"Film yaptın da ne oldu, başın göğe mi erdi?" diye soruyor babası!
O nedenle eve geç dönüyor, erken çıkıyor ivedilikle! Hastalanıp bir haftadır da eve kapanınca kaçamaz oldu, sözlü darbelerinden!
Marangoz emeklisi, mesleğinin son günlerinde parmaklarını planyaya kaptırmış 70'lik ihtiyar delikanlı, kansere karşı kazandığı zaferden aldığı güçle daha çok sorgular oldu oğlunu?
"O kadar gazetecilik yaptın, kitap yazdın, film bile çektin, ne oldu? Eline ne geçti?"
Bakışlarını kaçırıyor, susuyor sadece…
Kendine sorduğu ve yanıtını bulamadığı muhasebelerinden birini yüzüne vuruyor inatçı ihtiyar Arnavut!
İçini kemiren bir kurt, bir nefes, lanet…
Suç mu işledi? Hata mıydı, günah mı?
Babasının, "Rahat batıyor sana! Kaşındın, film çektin ne oldu?" sorusu yankılanıyor, içindeki kurdu besliyor… Haykırmak istiyor, Kayahan'ın şarkısını ısırıyor dişleri, soluyor düşleri, eriyor: "Pişmanım, pişmanlık alın yazım!"
Nerede yanlış yaptı, neydi günahı?
Bursa'da film çekmeye kalkmak mı? Bursaspor taraftarını konu etmekmi yanlış?
Yapımcı ortağı M.A.A'ya güvenimin boş çıkması mı onu tarumar eden?
10 kopya ile vizyona girmiş sezonun ilk filmini 7092 kişi izlemiş, emsallerini geride bırakmış olması suç mu?
DVD olamayacak, TV'lerde yayınlanamayacak kadar pespaye bir iş mi? Alın teri, gözyaşı, emek, boşa mı, boş mu?
Ağlasa, sesi duyulur mu mısralarda…
Hangi vicdan, filmin post prodüksiyonu için, amansız hastalık misali bir tefecinin bankalardan alınamayacak krediyi aldırıp cehennem çukuruna bırakır insanı! Batık yapımcı M.A.A'nın ne kadar umurunda, hangi yapımcı umursar ki?
Bursa'nın sahip çıkmadığı bir film İstanbul'un neden umurunda olsun ki?
İstanbul için Bursa ne ki?
Arka bahçe? Kestane şekeri, bir buçuk yoğurtlu İskender… Veya Uludağ?
Yeditepeli dev değirmen için anlamsız ve değersiz bir kent Bursa, yok sayılmalı, yapılanlar değer görmemeli, şampiyon olmuş futbol takımıyla dalga geçilmeli, başarısı küçümsenmeli, Bizans'a başkaldırının simgesi (İstanbul'a) kafa tutmamalı…
Zor şehir Bursa… Zor iş Bursa'da var olmak, haykırmak!
Bursa evladını görmez, bağrından çıkanını tutmaz! İstanbul varken ne hacet film yapmak, ne cüret!
Onlar milyon dolarlar harcarken, sıfır bütçe ile film yapmak ne büyük ayıp(!)
"Aldın mı boyunun ölçüsünü?"
Bak, koskoca Bursa'da hiçbir sinema, hiçbir belediye salonu filmini tekrar oynatmak istemedi. Minarelerin gölgesinde kalıp, av mevsiminde kaybolup, eyvah eyvah nidalarıyla, üç aydır ödenmeyen krediler soktu mu yerin dibine!
Telefonlara çıkmayan batık yapımcı M.A.A'ya hakkı nasıl ödenecek, nasıl helalleşilecek bu minvalde?
Çevirdiği dolaplar film olur mu, ardından birileri filmini çeker mi? Beyoğlu'nun arka sokaklarının, izbe meyhanesinde salya sümük ağlarken ne kadar samimi olabilir bir insan, ne kadar sinematografik kalır yaşananlar?
Bilmem kaç bilinmeyenli denklem, lakin ortada tek gerçek; zor çok zor günler duruyor önünde…
İçini yakan babasının sözleri, eşinin sessiz isyanı, kendine itiraf etmeye korktuğu son söz:
"Çektiğim film elimizde patladı!"
Bir daha film yapmak mı, tövbe…
Bu kent, ne uluslararası film festivali hak ediyor, ne de film olmayı!
İstanbul haklı, halkı Avrupalı, aklı taşra, 2,5 milyonluk bir köy olmak için lanetlenmiş yığınlara selam olsun!
Bir tane çekti hayatı karardı, bir daha mı, ASLA!
--
Suat Oktay Şenocak
"İnSanat Derneği"
05.02.2011 19:14:01, Suat Oktay Şenocak
Bu yazı 3094
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.