Tek Tek Basaraktan Bomba gibi başladık. Bomba gibi sürdürdük. Derken bir de baktık, teklemeye başlamışız. Önce Elazığ maçında Bursa’da tekledik, sonra Uşak’ta. Umarız bu beraberlikler serisi bu hafta sona erer ve yeni bir galibiyetler serisine yelken açarız.
Her maçımızı kazanmak durumunda değiliz. Kazansak hiç fena olmazdı ama, hiç puan kaybetmeden yürümek de sporun doğasına aykırı. Futbol üç sonuçlu bir oyun. Biz henüz çok şükür ki yalnız galibiyet ve beraberlik sonuçları ile yüzleştik. Umarız da ligin sonuna dek de öyle kalır. Ama yeri gelmişken şunu da belirtmeliyim ki alınacak bir mağlubiyet de dünyanın sonu demek değildir. Ve bu da pekala mümkündür. Lig çok uzun bir maraton, her türlü gelişmeye ve sonuca hazırlıklı olmak lazım. Derenin altından daha çok sular akacaktır.
Altı maç süren galibiyetler serisinde de bazı maçları iyi oynamadan kazandığımız ısrarla söyleniyordu. Hele İnegöl mağlubiyeti ve Telekom galibiyetinden sonra takımın durumunun hiç de iyi olmadığı herkes tarafından kabul edilen bir gerçekti. Kocaeli maçı dışında, kazandığımız Gaziantep Belediye ve Telekom maçlarının beraberlikle sonuçlanmasına ramak kalmıştı ki, imdada Frasineanu yetişip iki maçı da kurtarmıştı. Bu iki maç da, beraberlik ile bitecek bir deplasman maçının adeta ön habercisi gibiydiler. Elazığ ve Uşak maçlarında son dakikalarda beklenen mucizeler gerçekleşmedi ve toplam 4 puan yitirdik. Yitirdik de ne oldu?
Sekiz maçlık periyotta 20 puan topladık. Şu an lider takım durumumdayız. Her sekiz maçlık periyotta 20 puan toplayabilirsek 80 puanın üzerine çıkarız. Bu da muhteşem olur. Yani, henüz umudumuzu kaybetmenin, paniğe kapılmanın gereği yok. Bunlar işin iyimser yönü.
Gelelim madalyonun arka yüzüne... Bir kaç maçtır, Bursasporlu futbolcular maçlara pek de motive oluyormuş gibi görünmüyorlar. Sorumluluk alıp, maça asılan pek kimse yok. Bunların nedenleri üzerinde durmaya değer. Orta saha oyunda hiç yok. Orhan’ı, Yasin’i ara da bul bulabilirsen. Savunmada Uşak maçında yapılan hatalar çok ciddiydi. Yediğimiz gol ise bir sürü hatanın ard arda gelmesiyle oldu. Öne çıkan herhangi bir oyuncu yok. Geçmişte de böyle maçlar oynadık. Ama her seferinde birisi çıkıp günü kurtarırdı. Ama iki haftadır ortaya çıkıp o günü kurtaran da yok. Sanki hiç kimse üzerine sorumluluk almak istemiyor.
Neden? Bir yerde bir sorun mu var? Yönetim, Teknik adam, futbolcu üçgeninde tıkanmalar mı var? Bir güvensizlik ve belirsizlik ortamı filizlenmeye mi başlıyor? Futbolcularla yönetim arasında iletişimsizlik mi söz konusu?
Bu soruların cevabı, yaşananların doğru yorumlanması için çok önemli. Yaşananlar bunalımlı günlerin başlangıcı ise yukarıdaki soruların yanıtı olumsuz demektir. Bu hafta Yozgat maçı ile galibiyetler serisi yeniden başlarsa ortada şimdilik bir sorun kalmaz. Ancak, Bursasporluların bu yıl gerçek anlamda başarı olarak algılayacakları maçlar, henüz oynanmadı. Bursaspor’un önümüzdeki haftalarda; Altay, Antalya, Sakarya, Karşıyaka ve İstanbulspor gibi güçlü takımlarla oynayacağı maçlar, gerçek gücünün göstergesi olacaktır. Sekiz maçta topladığımız 20 puan elbette çok önemlidir. Ama şu da bir gerçek ki, önümüzdeki 9 maçta ne kadar puan toplayabileceğimiz, bugüne kadar topladığımız 20 puandan çok daha önemlidir. İlk yarı sona ererken puan hanemizde 40 rakamını görebilirsek “bu iş olacak” diyebiliriz. Yoksa, çok sıkıntılı ve heyecanlı bir yarış bizi bekliyor demektir.
18.10.2005 00:00:40, Tonguç Akkuş
Bu yazı 3499
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.