Bursa, Valencia’dan 6 gol yedi ya, kalemi sarı lacivert damlayan, kalemtraşlar başlamış Bursaspor’a ve Ertuğrul Sağlam’a sallamaya.
Eleştirmek başka, küçük görüp, dalga geçmek başka. İspanyol basını böyle yapabilir. Nitekim başka bir ülke takımını, eze eze yenmiş, ama sen, İstanbul medyası sen yazarken dikkat etmelisin, tutmadığın bir takım da olsa, maksadını aşmamalısın!
Salladıkları Şampiyonlar Ligi’ndeki performansı değil de Bursaspor’un şampiyon olmasıymış!
Bursa şampiyon olup ülkeyi rezil etmiş!
Heyhat!
Hani şampiyonluğu hak eden Fenerbahçe doğrudan katılsaymış devler ligine, daha başarılı olabilirmiş Bursaspor’dan, demeye getiriyor da, O Fener’in ön elemede (Yunan takımına yenilerek) nasıl rezil olduğunu, o sırada Türk futbolunu da temsil ettiğini hesaba katmıyor!
Kim katmıyor?
Dünyaya sarı lacivertli gözlüklerle bakan medya ve yazarları.
Bunlardan biri de Meriç Tunca!
Hürriyet Gazetesi’nde kaleme aldığı “Bursaspor'u rezil edenler “ başlıklı son yazısında, Bursaspor ve teknik adamını yerin dibine sokarken, suçluyu, “Bursa’nın şampiyonluğunu isteyenler” olarak göstermiş.
O ve onun gibiler için, Anadolu’dan şampiyon çıkmamalı. Şampiyonluk İstanbul takımlarının, mümkünse de Fenerbahçe’nin hakkı olmalı(!) Hatta lig başladığında ve hatta maçlar oynanmadan Fenerbahçe şampiyon ilan edilmeli(!)
Bursa ilk yılında, ilk şampiyonluğunda acı bir deneyim yaşadı. Boyunun ölçüsünü aldı. Futbolcusu, teknik patronu ve elbet yöneticisi, başta da başkan İbrahim Yazıcı!
Yeşil beyazlı takım salt Bursa değil, Türk futbolunu temsil etti. Bunu ne İstanbul medyası kabullenebildi, ne de Bursaspor yöneticileri idrak edebildi.
İstanbul medyası, pusuya yatmış, Bursaspor’un rezil olmasını bekledi. Tıpkı Meriç Tunca gibi de pusudan başını kaldırıp saydırmaya başladı.
“Bursaspor’un Şampiyon olması hataydı!”
Hani onlar ilk katıldıkları yıllarda, önüne geleni devirip, anlı ve şanlı bayraklarını gururla dalgalandırıp, temsil ettiler ya, Bursaspor’un bu durumunu içlerine sindiremiyorlar(!)
Oysa Galatasaray, 1993-94 sezonunda M.United’ı ön elemede geçip Şampiyonlar Ligi’ne katıldığı ilk yılında 6 maçta sıfır galibiyet 2 beraberlik, 4 mağlubiyet, tek gol atıp 10 gol yerken sadece 2 puan toplayabilmiş.
Fenerbahçe ise Şampiyonlar Ligi ile 1996-97 sezonunda tanışmış ve ilk yılında, 6 maçta 2 galibiyet, 1 beraberlik, 3 yenilgi ile 3 gol atıp, 6 gol yerken, 7 puan toplamış. Fakat aynı Fenerbahçe 2001-2002 sezonunda Şampiyonlar Ligi tarihinin en kötü performanslarından birini sergilemiş. Ne zaman, devler ligine ikinci katılışında. Sarı Lacivertlilerin “en kötüler” listesinde 2. sırada yer alan performansı şöyle: 6 MAÇTA SIFIR GALİBİYET, SIFIR BERABERLİK, 6 YENİLGİ İLE 3 GOL ATIP, 12 GOL YEMİŞ, GRUBUNU "SIFIR PUANLA" TAMAMLAMIŞ!
Meriç Tunca gibi sevinmiyorum, aksine üzücü bir durum. Üzücü ve unutulmamsı gereken bir durum. Senin takımının böyle bir kara tablosu varken, Bursaspor’a laf söyleme, dalga geçme hakkınnı nereden buluyorsun?
Listenin ilk sırasında ise Slovakya’nın’ın Kösice takımı var, ikinci sırada Fenerbahçe yer alıyor. Bursaspor ise son maçında Bursa’da, G.Rangers’i yenemez veya puan alamazsa, Fener’in önüne geçip, ikinci sıraya yerleşebilir!
Adını 1997-98 sezonunda devler Ligine yazdıran Beşiktaş’ın ilk yıl performansı, ise 6 maçta 2 galibiyet, sıfır beraberlik, 4 mağlubiyet, 6 gol atıp, 9 gol yemiş ve 6 puan toplamış.
Trabzonspor ise Şampiyonlar Ligi’ne hiç katılamamış. Hatta ön elemede bir Rum takımına elenişi var ki, söylemeye dilimiz, yazmaya elimiz varmaz!
Acı ve trajik olan, İstanbul medyasında kimi kalemşorların, tuttukları takımların durumunu görmezden gelip Bursaspor’a tu kaka demesi…
***
Evet, tartışılmayacak tek gerçek var, o da Bursaspor Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk yılında çok ama çok kötü bir performans sergiledi. Son maçında Rangers’i yenmesi, bu gerçeği örtebilir ancak, değiştirmeye yetmez.
Bunun bir çok nedeni ve sorumlusu var. En büyük sorumlu yönetimdir. Ne yazık ki, bu takımın Türk futbolunu temsil ettiğini ve ulaştığı mertebenin büyüklüğünü anlayamadı.
İkinci derecede, Ertuğrul hoca suçlu, ki o transferler onun direktifi ve izniyle yapıldı. Kahvehanedeki ahkam kesebilen sıradan taraftar bile, “3-4 tane etkisiz ve yaşlı oyuncu alınacağına, kaliteli ve bir tek yıldız isim alınsaydı, takıma daha faydalı olurdu” diye düşünürken, böyle bir transfer yanılgısına düşmesi, bu tablonun sorumlusu olarak Ertuğrul hocayı karşımıza çıkarıyor!
Ertuğrul Sağlam’ın oyuncularını psikolojik olarak da devler ligine hazırlayamadığı görüldü. Daha geçen seneye kadar alt liglerde oynayan, ismi yeni duyulan futbolcuların, sürpriz şampiyonluğun ardından, kendilerini bir anda Şampiyonlar Ligi’nde bulması, ligde farklı, Avrupa’da farklı performansın ana sebebiydi. Buna en açık örnek Sercan Yıldırım’dır. Genç oyuncu, heyecanını beşinci maçta dahi üzerinden atamadığını, Valencia maçında kaçırdığı pozisyonlarla bir kez daha gösterdi. Bu hem heyecanının, deneyimsizliğinin, hem de son vuruşlardaki beceriksizliğinin sonucuydu. (yetenekli, ama tembel olduğu şeklindeki eleştirilere söyleyecek söz bulamıyorum)
Ancak bu oyuncuları hazırlayacak ve eksiklerini giderecek olan da teknik kadrodur. Hem fiziksel, hem de mental anlamda sorun varsa, işin sadece taktik ve teknik olmadığını, oyuncuları motive etmenin de gözardı edilmemsi gerektiği anlaşıldı. özellikle Avrupa için Ertuğrul Sağlam’ın sınıfta kaldığını söylemek yanlış olmaz.
Ancak Meriç Tunca’nın yazdığı gibi geçen sezon kimse Sağlam’ın dünyanın en iyi teknik adamı olduğunu iddia etmedi.
Ertuğrul Sağlam’ın bu yanlışları onu dünyanın en kötü teknik adamı yapmaz ama ülkemizin en iyi teknik direktörlerinden biri olduğu gerçeğini de değiştirmez! (Hazmetmek lazım!)
Şanssızlığı da bir yere not edebiliriz ama asla mazeret hanesine koyamayız. Zira böyle bir performansın mazereti olamaz, olmamalı da!
Bursaspor’un bu performansının bir diğer göz ardı edilen sorumlusu var ki, o da Bursa kenti ve işadamlarıdır! Sezon öncesi Ertuğrul hocanın “şampiyon olduk ama bu kent bize sahip çıkmadı” sözlerini anımsamakta yarar var!
Ne yazık ki, Bursa’nın önde gelen işadamları ve sanayi kuruluşları, Şampiyonlar Ligi ile Bursa’nın uluslararası alanda tanıtım yapma fırsatını kullanamayanlar kategorisinde belki de ilk sırada yer alması gereken birimlerdir.
Şimdi İstanbul medyası Bursa ve Bursaspor ile dalga geçiyor. Bu yıl da olası şampiyonluğunun önüne set çekmek için, Meriç Tunca gibi kalemlerini kertmeye başladılar.
Bu takım ligde bu sezon da şampiyonluk ipini önde göğüsleyebilir. Ve bu yüksek bir olasılıktır. Burada acı olan İstanbul takımlarının ısrarla yanlışlarından vazgeçmemsidir. Kendilerini Türk futbolunun üstünde gördükleri, Türkiye’nin İstanbul’dan ibaret olduğunu düşündükleri sürece bu konuları tartışmaya devam edeceğiz görünüyor.