangıcı olacaktır. Bu yüzden tüm ciddiyetimizle bu maçı kazanmanın çarelerini üretmemiz gerek. Tüm Bursaspor camiası birlik olup bu maçı kazanmalıdır. Aslında beş haftadır süregelen "gizli" krizden çıkabilmemizin yolu da budur.
Tonguç AKKUŞ
Ankara, 8 Kasım 2010
08.11.2010 11:52:18, Tonguç Akkuş
Bu yazı 3070
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.